irtibatı koparmayalım

  • (biraz sonra hayatıma devam edeceğim ve seninle konuşmak zorunda kaldığım şu birkaç dakikaya acıyacağım. ne güzel soğutmuştuk arayı ve şimdi nereden çıktın karşıma, günüm kötü geçecek. insan neden görüşmek istemediği insanlarla inadına karşılaşır işte; ya binlerce kişinin yürüdüğü caddede aynı hizadan ve üstelik bütün patavatsızlığıyla tam karşıdan geliyor olur, ya da yanlışlıkla onu ararsın rehberde elin kayıp. akşam arkadaşlarla buluştuğumda, sanki çok önemli bir şey anlatıyormuş gibi, bir istatistiğe göre insanlar en çok görüşmek istemedikleri insanlarla görüşmek istediğini söylermiş diye anlatsam mı acaba? 1, istatistik için yeterli bir sayı olmayabilir ama başka insanların da aynı duygudan, çaresizlikten muzdarip olduğuna eminim. istatistiği, insanların sokakta karşılaşma ihtimalinin daha düşük olduğu iskandinav ülkelerinin birinde yapmış olabilirler üstelik. her şeye rağmen, onlar medeni insanlardır ve kendileri gibi medeni başka bir -tercihen kızıl saçlı- bir iskandinav ile karşılaşmak istememek için haklı sebepleri vardır. haklı sebepler, mücbir sebeplerle ne kadar da benzeşiyor fonetik olarak. iyi bir şair olsaydım, buradan bir şiir bile yazabilirdim. istatistiğimi netleştirebilmek için, metafizik eleklerden geçirmeli ve küsuratlı sayılar eklemeliyim. ekşi sözlük'teki gibi. ne çok düşündüm böyle? altı üstü birkaç milisaniye sonra, sözünü bitirecek ve "bir ara görüşelim" veya "irtibatı koparmayalım" yalanını söyleyeceğiz birbirimize. ikimiz de inanmış gibi yapacağız ama asla inanmayacağız. adil bir anlaşma. aslında o kadar da kötü biri olmayabilir çünkü bu yalana benimle birlikte inanmış gibi yapacak nezakete sahip. metafizik eleklerden bahsetmişken, şimdi burada, bu nazik ama suratsız ibnenin karşısında dikileceğime, ege sahilinde, uçuracak kadar ağır bir rüzgarın altında, çay ve sigara ile ruhumu iyi ediyor olmalıydım. olmuyor ama, koca adam olmama rağmen, bir ara bu konu üzerine detaylı düşünüp, ağlamaya çalışacağım. banyodayken yapacağım, tıpkı leon'un yaptığı gibi, bir elimi de duvara dayayıp, aşağıya, suyun giderine bakarak. ama canımı çok sıkmamak için, şu çikol-)

    -- ne zaman istersen, haftasonları boşum, yalnız bu birkaç hafta istanbul'da değilim, ondan sonra konuşuruz yine.