insanların mutsuz olmasının tek sebebi

  • emeğinin karşılığını alamama

  • fazla beklentiye girmeleri

  • sevişemiyorlar, istedikleri arabaya binemiyorlar, istedikleri evde oturamıyorlar, istedikleri etkinliği yapamıyorlar. ımmmm. başka? başka bişey yok..

  • andre gide, günlüğüne böyle yazmış.. "kendi kendinin mutluluğuna engel olmak yolunda insan, fevkalade beceriklidir.."

  • kendi adıma söylemek gerekirse, yaptıklarım değil de, yapmam gereken ama yapamadıklarım beni mutsuz ediyor.

  • çünkü insanlar mutlu olmak yerine başkaları onlardan daha mutsuz olsun istiyorlar.

  • çalışırken iş, işsizken işsizlik. hayattan hep daha iyisini beklerken yaşanan memnuniyetsizlik. kainatın belası insan*

  • mutlu olmak kavramına çok büyük anlamlar yüklemeleridir bence. hem insan denen canlı türünde varolup hem de mutlu olunmuyor.
    mutluluk diye birşeyin gerçekte varolmadığını farkedemiyor çoğu insan. insanın doğasında mutluluk yok, tatmin var, rahatlık var, garantide hissetmek var, konforlu ve sağlıklı olmak, yaşamında olması gerektiğini düşündüğü şeylerin yerli yerinde olduğunu bilme durumu var. bunların tersini de mutsuzluk olarak adlandırıyoruz. kendimize hedefler koyup bunları başardığımızda, istediklerimizi elde ettiğimizde dahi o mutlu olmak hissi çok kısa süreli oluyor. sonra başka bir heves, başka bir istek, başka bir hedef oluşuyor, ve yine mutsuz, tatminsiz ve sıkıntılı oluyoruz.
    bitmez tükenmez bir can sıkıntısı duygusuyla doğuyoruz aslında. ve o sıkıntı hiçbir şeyle tam olarak giderilemiyor. herkesin ama herkesin canı sıkılıyor. dünyada insan yaşamı dahilinde olup biten herşey, insanların can sıkıntısı yüzünden oluyor. icatlar, savaşlar, para, siyaset, dedikodular, kurallar, sanat, bu sözlüğün varlığı.... hepsinin kaynağı can sıkıntısı ve onu giderme çabalarından ibaret. insan neye kavuşursa kavuşsun, asla o kafasında yarattığı, hissetmeyi hayal ettiği mutlak mutluluk duygusuna erişemiyor, erişemez.

    gerçekte mutluluk, sadece mutsuz olmak için bariz bir sebebin olmaması durumudur. yani canın acımıyorsa, temel ihtiyaçlarını giderebiliyorsan, aşırı üzücü travmatik bir olayın içinde değilsen, o gün mutlusun demektir. yarın olmayabilirsin yani. mutluluk denen şey bu şekilde çalışıyor.

    mutluluk laylaylom acayip mutluyum çok neşeliyim içim içime sığmıyor hissi değil. o his insan hayatında sayılı kez olur ve ömrü kısadır.
    hayatın çoğu acayip derecede sıkıcı çünkü insanda alışmak diye bir default özellik var. alışılan herşey sıradanlaşıp, tatmin etme, heyecan verme yetisini kaybediyor ve insan herşeye alışıyor, özellikle pozitif güzel şeylere ışık hızında alışıyor.

  • insanlarım evriminin temelinde birlikte yaşamak, ne yapıcacaksa sürü halinde yapmak varken, günümüz modern toplumunda bireyselcilik akımı hayvan gibi yayıldığı ve hakim olduğundan ötürü kişi hem kendini kendine kanıtlama hem de topluma kanıtlama sancısı çeker. mutsuz olan kişi toplumdan onay alamazsa, kendine döner. kendinden de onay alamazsa, kaybolur. yani diyeceğim o ki, kişi kendini anlayabilecek kapasitede arkadaşlar edinmeli, bu sayede kendi özgüvenini kazanıp kendini de kabullenmeli. entellektüel insandan bahsettim burda. öteki türlüsü insanlar da sevgilisinden ayrılmıştır üzülüyodur falan filan.. boş işler.

  • bana göre zamanı iyi yönlendirememek ve yapmak istenilen şeyleri yapamamak. her şeye geç kalıyoruz. yapmak istediğimiz çoğu şeyi öteliyoruz. iş yoğunluğu, okul stresi vb diğer problemler. bu da bir süre sonra mutsuz olma durumunu doğuruyor.