ingiliz dendiğinde zihinde oluşan ilk imge

  • (bkz: koyun)
    gerçekten ironi falan yok çok ciddiyim. ömrü hayatımda gördüğümden kat kat fazla koyunu bu adada gördüm. unutmam mümkün değil. şehir merkezlerinden çıkar çıkmaz taş duvarlarla çevrilmiş tarlarların koyunlarla dolu olduğunu göreceksiniz. küçükbaş hayvancılık avrupa ve türkiye ile kıyaslanmayacak kadar ileri seviyede.

  • üç beş yaşlarından itibaren madenlerde çalıştırılmaya başlandığı için ortalama ömürleri 25 yıl olan çocuk işçiler.

    çalıştıran da ingiliz, çalıştırılan da, yanlış anlaşılmasın.

    --- spoiler ---
    bu raporlardan biri madenlerdeki çalışma koşulları ile ilgilidir ve 8 yaşındaki sarah gooder madenler komisyonunun raporunda şöyle konuşur:
    "gawber madeninde bir çekiciyim. bu beni yormuyor, ama ışık olmadan çekmem gerekiyor ve korkuyorum. sabah dörtte ve kimi zaman üç buçukta gidiyorum ve beş buçukta çıkıyorum. hiç uyumam. kimi zaman ışık olduğunda şarkı söylerim, ama karanlıkta değil; o zaman söylemekten korkarım. madende olmayı sevmiyorum. sabah gittiğimde kimi zaman çok uykulu olurum. pazar okullarına gidiyorum ve 'kolaylaştırılmış okuma' okuyorum. o harfleri tanır ve küçük sözcükleri okuyabilir. bana dua etmeyi öğretiyorlar. 'lord's prayer'i pek doğru olmayan bir biçimde okudu ve şu eklenti ile sürdürdü: 'tanrı babamı ve annemi, kız kardeşlerimi ve erkek kardeşlerimi, amcalarımı ve halalarımı ve kuzenlerimi ve başka herkesi kutsasın, ve tanrı beni kutsasın ve beni iyi bir hizmetçi yapsın. amin.' birçok kez isa'nın öykülerini duydum. niçin dünyaya geldiğini bilmiyorum, elbette, ve niçin öldüğünü bilmiyorum, ama kafasını dayayacak taşları vardı. okulda olmayı madende olmaktan çok daha fazla isterdim."
    --- spoiler ---

    ingiltere, 19. yy: çocuk emeği üzerine parlamento raporu, no 116

  • sıcak patates yemiş gibi konuşan insanlar.

  • pembe suratlı, üç numara saçlı, hafif şişko, sarhoş holigan