ilk kez sigara içeceklere tavsiyeler

  • hangi tiryakiye sorarsan sor vereceğin cevap şudur "içme" çünkü içtikten sonra geri alınamaz bir döngüye giriyorsun. pişman ola ola içmeye devam ediyorsun, bırakmaya çalışıyorsun, hep bir eksiklik hissediyorsun. bir türlü bırakamıyorsun. yani o en başta yaptığın saçma hareketi yapmasan, hayatını kurtaracaksın. ben şahsen 2-3 kere bırakmayı denedim. en uzun bırakma sürem üç aydı. üç ay sonra çok stresli bir anımda, gittim marketten bir paket sigara aldım ve marketten çıkar çıkmaz yaktım. başım döndü, ağzımın tadı kaçtı. "eehh bu neymiş be" dedim. yani ilk kez içmiş gibiydim. o gün bugündür 5 yıl oluyor. arada yine bırakmayı denedim ama onu saymıyorum. benim tespitim şudur. sigara içmeye ya özentiyle ya da sosyalleşme sebebiyle başlanır, bitirmek için ise doktor gerekir. ya ayağın kopacak, ya akciğerlerini kaybedeceksin yani o acıyı çektikten sonra artık ağzına sürmezsin. şimdi filmi geri alalım; o ilk sigarayı içmeye ne gerek var?

  • sözlük kusura bakmasın. tanımsız bir başlangıç yapacağım.

    ilk kez içtiğim zamanlar henüz ergenliğin başlarıydı. üstelik yatılı bir okulda ve yasaklara inat olarak büyüdüğümüzün bir sembolü gibi içiyorduk. tuvalette yakalanıp, ceza da aldık, dayak da yedik.

    sonra gençlik dönemlerimizde, o kadar yaygındı ki, (saygın bir devlet okulunda okuyordum) devlet bize (isteyene) aylık sigara istihkakı veriyordu.

    her yerde serbestti. tatillerde memlekete giderken, otobüste bir paket bitirirdim. hatta bir yolculukta, önümdeki güzel bir kız sigara istemişti de yanına geçip ikram etmiş ve arkadaşlık kurmuştum :)

    o günlerde neredeyse içmeyenleri dövüyorlardı.

    eve gelen misafirlere özel, orta sehpada çeşit çeşit misafir sigarası olurdu. misafirliğe gelenlere; "ölümü öp, al bi tane." denirdi.

    düğün salonlarının girişinde bir genç kızın eline sigara tepsisi verilir, her markadan dal dal sigaralar tepsiye dizilir, gelen misafirlere ikram edilirdi.

    neyse, bu ortamdan 28 yıl sonra bir gün sabah iş yerime gelip, odama girip masama oturdum. bir sigara yaktım. sigaranın ucuna baktım. sonra ilk kez düşündüm:

    "kaç yıl oldu?"
    "28 yıl"
    "bu sigara, bu sabah kaçıncı sigaran?"
    "beş"
    "saat kaç?"
    "8.30 falan"

    ilk sigaramı kalkarken yatakta yakmışım.

    oysa ilk başladığımda, içime bile çekmiyordum.
    sonraları, içime çekerken bile arada bir, ondan bundan bir dal otlanıyordum.

    bunun aşamaları ilk önce bir paket sigara almakla başlıyor. o paket bir hafta gidiyor...

    sonra haftada iki paket, sonra her gün bir pakete gidiyor.

    günde iki pakete gittiği an ben uyandım.

    bırakalı 9 yılı geçti. ağzıma sürmedim. bir nefes bile çekmedim.

    hiç bir zaman, hiç içmemiş bir insan gibi olmadım. bırakmak çözüm değilmiş. "ben bunu istediğim zaman bırakırım." demeyin, bıraksanız bile, hiç bir zaman içmemiş insan gibi olmuyorsunuz. bana olanları size yazmayacağım. genç yaşta öleceksiniz. yaşasanız da en az bir bacaktan yoksun, tekerlekli sandalyede olacaksınız.

    sözüm henüz bir kaç dal içmişlere, hemen onu bir kenara bırakın.
    alışmışlar ise bırakın arkadaşım. (elektronik sigara kullanın. en iyisi o!)

    ben uyarayım da...

  • kesinlikle içmeyin. ne hayatlar sönüyor. uzak durun.

    alkole de başlamayın. zira ben ilk sigaramı bira içerken içmiştim. alkol alan adamın canı sigara çekiyor. arada böyle bir ilişki var. haberiniz olsun.