ilk alınan kaset

  • ibrahim erkal'ın canısı kasedi. sene 1996 olacak. ben almadım annem almıştı.

    1996 senesinde doğru yol partisi'nin düzenlediği toplu sünnet töreninde sünnet olmuştum. haseki hastanesinde çükümüzü kestiler, eve gönderdiler. "maşallah"lı sünnet elbisem ile yattım bütün gün.

    konu komşu geldi, teyzeler yastığımın altına paralar tıkıştırdı. ben ne güzel hayaller kurdum yastık altında ki paralarımla alacaklarıma dair. ertesi gün öğlen uyandım, elimi yastığın altına bir attım para yok ! salonda ki çamaşır makinasının üzerinde (evet çamaşır makinası salondaydı) bir teyp duruyor ve ibrahim erkal'ın canısı şarkısı çalıyordu...

    meğer benim gavur anam, gece ben uyurken yastık altında ki paralarımı "dızlamış" ve gidip kendine teyp ve ibrahim erkal kasedi almıştı. dolayısıyla benimde ilk kasedim canısıdır, canısılar.

  • 1991 yaş 6 o zaman, grup vitamin bol vitamin albümünü aldırmıştım evdekilere ve bütün şarkıları ezberlemiştim kelimesi kelimesine.
    hey gidi günler. geçenlerde arabada uzun yol giderken full albümü açıp nostalji yaptım, hala yüzde 75 i hafızadaymış.

  • ortaokula giderken aşkın nur yengi‘nin hesap ver kasedini almıştım. çocuk aklımızla bile sevmiştik o zamanlar. ne müthiş bir şeymiş oysa ki.

  • grup vitamin.. :)

  • sene 1987. zatı şahanem daha 6 yaşında. en iyi arkadaşı da evdeki kasetçalar. ebeveynler evdeki zeki-metin ve barış manço kasetlerini gün içerisinde yüzlerce kez bi ileri bi geri dinlememden dolayı daha 6 yaşında devreleri yakmamdan endişeli.

    şehir ankara semt de küçükesat. şimdilerde nam salmış aspava lokantalarının olduğu yer 1987 senesinde balıkçıoğlu pasajı. pasajın girişinde de bir kasetçi. kasetçinin sahibi de bizim komedi dans üçlüsü olarak bildiğimiz insanlar. neyse mevzuya dönelim.
    zatı şahanem doğum günüm olduğu için "sana ne alalım" sorusunu soran ebeveynlere radyoda duyduğu ama ne ismini ne cismini söyleyebildiği bi kasetin olduğunu anlatmaya çalışmakta. zatı şahanemin bu çaresiz debelenmelerinden bir anlam çıkaramayan ve içinde bulunduğum çaresizlikten dolayı üzülen ebeveynler ise çareyi beni o kasetçiye götürmekte bulurlar.

    hep beraber evden çıkılır ve komedi dans üçlüsü amcaların dükkanına gidilir. ben derdimi anlatmaya çalışırken dün gibi hatırladığım olaylar yaşanır. apaçık ve alenen komedi dans üçlüsü amcalardan erol köseye, maykıl ceksın danslarından figürler eşliğinde, radyodan duyduğum şarkıdan bazı kısımları söyleyerek -örneğin "kuzbeet"- derdimi anlatmaya çalışırım. bu eziyet bir kaç dakika sürer. (gerçi bi bana eziyetti baya eğlendirmiştim hem erol köse amcayı hem ebeveynlerimi) komedi dans üçlüsü amca derdimi anlar, raflardan birinden bir kaset çıkartır ve bana verir.

    velhasıl kelam, erol köseye dans ederek ve kuzbeet gibi kimi sesler çıkararak kendi irademle aldığım ilk kaset olan michael jackson'un bad albümüne ulaşmışımdır.

    dip not: kuzbeet = who's bad

  • ahmet kaya 'hoşçakalın gözüm'

    sene 2001. ahmet kaya vefat edeli bir yıl olmuş. o yıllarda toplumda çok büyük bir ahmet kaya antipatisi de var ama ağabeyimle ben bayılıyoruz adamın şarkılarına. biriktirdik harçlıkları gittik aldık kasedini. aldık almasına da evde rahat rahat dinleyemiyoruz.

    peder sağlam ülkücü. 'dinlettirmem ben bu adamın kasedini' diyor, nuh diyor peygamber demiyor! sonradan bir kaç kez kaçak dinlerken yakalanıp hafiften dayak da yedik ahmet kaya için. en sonunda peder dayanamadı, 'amma söylüyor namussuz' dedi.

    biz de o günden sonra rahat rahat dinledik ahmet kaya'yı.

  • kesmeşeker - insülin

    aynı gün virtual xi'i de almıştım sanırım ama insülin'in yeri hep apayrı benim için.