ilişkinin 7. yılında sevgilinin kezbana dönüşmesi

  • 7 yıllık ilişkiyi sikip atar.

    gaziosmanpaşa halk kütüphanesinde entelektüel birikimimizi arttırmak adına sikindirik felsefe kitapları okurken tanıştık. ilk yılımız hep böyle fular, belgesel, jazz, camus filan sohbetleri ile geçti. herkes discman ile ajda dinlerken, biz walkman ile vivaldi dinlerdik. herkes lahmacun yerken, biz bir şey yemeye paramız olmadığından genelde aç gezerdik. gaziosmanpaşadaki cafeler de çok dandikti hem, ne işimiz vardı bizim cahil cühelayla, biz hep denize bakmalıydık. götümüz donarken eminönü sahilde, bazen halka karışıp simit yediğimiz olurdu(ya da o gün fazladan 1 liramız olduğu içindir.).
    sinemaya burun kıvırır tiyatroya giderdik. daha fazla emek harcandığına inandığımızı söylerdik ama genelde bedava çocuk oyunlarını neden seçtiğimizi bilmiyorum.
    özgürlük ve feminizm ile ilgili sohbetlerimiz gaziosmanpaşa'dan sultançiftliğine kadar devam ederdi. sırf bu sohbeti yapabilmek için karda kışta eski edirne asfaltı boyunca yürürdük. en geç 7'de evde olmalıydın. yoksa baban belanı sikerdi.

    sonra işe başladık.
    starbucks girdi önce hayatımıza. 4.yılımızda sohbetlerimiz azalmıştı giderek. artık dize kadar fermuarlı botlar giyiyor, daracık kot pantolon ve imitasyon deri ceket giyinip saçlarını at kuyruğu yapıyordu. bense rakçı olmaya karar vermiştim. çoktan gitarla haluk levent şarkıları çalmaya başlamıştım ortamlarda.
    aynı eve çıkmaya karar verdiğimizde birer tane cep telefonu edinmiştik. 6. yılımızda artık sadece sosyal medya paylaşımları ve komik video izlemek üzerineydi ilişkimiz. sürekli instagrama yediklerinin fotoğraflarını koyuyordu. d&r dan tonla paraya alınan dandik yayınevi kitaplarının fotoğraflarını atıyordu facebook'a. "şunlara para veriyoruz, bari oku" dediğim zaman, şakayla karışık küfür ediyordu.

    7. yılımızda iki yumurta kır desen sanki kafasını kırmışsın gibi sinirleniyor, aman canım dışardan söyleriz diyordu. ayda bir saç boyatıyor, sonra beğenmeyip rengini açtırıyordu. ne kadar egzotik parfüm varsa hepsini alıyorduk. bütün aşklı dizileri izliyorduk. 27 çift ayakkabısı varken her hafta sonunu ayakkabı bakarak geçiriyorduk.
    her şeyi sineye çektim ama, bi şu dandik pazar donlarını, bir de saçın bozulmasın diye 3 günde bir duş almanı sineye çekemedim.
    ayrılma mesajın bile götüm gibiydi;

    "bz artk olamayz iyigünler"

    edit: derdini sikeyim cascas ne işler açtın başıma *