iş görüşmesinde let's continue in english denen an

  • ingilizcem pek fena değildir. yurtdışında kalmadan getirilebilecek en iyi seviyeye getirdim diyebilirim.

    bir japon firmasıyla yaptığım görüşmede bunu söylemeden direk ingilizce olarak bir iş gününüzü anlatabilir misiniz dedi kadın.

    nedendir bilmem hiç es vermeden,
    i usually get up early dedim. sonra bi gülme geldi bana ki anlatamam. sustum, sıktım kendimi ama dayanamıyorum artık, o gırtlaktan gelen garip sesleri yapmaya başladım sonra da koyverdim kahkayı ama gözümden yaş geliyor artık görmeniz lazım. kadın zaten kleopatra'nın mumyası gibi böyle siyah küt saçlı ve yaşlı öylece bana bakıyor ifadesini bozmadan.

    neyse yatıştım, kusura bakmayın devam edemeyeceğim dedim ve terkettim odayı.

  • - let's continue in english!
    + olur, siz devam edin.

  • that awkward moment, asdgasd.

    zaman-mekan algısının bir anda kaybolduğu, öte taraftan çakraların iyiden iyiye açıldığı an.

    - let's continue in english. name three traits that you don't like about yourself.

    + (iç ses: trait neydi lan abooov) excuse me, can you repea...