hoşlanılan erkeğe açılmak

  • bu konuda biraz yetkili bir abla sayılırım.

    kendisine tam 2 ay önce bugün açıldım. kim olduğu, nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil. hoşlandım işte, olan oldu. şartlardan tutun birçok şeye kadar aslında pek oluru yoktu zaten ama içimde, derinlerden bir ses "ya tutarsa?" demiyor da değildi. öncesinde arkadaşlarıma hatta 40larındaki yazar bir abimize danıştım. hislerimi ve düşüncelerimi anlattım. eninde sonunda açılmamın en mantıklı karar olduğunu hepimiz biliyorduk. reddetse bile ki %90 olasılıkla olacak olan buydu yine de açılmış ve beni istemediğini bilmenin rahatlığıyla devam edecektim. bir yazı hazırladım. aslında amacım eylül ya da aralık ayında açılmaktı. neden bilmiyorum. daha duygulu geldiler herhalde. her neyse, yazıyı hazırladım ve arkadaşıma attım. uzun bir yazı. mesaja baktığınızda "devamını oku" çıkıyor. üstüne biraz kafa yorduk. oldukça naif ve bir şeyleri açıklayabilen bir yazı olmalıydı. öyle de oldu. eninde sonunda yazıdan emin olduğumuzda arkadaşım "hadi at tws." dedi ve her şey spontane gelişti. o yazıyı hazırladığım gün ona da açıldığım gün oldu. ben yazıyı 1 saat içinde hazırlarken sık sık çevrimiçi olduğu o gün tam ben yazıyı atmadan kısa süre önce interneti kapattı ve sabaha kadar mesajı görmesini ve yanıtlamasını beklemek zorunda kaldım. sabahları erken uyanıyor. muhtemelen o sabah o da kırmadan ve uzaklaştırarak nasıl cevap vereceğini düşündüğü için iletildikten 1-2 saat sonra yazdı. iş görüşmesi gibi ciddiyet ve kibarlık içinde geçen oldukça seviyeli ve kısa cevaplı bir konuşmayla böylece reddedilmiş oldum. dürüstlüğüme teşekkür etti. hala takipleşiyoruz. bazen anlayamadığım şeyler oluyor ama soramıyorum, yazamıyorum artık. ne yazık ki. ortak tanıdıklarımız var ve birbirimiz hakkında bir şeylerden bahsederken hiçbir şey yaşanmamış gibi renk vermiyor ama artık bir iletişimimiz de yok. eskiden de pek olduğu söylenemezdi ya zaten, neyse...

    doğru ve iyi bir insan olduğunu düşündüğünüz ve durum değerlendirmesini, gözlemlemeyi iyi yaptığınız bir insana açıldığınızda pişman olunacak hiçbir şey yok. zaten karşıdaki size duygularınızı kenara bırakıp baktığınızda mantığınıza da yatacak derecede iyi gözlem sonuçları veriyorsa kesinlikle açılın ve asla çekinmeyin. adım atmak erkek işi değil ya sonuçta. bu benim bunu ilk yapışım değil. sorgulamayın beni. kim olduklarını, ne olduklarını sormayın. yaptım işte. adım attım, olumlu dönüş aldım. bir adım daha attım, olumsuz dönüş aldım. ben zaten birini merak ettiğimde o kişiye yanaşmanın ve konuşmanın da bir çaresini ararım genelde. güzel olana güzel olduğunu söylerim. severim adımlar atmayı. adım atın. ama öncesinde yaptığım gibi değil de bu kişiye yaptığım gibi yapın. karşıdakinden iyi gözlemler alın. gerekirse güvendiğiniz bir insana danışın eğer siz hislerinizi kenara bırakıp değerlendiremiyorsanız. bu yazıyı böyle bitirmek istemezdim ama çok kırıcı bir şekilde reddedilmeyeceğinizin, kullanılmayacağınızın ya da başta reddedip sonradan bunu takıntı ve ilgi manyağı haline çevirip size zarar vermeyeceğinin garantisi yok. hislerinizden korkmayın ama kendinizi koruyun.

    son olarak ankara'da oturan canlarım: boylu boslu, gözlüklü, açık tenli, bilgisayar çantası vs. ile gezen bir beyefendi görürseniz uzak durunuz, uzak durmayanları uyarınız lütfen. reddetti diye kocişkom olduğu gerçeği değişmiyor ya ayol. aaaa!!!!

    edit: ekşi sözlük tacizi bitmiyor tabii. sizler çok güzel ve her istediğini elde eden kadınlar ya da kız arkadaşı çok zeki ve her istediğini elde eden, zeki kızlarla sevgili olan insanlar olabilirsiniz. ne güzel. ama bir insanı sırf sevdiği bir insana hislerini açtı diye yaftalamak, kusasım geldi demek, ilk açılışınız da değilmiş bu diye kınamak, aptal olduğunu, paragöz olduğunu ima etmek... bu mesajların hali ne? küçük sinekten farkınız ne? sevip, saydığım kişiye hislerimi açtım, reddedildim. yine olsa yine yapardım. keşke olumlu olsaydı ama olumsuz dönüş aldım diye ne bu yaptığım yanlış oldu ne de ben aptal, paragöz, istediğini elde edemeyen çirkin bir insan oldum. ben yine benim. olduğum gibi. insan mesaj kutusunu açtığına pişman oluyor ya. gerçekten iğrençsiniz. sevmiş ve sevilmiş gibi bir haliniz yok hiç. yazık sizi hayatına dahil eden insanlara.

  • gerçekten beklentinizi sıfıra çekip yapmalısınız. karsinizdaki insanin da bunu kaldirabilecek olgunlukta olduguna emin olmaniz lazim. zor is vesselam ama soyleyip kurtulmak da acayip rahatlatiyor olumsuz olsa bile.

  • gayet normaldir. sevmek, sevdiğini söylemek neden ayıp olsun ki. ben yaptım zamanında, politika bilmediğim için ufak flört olaylarını hiç beceremedim hayatım boyunca, gittim söyledim. sonrasında da ''şimdi o düşünsün'' deyip içim rahat bir şekilde hayatıma devam ettim. yine olsa yine yaparım, içimde tutup kendime yazık edecek kadar manyak değilim çok şükür. *

  • çok yakışıklı ve cool olduğum için sanırım** zamanın birinde bana biri böyle açılmıştı. çaktırmamıştım ama ben de çok fena aşıktım kendisine. sonuç: 5 yıldır evliyiz. bir tanede küçük kuzu var 2 yaşında. her günüm ikisine ilanı aşkla, allaha şükürle geçiyor.
    not: yatırım tavsiyesi değildir

  • ne zaman bir kız hoşlanılan erkeğe açılsa, gökyüzünde bir melek ağlarmış.

  • yaklaşık 1 ay evvel başıma gelendir.

    muhabbetimiz çok güzeldi tanıştığımızdan beri, ama hiç o gözle bakmamıştım yeminle yengenize.

    sohbetlerimiz hoştu, keyif ve huzur buluyordum.
    pilavsızdı.

    kızcağız bana sana aşığım dediğinde içimden ağam eğlenir benle dedim.
    çünkü o kadar da hoşlanacak bir tip değildim.

    ilk buluşmamızda yengeniz elimi ilk defa tutmaya kalktığında "ııı şeyyy bize bakıyorlar :(" diyip elimi bile çektim, kızcağız pes etmedi ve eğitti benim gibi vahşi bir tazmanya canavarını.

    en sonunda cud lav'dan daha yakışıklı olduğuma inanmak zorunda kaldım :(

    edit: bu arada hiç havaya girmedim valla, g.tüm havaya kalkmadı.
    sadece şok olmuştum, beynimden vurulmuşa dönmüş, başımdan aşağıya da grejuva dökülmüştü.
    ama çok güzeldi :)