hiç cemaat evi görmemiş türk genci

  • amerika'da yaşayan ilkokul mezunu bir vaizin muhterem hocaefendi hazretleri olarak anıldığı, o vaize biat eden savcı ve hakimlerin türk askerine kumpas kurduğu, bu kumpas süreci boyunca o vaizin desteçileri tarafından yönetilen zaman ve taraf adlı gazetelerde türk askerine her gün alçakça iftiraların atıldığı, çoooook önemli ve güçlü bir zatın da bu kumpas davalarının savcısı olduğunu ifade ettiği yıllardı.

    sbs'ye hazırlanıyorduk o zamanlar. okulda sınıfımda ışık dershaneleri'ne giden 4-5 arkadaşım vardı. dershanedeki hocalarının yönlendirmesiyle abiler diye tabir ettikleri üniversite öğrencilerinden müteşekkil insanların evlerine gittiklerini, o evlerde ders çalıştıklarını ve buna ek olarak da pes oynamak, çiğköfte yoğurmak, halı saha maçı yapmak gibi eğlenceli aktivitelerde bulunduklarını ballandıra ballandıra anlatıyorlardı. bir de sürekli maklube denen, adını daha önce hiç duymadığım ama google görsellerde arattığımda oldukça iştah açıcı görünen bir yemekten bahsediyorlardı. bir süre sonra bu ballandıra ballandıra anlatmalar "sen de bir kere gel" türevi sözlere dönüştü. 13 yaşındaysanız, en büyük eğlenceniz futbol oynamak ve pes atmaksa, ve yemek yemeyi de seviyorsanız anlatılan ortam kulağa oldukça güzel geliyor. "tamam ulan geleceğim" dedim, ne zaman gidileceğini sordum, yarın dediler.

    o akşam haber vermek için babama söyledim, hayal bile edemeyeceğim kadar sert bir tepki verdi. "o şerefsizlerin evine gidersen seni evlatlıktan reddederim" dedi. "o orospu çocuğu arkadaşlarınla bir daha görüşmeni istemiyorum" diye de ekledi.

    gitmedim. maklubeyi de yemedim hiç. nenemin yaptığı etli bulgur pilavından daha güzel olduğunu sanmıyorum zaten.