her şey bitti derken çıkagelen insan

  • romansınızı balla bölüyorum ancak gerçeklerden bahsetmek gerek.

    bağımlı kişilik bozukluğuna sahip birinin, kendisini avutacak diğergam arayışından başka bir şey değildir bu. kötü haber: “her şey bitti derken çıkagelen insan” sizin değersizlik şemanızı yeniden tetikleyecek (bkz: yineleme zorlantısı) ve siz sonunda kendinizi "ulan nerde arıza var, hep mi gelir beni bulur arkadaş" derken yakalayıvereceksiniz. neden? çünkü insan psikolojisi; bilinçaltınızda travmanıza yeniden maruz kalmak ve bu kez onu onarmak istiyorsunuz. bu nedenle gidip gidip aynı tip insanlara çekim duyuyorsunuz. (bkz: hatunların efendi adam yerine piç tercihi) oysa ani değişiklikler baş döndürür, sürat felakettir, işte böyle yüksek kimya ile başlayan ilişkilerse genellikle hüsranla sonuçlanır.

    doğrusu; başlangıçta nötr kalmak, beğendiğiniz kişiyi tanıdıkça sevmek, duygulara zaman tanımaktır. fakat tam tersi, ayakların yerden kesildiği zamanlarda ne olur, ha nolur? siz zaten yaralı bir kuş, ayaklar da havada, hoop düşüverirsiniz. bu kişi de tutar sizi kaldırır. evet o an birbirinize aşırı iyi gelirsiniz, ama yalnızca o anlık zaaflardan kaynaklıdır bu. bir eksikliğin giderilmesi, bir boşluğun doldurulmasından ibarettir. sonrasında bu kişiyle ilişkinizden payınıza düşenler ise; bir ilişkinin temel dinamiklerinden olan iyi anlaşmak, uyumlu olmak, huzuru/mutluluğu paylaşmak -çünkü ikinizde de yoktur- falan filan değil de olmayanı oldurmaya çalışmaktır. sırf o en başta hissedilen çekime ters düşmemek adına ilişkiyi yürütmeye zorlamak, işi inada bindirmek, olayı yokuşa sürmektir.

    ayrıca aklı başında kimse kendisine böyle bir kurtarıcı misyonu yüklenilmesini istemez. ben şahsen istemiyorum. şunu da anlamıyorum: sevgilinin geçmişi hadisesinin dokunulmazlığı çoğunluk tarafından meşru kabul edilmişken; geçmişten gelen, hayata yeni dahil edilen insanla hiçbir ilintisi olmayan hayal kırıklıkları ise onun üzerinden tamir görmeye zorlanıyor. herkes en evvel kendini iyi etmeli, tanımalı ve kendi içinde huzuru yakalamalıdır. aksi takdirde bu ilişki modeli çukur olur her iki taraf için; bu en baştan öngörülmeli ve taraflarca reddedilmelidir.

  • tolstoy şöyle diyordu;

    "tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar:
    ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir.."

  • bir kişi de ekrem imamoğlu dememiş.

  • her şey yeniden başlıyor derken siktir olup giden insanlardan iyidir.

  • sizi seveni bırakmayın, sizi sikene bu kadar el açmayın gençler. öyle güzel insanlar varki onlara yer açın gitsin. tam siz düşecekken sizi tutuyorsa biri vardır bir sebebi. tutun o eli, utanmayın. vicdani rahat olan herkes daha kolay toparlanır. siz o vicdanı beş para etmez, riyakar ve uçkur azmanları yüzüne hayat davanızda size ilham verenlerden olmayın.

    safi kötülükler görmüş biriyim ben. kime el uzattiysam bileğimden kırıp o eli götüme soktu. ama ben vazgeçmedim iyi düşünmekten. şimdi hayat benden daha yaratıcı oldu benim adıma. öyle güzel şeyler verdi ki bana resmen yatağıma yoluma aktım gittim. adalet yerini buldu, o cüppenin hakkını veren o kişiyi giymenin gururunu yaşıyorum.

    ınanın ne yediğim kazıklari, ne yapılanları hatırlayacak ve hatta kim olduklarını dahi düşünecek vaktim yok. zihnim pir-u pak ve yarınlarım aydınlık içinde...

    eğer kendini bir yol ayrımında gördü isen sana tavsiyem en karanlık yola git; o karanlık yol çok klise olacak ama seni aydınlığa boğacak. sadece kalbin ve niyetin temiz kalmalı. siktir et inancı ve tanrıyı. güzel şeyler inançsizlara da geliyor vallahi.

    vicdanı çirkef olmuşları da vicdanı derya olmuşları da gözünden tanıtıyor bu hayat. en güzeli de tersine soluduğun nefesini, doğru yerinden ciğerine üfletiyor bazıları. ışte o size huzur veren, nefes veren ve el verenlere sahip çıkın. zamanla dediğimi kaybedince anlarsınız.

    winter is coming bizim qız bizim oglan... o göte şaplağı yemekten korkma. yeter ki o şaplağı atan olma.

  • her şey bitti dediğinizde çıkagelen insanın, her şey bitti diyerek gitmesiyle sonuçlanacaktır. en azından kendisi için.

    verdiği değerin,
    yaşattığı güzel şeylerin,
    kıymeti bilinmeyen insandır aynı zamanda.

  • (bkz: filmlerin yan etkisi)

    işte bu sahneden sonra filmin atmosferi değişir. bok gibi bir hayatı olan başrol oyuncumuz bir anda yaşama sevinci ile dolar, haplanıyorsa hapı filan bırakır, öküzün tekiyken dünyanın en romantik insanı olur, birlikte mutfakta yemek yapılır ve başrol oyuncumuzun hayatı komple değişir ve mutlu şekilde film biter.

    evet filmlerde böyle oluyor arkadaşlar.
    ama gerçekte böyle olmuyor.
    boşuna umutlanmayın yani.