hava harbiyelilerin türkiye'ye mesajı

  • son harbiyeliler

    “silivri, sincan ve bakırköy cezaevlerinde tam 60 gündür haksız yere bekletilen, ohal nedeniyle dosyalarına bakılmayan, hain darbe girişiminin yapıldığı 15 temmuz 2016 gecesi, kimisine "pkk'nın terör saldırısına karşı savaşmaya"; kimisine "ışid 8 canlı bomba eylemi planlıyor, onu durdurmaya gidiyoruz." denilerek, yalova'da yapılan tatbiki eğitim kampından bir anda alınıp otobüslerle istanbul'un farklı yerlerine götürülen, gittiklerinde ise karşılarında ne pkk'yı, ne ışid'i; yalnızca elinde sopa ve taşlarla bekleyen halkı gören, halkın kendilerine saldırmalarına, taş atmalarına ve kendilerini linç etmelerine şaşkın bakışlarla şahit olan, kamp bölgesinde telefonu yahut televizyonu olmadığı için de darbeden bihaber sokak ortasında, köprüde, üniformasıyla ve silahıyla kalakalan, kendilerini darbeci zanneden halk tarafından kimisi dövülerek 'öldürülen' kimisi de cezaevine gönderilen masum vatan evlatları, hava harbiyelilerin türkiye'ye mesajıdır.

    video 'son harbiyeliler' olarak, içerideki suçsuz kardeşlerimizin ailelerine destek olmak ve onların seslerini duyurmak amacıyla hazırlandı. videoda, ceza evindeki askeri öğrencilerin bir kısmının isimleri tek tek okunduktan sonra, her birinin arkadaşı 'burda' dedi ve ailelerine 'biz de sizin yanınızdayız, biz de sizin evladınızız' mesajı vermeye çalışıldı.

    ben bir harbiyeli olarak olayı en yakından gören ve bilen bir vatandaş olduğum için, size naçizane bildiklerimi anlatmaya ve 7 yıldır devletin soğuk ranzalarında birlikte kaldığımız, birbirimizin tabağından yemek yediğimiz, aynı anda uyuyup sabahın 6'sında kalktığımız kader arkadaşlarımın hakkını savunmaya çalışacağım.

    size ülkedeki bütün askeri öğrencilerin (yaklaşık 16 bin kişi) soruşturma yapılmadan atılmasından bahsetmeyeceğim. bazı devlet büyüklerimiz harp okullarıyla ilgili yüzde verip "şu kadarı fetöcü" diyorken, biz harbiyeliler ısrarla "soruşturma istiyoruz, fetöcüleri aramızdan ayırın, bunca insanın suçu ne?" diyor olduğumuzdan veya bu 7-8 yıllık emeğimizin bir anda çöpe gitmesinden falan hiç bahsetmeyeceğim bile.

    çünkü benim kardeşlerim suçsuz yere hapis yatarken kendi okulumu düşünmeye mecalim yok. hiçbir okulda okumasam da olur. zamanında fen lisesine gitmeyip askeri liseyi tercih ederken yaptığım bu tercihin hata olmadığını biliyorum ve şanlı türk subayı olma yolunda üniformamı en ufak bir leke sürmeden çıkardığım için de hep gurur duyacağım. şimdi tek isteğim bu vatan evlatlarının bir an önce yargılanması ve suçsuz olanların ailelerine kavuşması.

    neden mi burada sesimizi duyurmaya çalışıyorum? çünkü ne haber kanalları, ne de siyasetçiler bu masum çocuklardan bahsediyorlar. sadece sayın milletvekili dursun çiçek ve sayın ilker başbuğ -onlar asker kökenli olduğu ve ergenekon sürecinde kendileri de haksız yere hapis yattığı için bizim mağduriyetimizi daha iyi anlıyorlar- bu fetö soruşturmasında fetö'yle hiç alakası olmayan, hakkı yenen öğrencilerin olduğunu dile getiriyorlar. onların dışında gazeteci-televizyoncu olarak da (benim bildiğim) ismail saymaz, yazgülü aldoğan ve ismail küçükkaya var. evet, koskoca türkiye'de bu konudan sadece birkaç gazeteci bahsediyor.

    şimdi olası itiraz ve sorulara da cevap vermeye çalışacağım.

    neden 16 bin askeri öğrenciden sosyal medyada yeterince ses çıkmıyor ya da neden twitter hesaplarımızı yeni açtık? çünkü bazı insanlar klavye başında vatan kurtarırken biz haftasonu iznimizden verip atış talimi yapıyorduk. 'normal insanlar' yazın temmuz'un sıcağında dışarı bile çıkamazken yahut kimisi sahil kenarında tatil yaparken biz izmir'de yalova'da 40 derece sıcakta kamuflaj, bot, hücum yeleği, kasatura, matara ve 4,5 kiloluk g3 piyade tüfeği taşıyorduk.

    olayı edebiyat yaparak dramatize etmek gibi bir amacım gerçekten yok. ama sizin uzun yıllardır birlikte yaşadığınız, 7 yıl aynı odada kaldığınız, bu ülkenin en başarılı öğrencilerinden biri olan ve yurt dışı da dahil, birçok üst düzey üniversiteden teklif almasına rağmen, sırf bu millete hizmet etmek, vatan savunmasında görev almak için harp okulu'nda kalmayı seçen arkadaşınız, hem okuldan atılıp hem de sorgusuz sualsiz içeri atılsaydı siz de bu kadarcık edebiyat yapmaz mıydınız?.. benim ciğerim yaniyo dostlar..

    "eee ellerinde silahla köprüde ne işleri varmış?" diyenler için.
    aslında bunun da cevabını yukarda yazdım fakat tekrar açıklayayım: askerliğin ne demek olduğunu bilenler bilir. ben 6-7 kez uzun dönem askerlik yapacak kadar askerlik yaptım. o gece, her yıl aynı tarihlerde yaptığımız gibi yine kamp yapıyorduk. ilk başta bize hiçbir şey söylenmedi. bir anda içtimada toplandık. bunu klasik bir scramble içtiması olarak gördük. böyle içtimalar kampta 2-3 günde bir alınır. hızlıca toplanıp, yoklamamızı aldık. başımızdaki subay eğitime gittiğimizi, kampın daha yeni başladığını, bundan sonra eğitimlerin çok zor geçeceğini söyledi. yarıya yakınımızı otobüslere bindirip götürdüler. bu otobüse bindirilen öğrenciler ‘genelde’ emre itaatte sorun yaşamayacak, başarılı ve söz dinleyen öğrencilerdi. okulun yarısı götürülürken yarısı kamp bölgesinde kaldı. ben o komutanla aram pek iyi olmadığı için seçilmedim belki, bilmiyorum. geride kalan öğrenciler ‘genelde’ başarılı olmayan, askerlik konusunda eksikleri olan öğrencilerdi. neyseki oraya götürülen arkadaşlarımız da darbecilerin halka ateş açın emrini dinlemedi de, daha büyük facialar engellenmiş oldu. yoksa elinde 30 tane mermi olan 300 kişiyi düşünün arkadaşlar. bu çocuklar eğer darbeci olsaydı zaten orda allah göstermesin çok daha büyük can kayıpları olurdu. kimisi silahını halka verdi, kimisi sadece kendini koruma amaçlı havaya ateş etti, kimisi ise silahını hiç kullanmadı. şimdi “askerin ateş açtığı görüntüler var ama.” diyeceksiniz. evet var, fakat onlar harbiyeliler değil. harbiyelilerin kimseye ateş açmadığı zaten kamera görüntülerinde apaçık belli oluyor. ateş edenlerin de kim olduğunu bilmiyorum.

    daha sonradan öğrendiğimiz kadarıyla otobüse bindirilen arkadaşlarımız başlarındaki subaya nereye gittiklerini sorduklarında bazı otobüslerde pkk, bazı otobüslerde ışid'le savaşmaya gittikleri söylenmiş.

    kaan karalürt'ün ifadesi.
    hürriyet
    haberbox

    köprüdeki video:
    youtube

    şu videonun tam 10:10’da görünen, o saf saf bakan çocuk bizim devremiz asım b. bunu izleyen biri zaten çocuğun olayları anlamaya çalıştığını ve şaşkınlığını görebilir. 13:31’de halka kendisinin darbeci değil öğrenci olduğunu anlatmaya çalışırken dayak yiyen sefa g. var. videonun devamında ise arkadaşlarımızı koruyan, onların öğrenci olduğunu söyleyen o polise de –ve yine koruyan vatandaşlara- sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.

    tüm bunların yanında harbiyelilerin ifadelerine göre darbeci komutanlardan biri (o sırada darbeci olduğunu bilmiyorlar, çünkü darbeden haberleri yok) teröristlerin polis kıyafeti giydiklerini söylemiş, onlara da ateş etmelerini emretmiş o gece. olaylar daha da büyüyünce, halk da onlara karşı gelince, halka sıkmalarını da emretmiş. böyle bir şey nasıl olur! bu kardeşi kardeşe kırdırmak değil de nedir?! işte burada devreye 'kanunsuz emre uymamak' giriyor. onlar da zaten bu kanunsuz emre uymuyorlar. sadece kendilerine saldıran insanlardan korunmak için bazıları havaya ateş ediyorlar. bu kamera kayıtlarında var. o köprüde ateş edenler harbiyeliler değil. oradaki bir polis yahut vatandaş da videoda görüleceği üzere harbiyelilerin suçsuz olduğunu belirtip halkın elinden almaya çalışıyor, harbiyelileri koruyor. tabi halkın elinden alamadığı iki gencecik fidan ragıp ve murat darp edilerek şehit ediliyor..

    tekrar cezaevi meselesine dönecek olursak öğrenci ailelerinin silivri’deki bazı avukatlardan duyduğu kadarıyla olayla ilgilenen savcı içerdeki harbiyeliler için "onları orda unuttular yaa." diyor. devletin savcısı bunu derse biz ne yapalım, ne yapabiliriz ki. hatırlatmaya çalışıyoruz, aileler tv kanallarına, milletvekillerine gidiyor, tık yok... tweet atıyoruz, birlik oluyoruz bir şey değişmiyor. biz de artık bari ailelerini mutlu edelim diye bu tanımını yaptığım videoyu yaptık işte. onlar da çok sevdiler, bizleri de kendi çocuklarından ayrı görmediklerini belirtiler, ağladılar, ağladık...

    umarım sayın cumhurbaşkanımız ve sayın başbakanımız başta olmak üzere, yukarı kademeden en aşağı kademeye kadar herkes, suçsuzların aklanması, hukukun işlemesi için elinden geleni yapar.

    15 temmuz gecesi şehit olan tüm vatandaşlarımıza, polislerimize ve suçsuz olan askerlerimize allah'tan rahmet diliyorum. bu millete silah doğrultan tüm darbecilerin ve hainlerin de yargılanmalarını, en ağır şekilde cezalandırılmalarını diliyorum.

    ve bu yazıyı yazmaktaki temel amacım: silivri, sincan ve bakırköy cezaevlerinde yatan, yaklaşık 480 hava harbiyelinin, en kısa sürede yargılanıp, suçsuzluklarının ortaya çıkmasını ve ailelerine, kardeşlerine kavuşmalarını istiyorum.

    şehit hava harbiyeli murat tekin,
    şehit hava harbiyeli ragıb enes katran,
    ilk harbiyeli şehitler olarak sizleri sonsuza dek yaşatacağız.

    ragip'im, kardeşim, yorganının altından bakarak o komik sırıtışın hala aklımda. elbet bir gün buluşacağız şehidim.”

    not: bu entry harbiyeli arkadaşımın sessiz çığlıklarıdır ve duyulması için tsk mensubu olmayan tarafımca sözlüğe aktarılmıştır.