hastane

  • zamanı bükebildiğiniz yer. hiç geçmiyor mesela. bir kokusu var, koridorlar, odalar, tuvaletler, bekleme salonları. hastane kokuyor işte. hastane kokusunu size nasıl anlatsam. mutlaka biliyorsunuzdur, biliyorsunuz değil mi?

    zaman geçmiyor. koridordan yürüyen herkes diğer odaların içine bakıyor. tüm kapılar neden açık? röntgen serbest sanırım. hastane olduğu için mi burası? anlamadığım bir rahatlık var bir yandan. çünkü insanlar canlarıyla uğraşıyorlar, çünkü kimsenin kimseyi görecek gözü yok bir yandan. gözü olmayan insanlar da var. parmakları kesilmiş bir teyze var mesela. torunu gelince elini öptürdü.

    hastane çok tuhaf yer. yemek diye bir şey veriyorlar bildiğin alternatif tıp denemesi. bence öyle yani. çünkü tuzsuz, şekersiz ve daha önemlisi tatsız şeyler onlar. bence tedavi içindir kesin.

    doktorlar vardır, onlar beyaz giyerler. hemşirelerin bir kısmı pembe, bir kısmı mavi giyiyor, bir kısmı yeşil. rengarenk hemşireler. bazı doktorlar da bazen mavi veya yeşil giyiyorlar. ben en çok bir doktora hemşire hanım demekten korkuyorum. çünkü çok kızıyorlar, neden çok kızıyorlar?

    doktorlar annelerimiz ölmesin diye onlara iyi bakarlar. o yüzden onlar ne derse hemen yapmak gerekir. asla itiraz etmemek gerekir. ne var yani annenizin kolu delik deşik olmuşsa. ölmez ya, ölmesin.

    hastane çok tuhaf yer. bence o kokuyu mahsus yayıyorlar. kafa yapıcı bir şey bence. başka türlü gözümüzün önünde yaşanan bunca drama nasıl dayanalım değil mi?

    yalnız hasta yatağı şahane bir şey. eve alayım mı diye düşündüm ama kesin çok pahalıdır.
    olm böyle uzay mekiği gibi. her yana oynuyor, inip kalkıyor. annem tuvalete gittiğinde yatıp oynamıştım az.

    hastane. annem diyor ki eksikliğini göstermesin allah diyor. bence de öyle.
    sonuçta annem iyileşti. biz çıktık oradan.

    ben aralarda koridor koklamaya gidiyorum. (sus yapan hemşire kalmamış)