hafta sonu yasakları son bulsun kampanyası

  • ön bilgi vereyim, istanbulda anadolu yakasının en büyük hastanelerinden birinde hekim olarak çalışıyorum. covid hastası bakıyorum. sözlüğü pek aktif kullanmam ama bu başlığı görünce dayanamadım ve yazmak istedim.

    kasım ayında durum korkunçtu. covid polikliniklerindeki, yoğun bakımlardaki kaotik ortamı kelimelerle tarif edemem. yasaklar ilk geldiğinde benim gibi pek çok arkadaşımın da kafasında aynı soru işareti vardı, yeterli olacak mı? bir şeyler düzelir mi?

    inanın düzelmeye başladı arkadaşlar. aralık ayının ortalarından itibaren covid başvuru sayısı da, gelen hastaların ağırlık düzeyi de hafifledi.

    gayet iyi anlıyorum, sıkıldınız bittiniz öldünüz evlerinizde oturmaktan. ama bazı insanların 'gerçekten' öldüğünü hatırlatmak istiyorum size.

    kimi savunmalar görüyorum, restoran gibi kafe gibi yerlerin kapanması yüzünden azaldı hastalık haftasonuyla alakası yok diye. bununla alakalı ne ben yorum yapabilirim ne de siz. bilmiyoruz çünkü, ikisi aşağı yukarı aynı zamanda başladı bu yasakların. hangisinin daha etkili olduğuyla alakalı bilimsel verilere dayalı bir çalışma çıkarabilecek olan varsa çıkarsın hep beraber değerlendirelim.

    biraz daha dayanın, biraz daha dayanalım. sizin kaybedecek kimseniz olmayabilir, ancak pek çok insanın kaybedecek çok şeyi var. uygulama tamamen doğru, hatasız, eksiksiz demiyorum. kimse diyemez zaten bunu. ancak halihazırda gözle görülür bir düzelme varken ve bizzat işin içinde olan bizler bu düzelmeyi görebiliyorken lütfen milletin kafasını bulandırmayın.

    edit: haftaiçi bulaşmıyor da haftasonu mu bulaşıyor, iş yerlerinde metroda izbanda bulaşmıyor da gece mi bulaşıyor, senelerce böyle devam edelim o zaman şeklinde sitem içerikli birkaç mesaj aldığım için editleme ihtiyacı hissettim. söyleyeceklerim kendimin düşünceleri ve çevremdeki sağlıkçı arkadaşlarla konuşmalarımdan çıkardığım fikirlerdir. herhangi bir bağlayıcılığı yoktur.

    mesele biraz farklı arkadaşlar. akşam ve haftasonu yasaklarının asıl sebebi akşam vakti "haydi gideyim teyzemlere oturayım", "bilal abiler çaya çağırdı onlara gidelim" şeklinde düşüncelerle fiile geçirilen olaylar. covid polikliniğinde çalıştığımı en üstte belirtmiştim zaten. aldığımız hikayelerde bu sözkonusu temasların/bulaşların büyük kısmının komşu/akraba ziyaretinden olduğunu öğreniyoruz aylardır. çünkü komşunda otururken, arkadaşında otururken zaten evdeyiz çay çorba içelim yemek yiyelim diye maske takılmıyor. ama izbanda/metroda/iş yerinde kolay kolay maskesiz kimseyi göremezsiniz. maske yüzde yüz koruyor gibi bir iddiam zaten yok, ancak belli bir oranda (ki bu oran oldukça anlamlı) koruyor. e iş yerinden hiç mi kapan yok? var. ama karşılaştığımız vakaların ciddi bir kısmı az önce bahsettiğim şekilde akşam oturmalarından ve haftasonu ziyaretlerinden kaynaklı. e diyebilirsiniz ki ben sahile gideceğim yürümeye, parka çıkacağım hava almaya gitmeyeceğim ki kimseye. haklısın güzel arkadaşım, sen belki sadece bunu yapacaksın ama boşluktan faydalanıp bilinçsizce bu ziyaretlere devam edecek olan büyük bir popülasyon var bu ülkede.

    birkaç arkadaşın daha sonuna kadar katıldığım yorumlarını gördüm başlığı incelerken, ilk mesajı attığımda bahsetmemişim. yasakların asıl amacı hastanelerdeki yükü azaltmak. gerçekten ölmek üzere olan bir hasta geldiğinde ona doğru şekilde imkan sağlayıp doğru miktarda zaman ayırabilmek ve belki de hayatını kurtarmak. bu sizin amcanız/halanız/dedeniz de olabilir, kendiniz de olabilirsiniz.

  • öncelikle uygulanan yasakların 1.5 aydır hiç bir işe yaramadığını görmüş bulunuyoruz.

    her gün 250 civarı sabit bir ölüm sayısı. vaka sayısı 15-20 bin arası. değişen hiç bir şey yok.
    hafta içi bizi eşşek gibi sermayenin sırtımızdaki kırbacıyla çalıştırıyorsunuz. leş gibi minibüslerle, metrobüslerle, otobüslerle işe gönderiyorsunuz. ama hafta sonu geldiği zaman kır dizini evinde otur diyorsunuz. psikolojik olarak ve maddi olarak milyonlarca insan zor durumda. ne bir yardım verebiliyorsunuz ne de önünü görebiliyor insanlar. 15-20 bin kira ödeyen esnafların dükkanını kapatıyorsunuz, üstüne alay eder gibi 1000 tl yardım ediyorsunuz.

    acilen sıkı tedbirler dahilinde haziran-kasım arası döneme dönülmelidir. 14 gün tüm sektörlerde tam kapanma yapmaya yemiyorsa insanları oyalamayın, hafta içi çalış hafta sonu otur dinlen pazartesi patronuna lazımsın dışarıda virüs kapma demeyin. yapacağınız işi sikeyim. sabah karanlığında işe gidip akşam karanlığında işten geliyoruz. ve hafta sonumuzuda eve hapsettiniz.

    sonuç olarak, yiyorsa 14 gün tam kapanma, aksi halde özgürlük..

    —-

    en üst edit: çaylak bir arkadaşımızın ricası

    hocam ben çaylağım. yazamıyorum. rica etsem ekler misin? ya da sen bilirsin.

    babam bir kargo şirketinde çalışıyor. bu haftasonu yasakları yüzünden evimize ulaşım, otobüs vs olmadığından 7-8 km yürümek zorunda kalıyor.

    ———-
    edit: açtığım başlığın bencillikle alakası yok. ya tam kapanma ya da çok sıkı denetimli normalleşme. maske takmayan mı var? hemen cezayı keseceksin. öyle vergi borcu olarak değil. direkt 1 ay içinde ödemezse faiz koyucaksın, 3 ay içinde ödemezse maaşına, evine haciz işlemi başlatacaksın. siz kesilen cezaların ödeneceğini mi düşünüyorsunuz? hepsi bir seçim öncesi silinecek.
    cuma namazlarını serbest bırakan, marketlerde içki reyonlarını kapatan zihniyet bizim sağlığımızı düşünmüyor, kendilerine köle ediyor.

    önerim;
    hafta içi sgk veya bağ-kur primi ödemeyen kim varsa dışarı çıkmayacak. bulup cezayı yapıştıracaksın. yani işi olmayan evinde oturacak! bulunduğu mahal dışında gezdirmeyeceksin!

    edit3:
    insanlar artık hafta içi rapor almaya başladı, işlerini halletmek için veya bunalıp bir deniz havası almak için.

    ———-

    edit2: hafta sonu yasakları yüzünden hafta içi herkes işi olmasa da dışarıda, soğuk olduğu için avm’de. biz çalışan kesimin psikolojisi?

    ———-