gratis

  • yaptığı indirim falan olmayan kozmetikçi.

    şimdi çoğu yazar zaten kullandıkları ürünlerin fiyatını belirtmiş ve indirimin "bazı ürünlerde" gerçek olmadığını açıklamış. ben bu tarz olayları iki açıdan ele alıyorum;

    1) gratis'in bilanço bazında daha az ettiği kar falan yok. her bütçe raporlama departmanında çalışanlar bilir ki gelecek yılın bütçesi eylül-ekim gibi yapılmaya başlanır. gratis muhtemelen 2018 hedef kar oranını tutturmuş olacak ki bazı ürünleri yine indirim adı altında normal fiyattan çakarken stokta durması ek maliyet gerektirecek ürünleri de az bi indirimle(elde edeceği kardan indirim) satışa sunmuş.

    yani öyle düşünülen gibi %50 indirim yapmıyor gratis. zaten adamların hedeflediği cebine girmesi gereken para fazla fazla girmiştir. elinde tuttuğu sürece kendisine artı maliyet yazacak ürünleri de yıl sonu gelmeden elinden çıkarmıştır. bu bir.

    2) ben böyle 3 kuruşluk indirimde yığınla insan birikince açıkçası öyle mutlu olamıyorum. insanların 1 oje için 1 ruj için birbirini bıçaklayabilecekleri yerler ya da ortamlar oluşuyor. halkın kişisel bakımı için bile ekonomik anlamda ne kadar zorlandığını görüyorum. zira yukarıda alışveriş yapan yazarlar "70 dk bekledim, 1 saat bekledim" gibi şeyler söylüyor. yav hayatından 1 saati 50 -100 lira indirime satıyorsun farkında mısın? neden? çünkü normali çok pahalı. şu açıdan bakıyorum ben insanlar ciddi anlamda bi ekonomik darboğaz içerisinde ve kendi kişisel bakımlarını bile ihmal eder konumda.

    oysa ki böyle bi ekonomik ortamda değil de paramızın para olduğu bi ortamda olsak kim o kuyrukta 1 saat bekler? ya misal 24 saatin sana yetmediği bi gün olsa elinde 100 lira ile 1 saat daha satın almak istesen alabiliyor musun? alamıyorsun. fakat 100 lira için hayatından 1 saati hem de güle oynaya satabiliyorsun. yani bu tarz indirim adı altında yapılan etkinliklerin ben açıkçası biraz da psikolojik yönüyle ilgileniyorum ki alanım da değildir bu arada. normalde 3 dakikanı alacak bi alışveriş için 60 dakika 70 dakika harcıyorsun hem de üste para vererek.

    kapitalizm bu konuda çok becerikli. insanların üretmesini istemediği yerlerde ya da ülkelerde neyse işte insanları her zaman dinle, siyasetle, milliyetçilikle uyutamayacağını bildiğinden bu tarz ekonomik olarak uyutmayı başarabiliyor.

    düşünsene bi ayakkabını bağlamak kaç saniyeni alır? bi de o ayakkabıyı bağlamak için 70 dakike beklediğini ve üste para verdiğini düşün? kan çıkar di mi? kim böyle bi şeye evet der? ama böyle insanları 3 kuruş indirime mahkum edip günlük hayatlarından minimum 1/24'ünü çalabiliyorsun ve bunun için üste para alıyorsun. bu muazzam bi şey.

    bunu sadece kadınlar bazında söylemiyorum. erkeklerin de bu tarz özellikle teknoloji marketlerinde sabahladığı zamanlar oluyor ya da işte tuttuğu takımın kombine biletini almak için keza aynı şeyleri yaşıyorlar. bunların tüm sonucu ise hayatından "çalınan saatlerin" için sen başkalarına para ödüyorsun. zamanın değerini gitgide anlamsız hale getiriyorsun kendin için.

    böyleyken böyle.

  • levent özdilek park şubesindeki kuyruk mağazayı dolanıp tekrar kasada bitiyordu. resmen snake'teki maksimum skoru gördüm.

  • 1)zaten sık sık indirim yapan bir mağaza.

    2)ürünlerinin genel fiyat aralığı orta direk bir ailenin zaten karşılayabileceği rakamlar. üst segment bir yer değil.

    3)bir taksici abi “sonradan müslüman olan bir millet olarak çok abarttık” demişti. gülmüştüm. ama biz neyi abartmıyoruz ki? bedava bok bulsak kuyruğa girecek varoş bir kültürümüz var. bakın bunun parayla da ilgisi yok içimizden gelen bir varoşluk, olmamışlık bu. kendimizi çok akıllı ve karda sayıyoruz. gidip burada satılan ürünleri evde stok yapmak için 40 dakika kuyruğa girenler var. aldığımız şeylere bu oranda ihtiyacımız var mı? bir ay geçmeden tekrar bir ton üründe %50-60larda indirim yapacak bir mağaza için bu stok kafası nedir?

    4)bir de bizim ülke insanında en bittiğim şey hesaplanamayan maliyetleri hep sıfır kabul etmeleri. misal 1 saat sıra beklemek, kalabalığın içinde kaos yaşamak, verem olmak gibi faktörler hiç hesaplanmıyor. halbuki kar edeceğim 50tl’den daha fazla para eder benim rahatım ve konforum. ama hep çekmeye alışmışız, gözümüze gelmiyor böyle şeyler. üç kuruş için 1 saat kuyruğa ancak ekmek, su gibi hayati ihtiyaçlar söz konusuysa girerim. kulak pamuğu, fondoten, şampuan için değil. ama gel de anneme, teyzeme anlat.

  • bugün özdilek mağazasında mağazayı çepeçevre 3 kez dolaşan ve asla tükenmeyen kasa kuyruğu olan kozmetik markası. bütün ürünlerde yüzde 50 indirim yapmışlar. iyi güzel de siz bunu yönetemiyorsunuz arkadaşım. mağazaya bir şey bakmak için girmek imkansız, eskaza girersen çıkman imkansız. millet koca sepetleri ağzına kadar doldurmuş sonra herhalde beklemeye üşenip bırakmış. içinde en az 70-80 parça ürün olan sepetlerin içindekileri adım atacak yer olmayan mağazada yerlerine yerleştirmeye çalışıyor elemanlar devamlı. o elemanlardan biri “yeter insaf edin ne olur” diye ağlıyordu. çok üzüldüm.

  • %40 indirim kampanyasında 7,90'a sattıkları deodorant migros'ta 7,50 lira. başka sözüm yok.

  • prezervatif satmadan önce müşterilerine iq testi yapması gereken mağazalar zinciri.