genel anestezi

  • dünyada eşi benzeri olmayan bir deneyim. ölüsün ama bedenin yaşıyor. bayılmaya benziyor ama tekrar kendine gelmen (bilincin açılıp login ekranı vermesi) aynı değil.

    genel anestezinin ne olduğu şurada çok güzel açıklanmış (bkz: anestezi/#12926106) ben sadece kendi deneyimimi ve gözlemlediklerimi anlatayım.

    simon isminde, kızıl saçlı, irlandalı'ya benzeyen, otuzlu yaşlarda bir doktor ameliyat odasında önce kendisini, ardından sol yanımda bulunan anestezi uzmanını bir iki cümle ile tanıttıktan sonra ameliyatımın basit bir operasyon olduğunu söyledi ve hazırsam 10'dan geriye saymaya başlamamı istedi. 10 der demez sol omzumda sivrisinek sokmasına benzer bir acı hissettim ve soluma döndüm; anestezi uzmanıyla göz göze geldik. "sen miydin" rahatlamasını bakışlarımda görmesiyle karşımda duran doktor simon'a doğru döndüm ve tarifi zor bir şok ile karşılaştım.

    simon asyalı bir adamdı. çekik gözleri, kızıl olmayan saçları, çilli olmayan suratı ile simon karşımda dikilmiş üzerime battaniye seriyordu. 10'u saymıştım, 9'u da saymıştım ama simon'ın asyalı olmasına bu denli şaşırmış olmam, 10'dan geriye saymakta olduğum ve 8'den devam etmem gerektiğini unutmama sebep olmuştu. asyalı simon battaniyeyi sererken bir yandan da konuşuyor, ama ben ne dediğini hiç anlamıyordum. o sıra karşıma login ekranı geldi, login oldum ve anladım ki ameliyat bitmiş, uyanma odasındaymışım. (bkz: recovery room)

    kendime gelmemle çok üşüdüğümü farkettim. bu üşüme farkındalığı çok enteresan. normal yaşantımızda aşamalı olarak üşüyoruz, zamanla azalan sıcaklık daha çok üşümemize neden oluyor. genel anesteziden uyanma sonrasında gelen titreyerek üşüme hissi ise hiç yoktan gelen bir üşüme hissi. günlük yaşantımızda sıcaklığın 1 saniyede 20-30 derece birden düşmesi belki aynı hissiyatı verebilir.

    simon zannettiğim asyalı erkek hemşire battaniyeyi sermeyi bitirmek üzereydi. bir battaniye daha istedim. ikinci battaniyeyi de üzerime serdikten sonra, birazdan tekrar kontrole geleceğini söyleyip gitti.

    yalnız kalınca etrafıma bakmaya başladım. bilincim sıfır noktasına en yakın noktadaki şaşkınlığı atlatmış, beyin duyu organlarından gelen verileri doğru dürüst işlemeye başlamıştı. yatağımın baş kısmındaki kalp atış monitorünü farkettim ve çeşitli hızlarda nefes alıp vererek cihazı monitor ettim. bu şekilde bir süre birbirimizi monitor ettik. (bkz: who watches the watchmen)

    genel anestezinin ne olduğunu, çat diye aniden gittiğini ve ameliyat sonrası her şey yolunda giderse uyanıp kendine geldiğini biliyordum fakat bu bilgi kendime geldiğim andaki şaşkınlığımı ve "doktor simon çinli miydi yaw" şüphesini yaşamama engel olamadı. ameliyat odasında olduğumu, ameliyat olacağımı, sonra kendime geleceğimi bilen beynim, sanki bunlardan haberi yokmuş gibi asyalı erkek hemşireyi görünce mala bağladı. bayılma sonrası da benzer şaşkınlık yaşanıyor fakat sanırım bayılma ile arasında en büyük fark, kendine gelme süresi: genel anestezi sonrası makinenin çalışmaya başlayıp kendine gelmesi çok daha fazla vakit alıyor. (bkz: makine soğuk)

    çok geçmeden müşahade odasına alındım (bkz: observation room) anestezi sonrasının acayip bir kafası var, daha önce de bahsedilmiş. örneğin, sosyal yaşamın gerektirdiği şekilde beyinlerimize kodladığımız filtreler bu sırada tam anlamıyla devrede olmuyorlar ve bu sürede küfür dahil aklına gelen her şeyi söyleyebiliyorsun, salak salak gülebiliyorsun, veya paranoyaklaşabiliyorsun. üstelik, söylediklerinin ve yaptıklarının pek de farkında olmuyorsun. beynin her anı, her sözü kaydetmiyor; çakır ile sarhoş arasında bir yerdesin. ertesi sabah uyandığımda kafam normale dönmüştü.

    genel anestezi modern tıbbın insanlığa verdiği en önemli hediyelerden biri. acıdan kendinizi kaybedip bayılabileceğiniz, şoktan belki de ölebileceğiniz kimi ameliyatların "basit" olarak görülmesinin en büyük sebebi.

    edit: 2007 yılından bir anı.