geceye tıbbi bir bilgi bırak

  • ben üniversite birinci sınıftayken , altıncı sınıf tıp öğrencisi bir sevgilim vardı. çok yakın arkadaşlarımdan birinin de kuzeniydi hatta.

    ev arkadaşları tıpta. onların sevgilisi, yok yakın arkadaşı onun sevgilisi derken bir anda tıp okuyan 30 kişinin içine düştüm. ve sürekli birlikteyiz. gece gündüz haftasonu.. hatta haftasonları evde 50 kişi oluyoruz. hepsi tıp okuyor.

    ne zaman bana bir şey olsa sevgilime soruyorum su iç diyor. ev arkadaşına soruyorum su iç diyor. onun sevgilisi su iç diyor. bölüm birincisi kız var ortamda soruyorum su iç diyor. bi ilaç antibiyotik ağrı kesici bişi ? yok yok su iç sen.

    diyeceğim o ki su için.

    edit : anlatım bozukluğu giderildi.

  • epilepsi (sara) krizi geçiren hastalara yapılabilecek en iyi ilk yardım kafasının altına yumuşak bir yastık koymak ve etrafında ona zarar verecek şeyleri kaldırmaktır.

    kriz geçiren insanı tutmaya çalışmak kemiğinin kırılmasına yol açar, ağzına kaşık sokmak dişinin kırılmasına yol açar, .
    dilini dışarı çıkarmak için elinizi soktuğunuzda mazallah çenesini kitler parmak kopar.

    tek yapılacak şey krizin geçmesini beklemektir.

  • gece yatarken tüm ışıkları kapatın çünkü melatonin karanlıkta salgılanıyor. melatonin vücudun her şeyi. buradan uzun uzun yazamayacağım ama melatonin yoksa sıkıntı yaşarsınız

    şeker tüketmeyin, şekerli gıdalar kanser hücrelerini besliyor ve hemen hemen her insanda kanserli hücreler mevcuttur. önemli olan bu kötü hücreleri aç bırakmak. beslemek değil. son 20 yılda kanserin bu kadar artmasının sebebi işlenmiş şeker.

    sabah kalkar kalkmaz kahvaltı yapmayın.
    (edit: kan şekeri yazmıştım ama aslında kortizol olması gerekiyordu. bi iki arkadaş uyardılar, sağolsunlar) sabah uyandığımızda, stes hormonu yani kortizol pik yapar ve bu pik kan şekerimizin yükselmesine sebep olur, kan şekerimiz yükselirken bunu kahvaltıyla desteklersek normalde öğünlerden sonra ortaya çıkan inisülin salımından çok daha fazlası ortaya çıkar. avcı toplayıcı atalarımızın genetik kodunu taşıyoruz. onlar uyanır, ava çıkar, sonra yemek yerlerdi. yani sabah uyandıktan 1-2saat sonra kahvaltı yapın.

    karbonhidrat ağırlıklı beslenmek depresyon, anksiyete ve panik atağa sebep oluyor. bol yeşillik, balık, et, köy yumurtası ve tavuğu, sakatat tüketin. evde yoğurt yapın ve kefir için. bağırsaklarlardaki yararlı bakterileri böyle beslersiniz. hatta glutenli her şeye elveda diyin.

    antibiyotik bağırsaklardaki yararlı bakterilerin %90’ını öldürüyor. antibiyotik kullanmayın her grip olduğunuzda. bağırsakların 2.beynimiz olduğunu artık hepimiz biliyoruz.

    her gün bir avuç kabak çekirdeği tüketin, kabak çekirdeği günlük magnezyum ihtiyacının %40’ını karşılıyor. kuruyemiş tüketin ama her şeyin kabuklusunu ya da çiğ halini, çünkü kavrulmuş kuruyemiş hava ile temas ettiği için değerli yağlarını kaybediyor. yağı olmayan kuruyemişin hiç bir anlamı yok.

    haftada 2 kez balık yiyemiyorsanız omega 3 takviyesi alın. ama her omega3 iyi değildir. epa ve dha oranlarının 3/2 olması gerekiyor. balık yiyorsanız küçük balık veya somon tüketmeniz daha iyi olur.

    saçlarınız çok dökülüyorsa d vitamini eksikliği olabilir. kan değerlerinize baktırın. zaten 6 ayda bir kan değerlerinize baktırın. ama ilaçla kan değerlerinizi düzeltmek yerine hangi besinle düzeltebilirsiniz ona bakın.

    her gün, gölgenizin en kısa olduğu vakitlerde 20dk güneşlenin. illede sahilde olmanıza gerek yok, d vitamini en çok bileklerden sentezlenir.

    her gün en az 1 maden suyu için. böbrek taşınız varsa sakın içmeyin.

    et ile birlikte yoğurt ya da ayran tüketmeyin. etin yanında yoğurt tüketmek demir emilimini nötürlüyor. domatesin üstüne zeytinyağı dökün. domatesin içindeki likopenin kana geçen miktarını zeytinyağı sağlar. likopen kansere ve kalp damar rahatsızlıklarına karşı korur. insan vücudu likopen üretemez.

    vücudunuzu tanıyın, bi şeyi yedikten sonra hazımsızlık, sıkıntı, şişme vb şeyler yaşıyorsanız yemeyin. gidin test yaptırın, gıda intöleransınız, haşimotonuz, çölyak’ınız falan olabilir.

    evinizde çizilmiş tencere tava varsa atın. çizilmiş teflon ile yemek yaparsanız içindeki ağır metaller yemeğinize bulaşır. ağır metal zehirlenmesi geçirirsiniz valla( ki insanlar yorgunum diye hastaneye gidiyor, kan tahlilinden sonra bunu öğrenebiliyor) çelik tencere kullanın.

    zamanında, kişisel temizlik ürünleri üreten bir firmanın reklam işlerini yapmak zorunda olan biri olarak söylüyorum; temizlik malzemesi olarak kullandığımız her şeyin içinde ağır petrokimyasallar var. mesela bu kimyasallar banyoda yıkanırken vücudumuzdan akar, deriye temas eder, gözeneklerden içeri girer, kana karışır ve bazı organlarımız bunu süzer ama bazıları süzemez. uzun dönemde kullanılanılan bu kimyasallar ilerde vücudumuzdaki organlara ciddi zarar verirler. şampuan yerine sabun kullanın ama market sabunları değil. gidin organik sertifikalı olanlarından alın. 20tl’ye aldığımız dandik şampuanlardan çok daha ucuzlar. hatta gidin her şeyin organik sertifikalı olanlarından alın. deterjan, krem, yüzey temizleyici, sıvı el sabunu, diş macunu...fiyatları o markette satılan pahalı ve raf ömrü 4 yıl olsun diye şirketlerin içine kimyasal bastığı şeylerden gerçekten çok daha ucuz. hem çevreyi korumuş hem de hayvanlar üstünde yapılan testleri engellemiş olursunuz.

    not: amacım dünyaya kazık çakmak değil. yeterki ölümün kötüsü olmasın.