geceye bir denizcilik terimi bırak

  • köprüüstü, lumbarağzı, lumbuz, yaşam mahali, kamara, efendi kaptan, süvaribey, sancak, iskele, kıç taraf, alarga, fundo bismillah... ve şuan aklıma gelmeyen bir sürü şey. bunları bana koca reis babam öğretti. koca reis bu yıl son seferine gitmişti, ocak ayında gemide 42. yılında kaza geçirdi ve vefat etti. allah mekanını cennet etsin, tüm denizcilere ve ailelerine kolaylıklar versin. selametle.

  • denizcilik terimleri kelime haznenizi on katına çıkaracak kitap;
    ihsan oktay anar - amat

    amat’ın arka kapağından…

    kıyıda ise üç direkli, iki güverteli ve 58 toplu bir kalyon, o karanlıkta usturmaçalarını puta edip iskeleye palamar vermişti. yelkenlerin sarılı olduğu serenler hisa edilmiş ve tez zamanda yola çıkacağını ilân için mizana direğine mavi bayrak çekilmişti. esrarengiz adam, kalabalığı yarıp elinden tuttuğu isrâfil’le iskeleden gemiye doğru yürümeye başladı. kalyonun dikmesinin palangalarına asılan ve tıraka tutan gemicilere vardiyan, “yisa, sizi gidi sütü bozuk sünepeler! yisa beraber! varda ruhsuzlar! varda! bre aman! laşka! laşka!” diye feryat ediyor ve hurçların, sandıkların ve fıçıların ambarlara usûlünce istifine nezaret ediyordu. güneşin doğmasına 7 saat kala esrarengiz adam, sürme iskeleden kalyonun çukur güvertesine çıkmak istedi. fakat eline ne kadar asılırsa asılsın eşek isrâfil yerinden bir türlü kımıldamıyordu. o karanlıkta eline son bir kez daha asılıp “gel yâ mübarek!” diye nida eyledi. bunun üzerine çocuk her nedense inat etmekten vazgeçti. ne var ki, sürme iskelenin kayganlığından dolayı düşmemek için midir, isrâfil’in kuşağına 40-50 yaşlarında, iri yapılı, sırma işlemeli siyah kaput giymiş biri yapışmıştı. işte bu adam kuşağı bırakıp küpeşteye tutundu ve güverteye ayak bastı. bunun ilâhî düzenin bozulması demek olduğunu hiç kimse bilmeyecekti.