geceye bir ankara anısı bırak

  • sene 1991-92. evimiz yenimahallede, okulum çankaya'da. ankara'yı bilenler için kocatepe mimar kemal lisesi . ortaokuldayım ve okula servisle gidiyorum. o zamanlar, şimdi olduğu gibi okul tam gün değildi. liseler sabahçı, ortaokullar öğlenciydi. ders yanlış hatırlamıyorsam 12.30 da başlıyor, 17.30 civarında bitiyor. öğrencilerin serviste toplanması, servisin hareket etmesi derken eve gelmem 19.30u buluyordu.

    ocak ayının 3. haftası cuma günü; karne günü. hava soğuk, yerlerde kar var. o yıllarda ankara'ya diz boyu kar yağıyor. akşam ayazı sonrası yerler buz pateni yapmaya uygun hale geliyor.

    o gün 3 ders yaptıktan sonra karnemizi verip eve gönderdiler. yine eve gelmem 18.00i buldu sanırım. servisten indim. eve doğru yürüyorum. birkaç kez kaydım ama toparlayıp düşmedim. bahçenin mavi demirli kapısını açıp içeri girdim. bir adım daha atmamla ayaklarımı havada gördüm. buzun üzerinde kayıp mabadımın üzerine düştüm * bir süre yerden kalkamadım. canım nasıl acıdı anlatamam. ayağa kalktım. ağlaya ağlaya merdivenleri çıktım. zili çaldım. annem ve babam karnemi merak ettikleri için kapıyı birlikte açtılar. arkalarında da kardeşim vardı. beni ağlarken görünce karnemin kötü olduğunu düşündükleri için "ağlama kızım, ağlama yavrum, olur öyle şeyler" diyip beni teselli etmeye çalışıyorlar. "off yaaa, zayıfım yok. kapının önünde düştüm" deyince hepsi birden bir kahkaha patlattılar. zaten canım çok acıyor, bir de onlar böyle kahkahayla gülünce " ne gülüyorsunuz beee, acıyor" diye payladım onları. ben kızıp ağladıkça daha çok güldüler* çok alındım öyle gülmelerine. küstüm, kardeşimle paylaştığımız odaya gittim. bir süre çıkmadım odadan. birkaç saat sonra odadan çıktığımda ben de halime çok güldüm. hep birlikte gülüştük*

    yenimahalle serdar sokaktaki, kış olunca bir odasına toplandığımız o köhne ev... sıcacık soba...
    üzerinde fokur fokur kaynayan mavi çaydanlık...
    dalları balkona değin uzanan dut ağacı...
    hatıralar... çocukluğum...

    özlemle.