kaç aydır yazıyoruz... tüik kamu işçisi ve memurunun maaş zammını kontrol altına almak ve politika faizinin daha fazla yükselmesini engellemek için tüfe ile oynuyor, %20 altında tutuyor, şapkadan sürekli tavşan çıkarıyor ama üfe kabak gibi orada %45 bandında seyrediyor. üfe üretici fiyatları endeksi. üreticinin girdi maliyetlerindeki yükselişi temsil ediyor. sanayi elektriği doğalgazı düzenli zam alıyor. asgari ücrete kaç senedir takır takır zam yapıyor adamlar oy deposu olarak kullandıkları için. işçilik maliyetleri uçtu. sanayi üretiminin kabaca belki %80'i asgari ücret alıyordur. üretilen katma değer belli ihracat kapasitesi belli.
öte yandan tarımsal üretim zayıf. hayvancılık zayıf. köyler boş. köylerde kalan tek tük kesim 60 yaş üstü. bunlar ekonomik açıdan verimli çalışma ömrünü tamamlamış insanlar. emekliliğin tadını çıkarıp işleri evlatlarına devretmeleri lazım ama araziler satılmış savılmış miras bölünmeleri ile kuşa dönmüş. köylerimizin hali içler acısı. ilk yağmurda karda yollar kapanıyor, çamur deryası oluyor. meralar bitik. sosyal ortam yok. nüfus yok köylerin kahveleri bile kapanıyor. köylünün evlatları öss'de 10 matematik 10 türkçe çözüp gaydırıguppak üniversitesinde 4 yıllık bölüm okuyabiliyor. o da olmadı 2 yıllık bir önlisans bulunur. sonra da polislik, uzman çavuşluk falan kovalıyor. mayışına bakıyor. köye bayramdan bayrama uğruyor. tarımsal üretim bu şekilde. tüketim ise sürekli artıyor. nüfus artış hızı düşse de artıyor. yetmez gibi milyonlarca mülteci beslemeye kalkıyorsun. ortadaki pasta belli. pastayı 8-10 milyon fazla bölüme ayırmak istersen kişi başına düşecek pasta miktarı da o oranda azalıyor.
eğitim, hukuk, sanayi, liyakat, tarım, hayvancılık saatlerce yazılır ama bunlar herkesin bildiği şeyler. senelerdir söylüyoruz. muhalefet de söylüyor. memleketin neresinden tutsan elinde kalıyor. elle tutulur bir şey yok. başlık altında bir arkadaş yazmış çok doğru tespit. 2006'da paradan 6 sıfır atmıştık. o sıfırlardan birinin geri gelmesi 15 sene bile sürmedi. bu kafayla dahası da gelir.
yaz sezonunda olmamıza rağmen gıda fiyatları böyle ise bu kış çok çok uzun geçecektir. ayağınızı yorganınıza göre uzatın. kimseye acımayın. sosyal yardımlar ile milyonlarca adamı devlet besliyor zaten. belediyesi ayrı valiliği ayrı dernekler vakıflar ayrı. kendinizi kurtarın. gereksiz harcamaları kesin. iphone 13'e uzaktan bakın. arabalara evlere düzenli bakım yaptırıp temiz kullanın. mümkünse evde kilerde, dolapta saklayabileceğiniz kuru gıda stoklayın. deterjan şampuan vs de kolay kolay bozulmaz koyun kenara. ufukta çocuk falan varsa son kullanma tarihlerini iyi ayarlayıp mama, bez vs stoklayın. 1 ekmek 10 tl olana kadar anlamayacak bunlar verdikleri oyların nerelere gittiğini. siz kendi işinize bakın dilenciye bile 1 tl vermeyin. her koyun kendi bacağından çok fena asılacak.
gıda fiyatlarının çıldırması
-
-
markete giriyorum bi kahvaltılık alıp çıkayım diyorum sütüyle yumurtasıyla, salamsız sosissiz sucuksuz 200 tl. marketten çıkıyorum yürüyerek eve gidiyorum önümden cipler, son model arabalar gırla geçiyor. kafelerin, restoranların önünden geçiyorum dipdibe masalarda iğne atsan yere düşmez. bi elimdeki küçük torbaya, bi bunlara bakıyorum aklım almıyor. nasıl oluyor bu işler yani?