fedakarlık

  • fedakarlık kumarda para kaybetmek gibi. insan bir kez, fedakarlık yapmaya başladığında, durumun düzeleceğine dair duyduğu saf inançla, giderek daha fazla fedakarlık yapmaya başlıyor karşısındakine.

    sevgilisi işinden memnun olmayan bir adamı düşünelim. kadın işyerinde mutsuz oluyor ve akşamları evde daha tahammülsüz oluyor. büyük ihtimalle farkında da değil, adama eziyet olsun diye yapmıyor; seviyor adamı. adam da kadını seviyor ve durumu bildiği için, karşılık vermiyor, anlayış gösteriyor.

    zaman geçtikçe ve kadının iş sorunu çözülmeyip yarattığı mutsuzluk arttıkça, adam daha fazla anlayış göstermeye başlıyor; kadın giderek tahammülsüzleşiyor çünkü. adamı hala seviyor, üstelik şimdi ona anlayış gösterdiği için daha fazla seviyor belki ama, sürekli ona patladığı, öfkesini onda yatıştırdığı için de, giderek saygısını kaybediyor. adam ise, günün birinde bu sorunun çözüleceğine olan inancı ile, giderek daha fazla fedakarlıkta bulunuyor. "olsun" diyor, "bu günler de geçecek ve her şey eskisi gibi olacak. biraz daha. sadece biraz daha."

    iki insanın paylaştığı hayatı, otomobile benzetiyorum. bazen yokuş yukarı, bazen de aşağı gidebilir bu otomobil. yokuş aşağı gittiği zamanlarda, taraflardan birinin anlayışlı olurken sorunun çözümü yönünde diğeriyle yapıcı bir diyalog kurmaya çalışmasıyla kurtulabilir o ilişki. sadece artan bir şekilde fedakarlık yapmak, palyatif tedaviden öteye gitmiyor; sorun var olmaya devam ediyor anlık gerilim ortadan kalksa da.

    konuşmak işe yarar. sorun çözülemeyecekse dahi, insanların birbirlerine saygısını kaybetmeden kendi yollarına gitmelerini sağlar.

    not: kadını hırçın karakter seçerek, kadınların geçimsiz olduğu gibi bir imada bulunmadım. aynı durumda erkek de olabilirdi. hata yapan tarafla empati kurabilmek için, fedakarlık yapan tarafı erkek olarak seçtim.