fatih nurullah efendi hazretlerinin yurda dönmesi

  • ne hayatlar ne hayatlar.
    bir taraf marsa gidiyor, bir taraf el etek öpüyor.
    ülke ölüme yakın kobay hayvanı gibi, her yerinde farklı hastalık ürüyor.
    acıklı belgesel sonu gibi.

    edit: marsa gidiyordun da paçandan mı tuttular diye özelden dokundular.
    fezaya bir kişi gitmez, tüm araçlarıyla hedefe ulaşmak için organizasyonunu tamamlamış toplumlar gider.
    halktan vergi toplarsın, parayı pozitif bilim üretecek kaynaklara aktarır ve çıktılarını takip edip sorgularsın. üniversitelerde üretilen bilim gündelik hayatta değer üretmeye başlar. bu katma değer tekrar vergi ödeyenlere ya da onun çocuklarına döner.
    şu anda ben ve benim gibi çalışan itilmişlerden vergi toplanıyor. maaş kesintim + kdv ile birlikte alınterimle kazandığım paranın yarısına yakını, elime geçmeden kesiliyor. bu kaynak üniversitelerde bilim yapanlara değil, görünmez güçleri olan varlıkları araştıran, tanrının bizi nasıl bir teste tabi tuttuğunu ve neler yapmamız gerektiğini anlayıp yorumlayan hikmeti kendinden menkul şahıslara aktarılıyor. 70 bin cami varken çamlıca tepesine en büyüğünün yapılması güçlü devlet olarak hikayelendiriliyor.
    tv'lerde durum farklı mı? franko'nun onları yüzbin kişilik beşiklerde uyuttum dediği gibi, 8 kanalla 80 milyona uykudan önce sistematik beyin yıkaması yapılıyor. bir tane bilim programı gördünüz mü ekranlarda? pozitif bilim konularını bile din adamları hoyratça tartışıyor ve alkışın en büyüğünü yine onlar alıyor.
    ne diyorduk? evet sistemler, organizasyonlar uzaya gider. bir kişi gitmez. seni yönetenler, topladıkları kaynaklarla, ellerindeki iktidar gücü ile organizasyonu yapmakla yükümlüdür. tebasını uyutmak, kendine oy veren çevrelere karşılıksız para aktarmak ile olmaz feza işi. her toplumun, gelecekte nerede olacağına yönetenlerinin çizdiği yol karar verecek. bir bilim insanın, sistemi tıkır tıkır çalışan bir ülkede, yakaladığı şansı çok çalışarak değere çevirmiş, nobel almış olabilir. senin kurduğun hangi sistem sürekli bu özelliklerde bilim insanı yetiştirip, hataya dokunan değer üretebiliyor ki. insanlar arasındaki fark şu; kafayı gökyüzüne kaldırıp bana para ver, güç ver, yardım et diye boşluğa sallayanlar mı, yoksa binlerce parlayan ışığın, her birinde ne olduğunu merak edip kafasını bunlara yoranlar mı? senin bulunduğun topluluğun marsa gidip gidemeyeceğine bu farkın çoğunluk tarafında yer alanları karar verecek.