facebook kullanmayan insanların daha mutlu olması

  • ben de bunlardan biriyim. bazen metrobüste ya da sabah toplantıda facebook'a girip komik videolar izleyen insanlara imrenerek baksam da genel olarak mutluyum evet.

    ilk kapattığım günlerde sanki bir gözümü kaybetmişim gibi hissettim. ardından instagramı, swarm'ı ve twitter'ı da kapattım. bir süre yalnızlık çektim, sahillere vurdum kendimi, durduk yere martılara hamburger atmaya filan başladım. aslında ne kadar yalnız olduğumu, aslında kimsenin umurunda olmadığımı farkettim. halbuki yaptığım en dandik paylaşıma en az 15 beğeni gelirdi. hatta iyi günlerde 70 beğeniyi bile görmüşlüğüm vardı. neredeydi şimdi bütün bu insanlar? neden kimse umursamamıştı sosyal medyadan bir anda silinişimi...
    metrobüste giderken instagramdaki fotoğrafları beğenerek ortasından kalp çıkaran insanları gördükçe, sabahları şirkette facebooktan komik videolar izleyip gülüşen arkadaşlarımı gördükçe ve özellikle de dayımın zırt bırt twitterdan komikli paylaşımların ekran görüntüleri atması yüzünden, bir süre anksiyete bozukluğu ve şizofreni belirtileri yaşadım. hesapları kapatmıştım ama uygulamalar hala telefonumda duruyordu. ara ara sosyal medya klasörünü açıp, o inanılmaz iconlara dalıp gidiyordum. sol baş parmağım iconu okşuyordu ama tıkladığım zaman "lütfen giriş yapın" ibaresini gördükçe içimde bir volkan patlıyordu.
    günden güne alıştım. kimsenin umurunda değildim. taa ki bi gün sabah kıymalı börek yerken tesadüfen oraya gelip karşıma oturan bir arkadaşımın "ya epeydir seni feyste görmedim kapattın mı yoksa?" diye sorduğu ana kadar.
    evet. işte. birileri vardı. birileri umursuyordu. demekki orada olmadığımın farkında olan başkaları da olabilirdi. ama direndim. girmedim. gmail hesabıma facebook'tan gelen "filanca kişiler seni çok özledi" içerikli mailler her ne kadar yüreğimi dağlasa da, artık alıştım.
    her ne kadar arada sırada toplu taşımada filan telefonun ekranına bakıp kahkahalar atan insanlara imrensemde, kulağımda kulaklığım, ekranda parasını bastırıp aldığım spotify uygulamam, arka planda çalışan ekşi sözlük hesabım, hafif kırık los angeles aksanım, biçimli vücudum ve çekici dövmelerimle rock müziğin tadına varıyorum(evet rock fm dinliyorum* belki metehan abimiz görür de bi el uzatır). kitapların kapaklarını paylaşmak yerine içini okuyorum. sinemada check in yapmak yerine filmlerin hakkını veriyorum. otobüste like yapmak yerine haberlere bakıyorum.
    sanki tüm bunlar bana fazladan 1 puan yazıyormuş gibi. yine manita yok, yine yok.

    şimdi nerede bir hamburger yesem, nerede güzel bir selfie çeksem, ne zaman bir sinema, tiyatro ya da konsere gitsem, elim cep telefonuma gidiyor. ne kadar da paylaşılası şeyler bunlar. kimsenin sikinde olmasa da.