evrimin müfredattan çıkartılması

  • türkiye’nin her karışında olduğu gibi, ekşi sözlükte de cahil popülasyonu ağır basıyor. evrimi eleştirmek için yazılan yazılara bakıyorum da sahiden durum fecaat. internetin insanları genel inanışın aksine aptallaştırdığını, araştırma ve öğrenme safhasında tembelleştirdiğini ve gençleri hazır bilgiye alıştırdığına dair tezim ciddi ciddi kuvvetleniyor.

    evrim bir olgudur. teori olan kısmı milyar yıldır süregelen bu “doğal” olgunun step by step nasıl ilerlediğine dair modellemelerdir. milyar yıl sürmüş, iklimler, coğrafi konumlar, mutasyon, doğal seleksiyon gibi etmenlerle türlere ayrılmış zibilyon tane canlı arasındaki geçişler, gerek söz konusu zamanın muazzamlığı gerekse de bulunan kalıntıların azlığı sebebiyle kesin bir şemaya izin vermediği için de teori olarak kalacaktır. kesinlikle yanlışlanabilir bir teoridir, zaten bu yüzden bilimdir. (bkz: karl popper) ancak bir asırdır bu teoriyi yıkan, yıkmaya cüret gösterecek kadar sağlam hiçbir antitez de çıkmamıştır. yaradılışçı oluşumların alçılarla üretip dünyaya pazarladığı çakma fosillere biz sadece gülüyoruz, yoksa siz inanıyor muydunuz? yazık, kıyamam

    teorinin yanlışlanabilir olmasının sebebi defolu bir görüş olmasından değil, din ile bilimin dünyaya bakışındaki temel farktan kaynaklanmaktadır. din dogmalara dayanır, her şeyi olduğu gibi, mukaddes kitaplarda olduğu gibi ele alır ve gerisini düşünmez, sorgulamaya kalkmaz (gerçi bin yıl önce böyle değildi ya neyse) bilim ise yılmadan, usanmadan deneyler yaparak iddia ettiği şeyin geçerliğini sorgulayarak, iddiasını temellendiren yapıtaşlarını eleştiri süzgecinden geçirerek yoluna devam eder. yakın bir örnek, tarihteki ilk yerleşik mabetlerin tarım devriminden sonra inşa edildiğine dair hipotez göbeklitepe’nin bulunmasıyla çöktü, tarihler binlerce yıl geriye atıldı. teori çöktü mü? çökmedi, çöken hipotezdi. yanlış yere yerleştirilmiş puzzle parçası çıkarıldı, yerine doğrusu (en azından şimdilik) yerleştirildi.

    “zaten bir teori, ispatlanmamış işte, doğru olsa kuram olurdu” diyen aptala söylenecek şey, kuram ile teorinin aynı şey olduğudur. teori fransızcadan dilimize girmiş, nazariye kelimesinin tam karşılığıdır, 1940’lı yıllardan sonra öztürkçe “kuram” kelimesi türetiliyor ve nazariye yerine bu kelime kullanılıyor. hepsi bu.

    ah şu dil bilgimiz…

    zaten başımıza ne geldiyse theory of evolution’ı evrim teorisi diye çevirmemizden, müfredata böyle sokmaktan geldi. evrimin teorisiydi asıl olan. chicken translate veya değil, şayet böyle çevirseydik emin olun o iptidai inanışlarını tehdit altında gören insanlara çok fazla malzeme verilmezdi.

    teori ile hipotez arasındaki ayrımı haiz olmayanlar gelip de burada bilmedikleri, anlamadıkları, anlamak için en ufak bir çaba sarf etmedikleri (muhtemelen harun yahya’nın kediciklerine hallenmekten vakitleri kalmıyor) bir mesele hakkında entry yazıyorlar. hayırdır kızlar falan mı mesaj atıyor? nedir bu anlamadığınız, bilmediğiniz şeyler hakkında yorumda bulunma, “dur ben de yazayım, entrylerimde gözüksün” sevdası?

    madem teorileri müfredattan kaldırıyoruz, newton, einstein, bohr falan, bunları niye kaldırmıyoruz? genel görelilik kuramı, özel görelilik teorisi, birleşik alanlar teorisi falan… hadi kaldıralım tümüyle. allah yaratmış böyle gidiyor işte diyelim. bıyıklı, göbekli hocalarımız da çok yorulmaz artık. ne dersiniz?

    evet, senin adem ve havva’dan türeyen (lilith’i de unutmayalım) insanlık modelin çok edebi gelse de 21.yy’da yaşayan ve biraz nitelikli okuma yapan aklı başında herkes bunun tam manasıyla masal olduğunu idrak eder. he canım he, adem baban ile havva anan yasak elmadan ısırık aldılar, yeryüzüne atıldılar, aman sabahlar olmasın dercesine çiftleştiler, çocukları da ensest ilişkiye girerek üçüncü kuşağı oluşturdu sonra olaylar gelişti. he tamam. sen inan tabi, senden ümidimiz yok, bu yaşa kadar gelip bu masala inanıyorsan bu saatten sonra sana bu masalın saçmalığını anlatacak kadar vaktimiz yok. tamam anlıyorum, sevgili allah’ın senin özel bir canlı olduğunu, bütün dünyanın, evrenin senin için yaratıldığını iddia ediyor, hatta bak sana kitap yollamış ama evrim sana tüm bunların yalan olduğunu söylüyor. sen de kabullenemiyorsun. ama niye çocuklarının da senin gibi cahil kalmasını istiyorsun? maymunla aynı atadan gelmeyi neden saçma buluyorsun ki? dikkatini çekerim maymundan geliyorsun demedim, maymunla aynı atadan geliyorsun dedim. aradaki farkı anlayabiliyor musun? hatta düşünüyorum da şimdi, neden kaplanlarla, fillerle aynı atadan geldiğine kafayı takmıyorsun da şu maymunları bu denli kafaya takıyorsun? maymun fobin mi var? acaba evrim teorisi hakkında teferruatlı bir okuma yapmamış olabilir misin?

    hayır ben asıl şunu merak ediyorum. bu dangalaklar müfredattan kaldırdı ya evrimi. ya da ismini değiştirdi şimdilik, her neyse işte. peki dünyanın 4.5 milyar yaşında olması, prekambriyen, kambriyen, permiyen, jura gibi dönemler, dinozorlar, canlılar arasındaki dna benzerlikleri, mutasyon, neandertal, erectus, habilis kemikleri gibi buluntuları nasıl izah edecekler?

    19.yy’da yüce allah ile kulları arasındaki ilişkiye nifak tohumu ekmek isteyen, başlarında darwin denen mendeburun olduğu bir grup illuminatici sözde bilim adamının ortaya attığı safsatalar bütünü olarak mı anlatacaklar?

    durumumuz örnekle şu. bir orman, ortada bir ceset, başında da iki dedektif. biri cesedin bulunduğu noktaya, üstünden çıkan kimlik kartına, tırnaklardaki kalıntılara, bileklerdeki şerit halindeki izlere ve vücutta ölüme sebebiyet veren bıçak yaralarına bakıyor. cui bono ve cui plagalis diye soruyor zihninde. katili bulmak için gördüğü bütün bu ipuçlarına birleştirip kendi kafasında bir hipotez yaratıyor.

    öbür dedektif ise oflayarak sigarasını tüttürüyor “amma düşündün emmoğlu, öcüler öldürmüş işte adamı. zaten dediydiler bu orman cinli periliymiş, hadi sittir et gidelim, bize de musallat olmasınlar” diyor. ikisi ayrı ayrı rapor yazıyor. biri cinayetin nasıl ve hangi koşullarda saat kaç gibi işlendiğini katili belirtmeden bildiren bir rapor kaleme alıyor. öbürü ise raporuna ayetel kürsi ile başlıyor ve cinayeti ormandaki cinlere bağlıyor. üzerine pek düşünmemek gerek diyerek sonlandırıyor. normal olan nedir? normalini bilmiyorum ama türkiye de cinayeti öcülere bağlayan adamın raporu kabul görüyor.

    bir gün lan… bir gün… sadece bir gün bu ülke beni utandırmasın. sadece bir gün bu ülkeyle gurur duyabileceğim bir şey olsun. ama olmuyor. bu ülkenin tek vasfı benden vergi almak ve beni utandırmak. başka bir vasfı yok.