evrime inananların maymun görünce hissettikleri

  • evrime inanmayın arkadaşlar okuyun anlayın ve evrimi öğrenin.

    evrim uydurmasyon bir tanrı gibi inanılacak inanılmayacak bir şey değildir. dinamikleri de kuantum fiziği gibi aklımızın sınırlarını zorlamaz.

    okursanız evrimin nasıl ve neden gerçekleştiğini anlayabilirsiniz. inanmaya vs. gerek kalmaz. o zaman maymuna bakınca ne hissediyorsanız kediye köpeğe domatese bibere bakınca da onu hissedersiniz.

  • dedem diyip kucağına atlıyorum.

    cidden siz çok yanlış anlamışsınız olayı. tartışmaya da lüzum görmüyorum.

  • öncelikle evrim'e inanıp inanmamak gibi bir şey yoktur. (bir de evrim daha teori taam mı diyen angutlar var, mesaj atıp duruyorlar akıl alır gibi değil. evrim kanundur, bu kanunun evrimin teorisi adını taşıyan bir de teorisi mevcuttur o kadar, kütleçekim kanunun, kütleçekim teorisi gibi) kütleçekime inanmıyorum ama bir göt çekimi var demek gibi bir şey.

    "maymun görünce" denilmesi yanlış çünkü sen zaten bir maymun türüsün. aynada ne hissediyorsan o yani? ha bonobo mesela ya da adi şempanze gibi türleri görünce ne hissediyorsun diye sorarsan ki doğrusu bu, bilmem bence sevimliler. ya cevap ver biz maymundan mı geliyoruz?

    - hayır. sen halihazırda zaten maymunsun. evet. sen bir maymun türüsün. maymunsun .. maymun.. mayyyyyyyyymunnnnnnn.. mayyyyyyyyyyyyy.... neyse anladın sanırım.

    + big bang?

    - bilimsel teorilere inanmak gibi bir kavram yoktur. ispatlanırlılığı vardır ya da yoktur. big bang teorisi şu ana kadar bilimsel yöntemlerle ispatlanırlığı olan bir teori. nereden anlıyoruz evrendeki radyasyon dağılımdan. bunu da mikrodalga arkaplan ışımasından. diyoruz ki teorinin matematiksel sunduğu doğruysa dağılım da ona göre olmalı. bir bakıyoruz var.

    bunu yaparken mistik unicornlara bakarak değil eldeki bilimsel verilere göre yani big bang patlamasında tek bir kuvvet olduğunu bildiğimiz kütleçekimi, elektromanyetizm, zayıf ve güçlü nükleer enerjinin izlerini takip ederek yapıyoruz.

    bak mesela aynı yöntemle evrenin 13.7 milyar olan yaşını tespit edebiliyor, evrenimizin düz evren evren olduğunu anlayabiliyoruz.

    + big bang patlamaysa patlamalar kararsız olur ama?

    - aslında bomba'yı düşünürsen böyle hayal etmen normal. dünyadaki fizik kurallarıyla olaya bakınca öyle görünse de bu iş pek öyle değil.

    big bang gibi yoğun enerji patlamalarında daha karmaşık yapılar ortaya çıkar.gaz ve toz bulutu kütlenin uzay zaman düzlemini bükmesiyle birleşerek önce çok daha küçük yapıları sonra da bizim güneş sistemimizi oluşturuyor. bu sihirli değnek gibi birden oluşmuyor. limon kimyon zerro arkadaşımızdan
    kararlılığa ulaşanlar yıldız oluyor, ulaşamayan olmuyor. hepimiz karbonuz.

    + peki ilk canlı nasıl oluştu? yani cansız bir şey nasıl canlı olabilir?

    - ee çamurdan sen oluyorsun ya. ahahah. şaka tabi ki. abiyogenez.

    kabaca kimyasalların girdiği tepkime diyebiliriz.

    + peki kimyasallar doğru tepkimeyi nasıl buldu? kimyasalların aklı mı var?

    - hiçbir kimyasal girdiği tepkimeyi ve oluşturduğu ürünü bilemez, anlayamaz, seçemez, bu konuda kararlar alamaz, vazgeçemez, tercih edemez, vs. kimyasallar, bulundukları ortam içerisinde, bulundukları koşullar dahilinde, evrenimizdeki fizik ve kimya yasaları dahilinde birleşirler, ayrışırlar, yeniden birleşirler ve bu böyle süregelir ve gider.

    dünyamız oluştuğundan ilk yaşam formuna bakarsak arada tam 600 milyon yıl geçmiş.

    bak 600 milyon diyorum. dolayısıyla bu süreçte, defalarca farklı, yanlış, hatalı, eksik, fazla, vb. moleküller oluşmuştur. bu diğer oluşumların da kimi günümüze kadar gelmiştir, kimi parçalanıp başka moleküllere dönüşmüştür, kimi başka moleküllerin yapısına katılmıştır ve kimi oluşmaya ve bozunmaya devam etmektedir ve benzeri…

    + canlılık ile cansızlık arasındaki fark nedir?

    - kimyasallar bizim de içinde bulunduğumuz canlılık grubunu mümkün kıldığı için bize "doğru" birleşimler olarak geliyor. yani farklı birleşimler, farklı sonuçlar da doğurabilirdi, doğurmuştur ve hala da doğurmaktadır. etrafımızda gördüğümüz cansız katrilyonlarca obje, atomlar ve moleküllerin bize göre “yanlış” dizilimleri sonucu oluşmuştur. bu şekilde söylediğimizde farkı hemen ayırt edebilmeniz lazım: aslında onlar “yanlış” dizilimde değiller. cansızlık içerisindeki bir çeşit dizilim canlılığı oluştururken, bir çeşit dizilim de cansızlığı sürdürmüştür.

    vücudumuzda genetik materyalden sonra en önemli canlılık kaynağı, ya da diğer bir deyişle hayat molekülü proteinlerdir.

    + yani bunlardan dinozorlar oldu.

    - aslında o da yanlış. ökaryotlar, arkeler ve bakteriler oldu. alg'lerden farklı yaşam formlarının ve dinozorun evrimleşmesi tam 300 milyon yıl sürdü.

    kafanda şöyle canlandır. 10 bin yıl önce doğada fino yoktu, şivava hak getire.

    sen 10 bin yılda kurt'tan şivava yaptın. `300 milyon yılda doğa'nın neler yapabileceğini hayal et`.

    endoplazmik retikulum var ya heh o alg'lerde de var ve sen hala aynı ilkel hücre mekanizmasını kullanıyorsun. muz ile genetik benzerliğin yüzde 53. bu sana tuhaf gelmiyor mu? sanki hepimiz aynı torbadan çıkmış gibiyiz değil mi?

    + bir canlı hop diye nasıl başka canlı oluyor?

    - türleşme diyorsun. ama hop diye olmuyor. mesela şu yazımda balinaların evrimini adım adım yazdım. belki ilgini çeker. buraya uzun uzun yazamayacağım ama kısaca balina aslında su aygırısı ile akrabadır. kara memelisinden evrimleşmiştir falan. #54792832

    + peki maymun? ortak atamız kim?

    - ortak ata diyebileceğimiz primat sınıfıdır. tek ortak ata yoktur. eğer evrimi bir yol değil bir ağacın dalı gibi düşünürsen daha rahat anlarsın.

    anlayacağın dilde anlatalım. süper maymunlar grubu düşün. bu grup iki türe ayrışmış insan mı lan o grubu ve goriller. hah şimdi insan mı lan o grubu da iki türe ayrılmış homo ve pan (şempanzeler). insan ve şempanze farklı tür yani çiftleşemez, geçiş yapamaz. bunlar kendi türleri ile çiftleşir. homo sapiens-homo neandertal gibim.

    ben yazmaktan yoruldum.