evrim teorisi

  • la havle ve la kuvvete illa billah il aliy ül azim...

    sene olmuş 2020, hala kanıtlanmış birşey olsa adı teori olmazdı diye yanlış olduğunu savunanlar var.

    #103257363

    cehalet ne güzel arkadaş.

  • biyoloji öğrencisi olmayı geçtim, hiçbir akademik ortama veya tartışmaya katılmadan ve muhtemelen de hakkında birkaç kitap dahi okumadan insanların hakkında görüş belirttiği yüzyılı devirmiş bilimsel teori. su sözlüğe insanları genel kültür sınavıyla alın kardeşim. bu nedir hesabı kapan uzman oluyor amına koyayım.

    düzeltme: bir hışımla yazdığım için tüm yazım kurallarının ırzına geçmişim üstelik şahsi bir sataşma gibi olmuş. anlatmak istediğim şey ben de dahil olmak üzere buradaki çoğu kişinin bu konu hakkında fikir beyan etmeye ehil olmadığıydı.

  • allahım cahillik ne fena. dışardan ne kadar acınası durduğunun farkında değilsin ve kendini bi şey sanıyorsun. daha ne olduğunu neyi savunduğunu bile bilmediğin bilimsel gerçeklikleri saçma bulup, kabul edene de "zeka küpü" diye tarizde bulunuyorsun. neyse, biz yine okuyanların bilgi edineceği bir şeyler karalayalım.

    öncelikle bu başlıkta ve basılı/basılı olmayan kaynaklarda zeus bilir zibilyon kere anlatıldığı üzere evrim bir gerçekliktir, doğa yasasıdır, dış dünyadaki bir realitedir. evrim teorisi bu evrim sürecinin nasıl olduğunu açıklayan bir teoridir.

    genellikle kafasını dinle ve yaratılışla bozmuş, bu alanın dışında bir düşünce tarzının varlığını bile aklına getirmemiş, öğrenmemiş ve/veya temel bilim, temel biyoloji ve evrim eğitimi almamış kişilerce hala bir türlü anlaşılamamaktadır bu teori. ve bu cahil kişiler, yukarıda göreceğiniz üzere ısrarla bunu öğrenmemekte diretmekte, kendilerine anlatılmasına bile katlanamamakta, gerçekliğe karşı gözlerini sıkıca yummuş bir şekilde kafalarını kuma gömüp debelenmektedirler. dert değil, siz debelenin, ama aklı başında insan okuyup anlayacak ve öğrenecektir. siz hala ısrarla "bu hücreler şunu yapmayı akıl etmiş, nerden akıl edecek" "organa ihtiyacı olduğunu görüp organ geliştirmişmiş nerde var bu zeka" falan diyorsunuz ve anlamak istemiyorsunuz. kimsenin böyle bir şey iddia ettiği yok. ortada bir zeka, bu evrim sürecini yönlendiren bir akıl yok. böyle bir dış akıl olmadığı gibi evrim sürecindeki bireysel organizmaların da en ufak bir bilinci veya evrimin yönü üzerinde bir isteği/müdahelesi yok.

    öncelikle yaşamın oluşmasına kadar olan kısım evrim teorisinin konusu değildir. big bang teorisi ve gezegenlerin oluşması fizik, kuantum fiziği, astro fizik, jeoloji vb. bilimlerin alanıdır. ilk canlılığın oluşması ise kimya, biyo-kimya ve biyolojinin alanıdır ancak evrim teorisi bununla ilgilenmez. ve ilk canlılığın ortaya çıkışı, yani kendini kopyalayabilen ilk organik molekülün oluşmasından sonrası evrimdir. ama illa bu konularda da gafama gafama vur diyorsan: (bkz: abiyogenez) (bkz: god of gaps) (bkz: bilim)

    şimdi gelelim sizin algılayamadığınız meseleye. ilk olarak hep "mucizevi" veya "milyonda bir olasılık" diyorsunuz evet haklısınız. ancak siz bunu imkansız gibi baştan kabul ediyorsunuz. bakın, sadece tek bir deneme yapılırsa evet "milyonda bir" ihtimal sıfırdır diyebiliriz. ancak milyarlarca deneme yapılırsa "milyonda bir" ihtimalin "olmaması" bakın olmaması sıfırdır neredeyse. bunun anlaşılmayacak bir şeyi yok. çok basit. bak mesela şu an dünya üzerinde bir sürü ender hastalık var. x hastalığı mesela, milyonda bir görülüyor ve senin bir çocuğun olacak. senin çocuğunda bunun olma olasılığı evet sıfıra yakındır, çünkü senin çocuğun açısından sadece tek bir deneme var. ancak sen "bu hastalık milyonda birmiş, dünya üzerinde bu hastalığın görülmesi sıfırdır" dersen salak derler sana, cahil derler. çünkü dünyada milyarlarca çocuk meydana geliyor, ve matematik ve istatistik biliminin söylediği gibi "milyarlarca deneme" içinde "milyonda bir olasılık" mecburen denk geliyor. oluyor yahu bu, gözümüzün önünde bugün oluyor. 7 milyar insan var, bakıyorsun milyonda bir olasılığı olan hastalık hakkaten de aşağı yukarı 7000 insanda o hastalık var.

    hah şimdi gelelim evrime, abicim bak bilale anlatır gibi anlatıyorum, cahil cahil sapırdamayı kes ve iyi oku. çünkü bu dış dünyadaki bir gerçeklik, senin eğitimisiz aklınla "ben inanmiyom yea" diyebileceğin bir şey değil. otur öğren: kendini kopyalayabilen o ilk organik molekül, ya da ilk organik hücre kendini kopyalıyor, yüzmilyarlarca var yeryüzünde (daha doğrusu suda). elimizde yüzmilyarlarca hücre var, ve yüzmilyarlarca nesil değişiyor. ve her nesilde mutasyon geçiriyorlar. buraya kadar benimle misin? yüzmilyarlarca çeşitli mutasyon. ve senin de dediğin gibi "milyonda bir" ihtimalle bu mutasyonlar faydalı mutasyon olup bu canlıda olumlu bir geliştirmeye sebep oluyor. mesela en basitinden daha hızlı sentez yapabilmesini sağlıyor gibi. şimdi bak bilal, yüzmilyarca hücre diyorum, milyonda bir ihtimal diyorum, mutasyonla bunlardan milyonda biri yani yüzbinlercesinde faydalı mutasyon oluyor ve gelişiyor (daha doğrusu bulundukları ortama adaptasyon sağlayacak bir mutasyon geçiriyor). diğer gelişemeyen yüzmilyarlarcası rekabet edemiyor veya ortama uyum sağlayamayıp ölüyor, eleniyor. sonra o hayatta kalan yüzbinlercesi de ürüyor, yüzmilyarlarca oluyor, sonra yine milyonda bir ihtimal faydalı mutasyon vs. bunlar tabi benim burda adım adım anlattığım gibi değil, sürekli bir şekilde her an oluyor.

    yani senin dediğin gibi yüzmilyarlarcası bir araya gelip "lan bu böyle olmuyo şöyle kendimize güzel bi özellik geliştirelim" demiyorlar. tesadüf eseri, milyonda bir ihtimal o özellik oluşuyor ve oluşmayanlar ölüyor.

    sonra mesela bunlar bir araya gelip "hadi lan koloni oluşturalım" demiyorlar. yüzmilyarcası içinden birkaç yüzbini belki en basit haliyle "işbirliği" yapabiliyor, tesadüfen, bilinçleri dışında. çünkü böyle bir şeyin tesadüfen olması, o hücrelerin kimyasal olarak o şekilde bir araya gelmeleri mesela milyonda bir ihtimal evet haklısın. ama yüzmilyarlarca deneme var bilalim, o yüzden oluyor bu. hakkaten bir araya geliyorlar çok küçük bi azınlık, ve avantaj sağlayıp devam ediyorlar. sonra yine milyonda bir ihtimalli ama olması istatistiki olarak zorunlu tesadüfler sonucu her adımda beraber yaşamaya bir adım daha yaklaşıyorlar, her adımda daha "sıkı fıkı" oluyorlar. çok hücreli organizma yani "jelibon" oluyorlar. bak bunlar yüzmilyonlarca yıl sürüyor bilalcim, kafan almıyor biliyorum ama bunu matematiksel olarak ortaya koyunca olmaması imkansız.

    evet, bu jelibonlar (kendi akıllarıyla "gelin jelibon olak" demeyen) jelibonlardan eğer senin tabirinle "sıkılan" veya bilimsel olarak "herhangi bi sebeple beraber yaşamayı bırakmayanlar" yok değil, var. ama onlar eleniyor anacım doğal seçilimle. onlar genlerini sonraki nesile aktaramıyor ki bugün sana gösterip "bak sıkılıyorlar" diyelim (gerçi bir sürü fosille, gen analiziyle, kimya bilimiyle, bilgisayar programlarıyla gösteriyoruz ama sende nerde o kafa). sadece "sıkılmayanlar" yani milyonda bir ihtimalle o şekilde bir arada yaşayabilenler hayatına devam ediyor.

    bu jelibonlar kemiği falan da aynaya bakıp fiyakalı görünmek için yapmıyor, öyle bir akılları yok. yine bilale anlatır gibi anlatıyorum, yüzmilyarcası içinden tesadüfen milyonda bir ihtimalle aralarından birkaç yüztanesi belki daha azı en ilkel anlamıyla kemik hücrelerinin atası diyebileceğimiz normal hücreden daha sert bir hücre şeklinde olacak faydalı mutasyon geçiriyor. ve bunlar çevreye göre daha avantajlı olup çokça ürüyor. sonra yüzmilyonlarca yıl süren bu üreme sırasında her defasında milyonda bir ihtimal olup bu hücre tipi daha da sağlamlaşıyor aynı mekanizmayla ve kemik yapısı oluşuyor.

    yani aklı olan, ve bu aklını tamamen kilit altına vurup "ben anlamıycam ve ne anlatırsanız anlatın dinlemiycem ki nananananan" demeyen aklı başında birisi heralde artık bu noktada evrim teorisinin işleyiş mekanizmasını çok basit şekliyle anlamıştır. senin yukarıda saçmaladığın şekliyle kimsenin hiçbir organizmaya akıl ve bilinç atfetmediğinin farkına varmıştır. bundan sonrası da aynı bu şekilde çok çok küçük değişikliklerle, yavaş yavaş, milyonda bir milyonda bir (ama yüzmilyarlarca deneme olarak, ve tüm o denemelerin çoğunun yok olması ve çok küçük bir azınlığın başarmasıyla) meydana geliyor senin anlayacağın.

    ama ben en son yine de sana direkt gözlemlediğimiz bir örneğini tekrar vermek istiyorum:

    youtube

    bak arkadaşım yahu gözümüzün önünde bakteri bir haftada evrimleşti. şimdi sen ne diyeceksin bakteri baktı, "ohaaa ulan gençler burada antibiyotik var hemen antibiyotik direnci geliştirelim yürüyün ula" mı dedi diyeceksin? gördüğün üzere oradaki milyonlarca bakteriden aralarda birkaç tanesi tesadüfen bu direnci gösterince yan taraftaki besini bol yere geçebilerek avantajlı hale geliyor ve milyonlarca olacak şekilde ürüyor. bak birkaç haftada ha. e be bilalim milyarlarca yıl ve koskoca okyanuslar, yerüzünde evrimin olması saçma öyle mi? olmaması kaçınılmaz be bilalim be.işte bu aynı süreç tüm dünya tarihi boyunca bu şekilde işliyor ve sürekli yeni türler oluşturuyor. bakteriyi bu değişikliğe iten bir ortam değişikliği yoksa, yani ortam ile zaten uyumlu ise bir popülasyon, o zaman da hemen hemen aynı kalıyor.

    bak bir de şu entry'yi oku bakiyim: (bkz: #94233894)

    şimdi anladın mı bu teoriye inanmadığını söyleyen birisi niye türlü hakarete uğruyor, aşağılanıyor? tüm dünyada en mantıklı şeymiş gibi bu teori canla başla savunuluyor? çünkü bu bu teorinin açıkladığı doğa yasası olan evrim, bizim genetik, karşılaştırmalı anatomi, jeoloji, antropoloji gibi onlarca bilim dalıyla yüzbinlerce fosille apaçık ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde gördüğümüz bir doğa gerçekliği de ondan. yüzbinlerce bilimadamının yüzbinlerce makalesiyle, teziyle araştırmasıyla incik cıncık her ayrıntısını ortaya koyduğu bir doğa fenomeni de ondan. ve bugüne kadar aleyhine en ufak ne bir delil getirilebilmiş, ne de hakemli dergilerde tek bir makale yayımlanabilmiş de ondan. sen gelip buna inanmıyorum deyince dünyanın yuvarlaklığına inanmıyorum demekten daha az gülünç bir şey söylemiyorsun. sen nasıl "yav ben bu görelilik teorisine inanmıyom" deyince ciddiye alınmayıp dalga geçiliyorsan evrime de inanmayınca aynı böyle cahilliğini ortalığa seriyorsun. okumamakta, öğrenmemekte direnebilirsin, cahillik elbetteki seçebileceğin bir şey. ancak sonra gelip de burada böyle saçmalayınca, ve biz de seni şamar oğlanı yapınca ağlama. ya cahillikten kurtul, oku öğren; ya da o cahilliğini saklandığın delikten çıkartma. takıl kendi kendine.

  • ulan çürütüldüyse neden
    harvard'ın https://oeb.harvard.edu/
    yale'in http://eeb.yale.edu/
    priceton'un https://www.princeton.edu/eeb/
    ucla'nın https://www.eeb.ucla.edu/faculty.php

    evrimsel biyoloji diye bölümleri var gerizekalı kardeşim?

  • kesinlikle bir inanç değildir. ha, konuyla ilgili hiçbir bilimsel makale okumamışsındır, hiçbir kaynaktan herhangi bir bilgi edinmemişsindir ve kulaktan dolma götten uydurma bilgilere dayanarak "evrim vardır" diyorsundur; tıpkı bir müslümanın "ben müslümanım" demesi gibi, o zaman yalnızca senin için bir inanç olur.

    yoksa her inanç bu kadar kanıtlarla ve deneylerle desteklenseydi, ortalık tanrıdan geçilmezdi.

  • bu başlığın tamamını okuyan ender insanlardan biriyim sanırım. linkleri bile açtım tek tek. gecelerce kitap yerine bu başlığı okudum. zifirim sikildi bitene dek. dün gece bitirdim. başladığımda çaylak bile değildim. sözlüğe bu başlıkla girdim kaç sene evvel. oradan düşün.

    kafa kağıdı müslümanıyım. kuran filan açıp okumadım. yani aldım okumaya ama sıkıldım. benim adım kırmızı'yı okurken bu kadar sıkılmıştım en son. öyle okuyucuyu sarıp merak ettirmiyor. zaten tehdit olayına alerjim var. reelde yapmazsan adam değilsin der atarımı koyarım. dayanamadım kapadım. neyse konu uzadı.

    yaradılış ile ilgili ayet var ise ve evrim ile (teori demedim) çelişiyor ise kusura bakmayın evrimciler haklı. resmen ayetsel bir dümen var. kuran değişmiş olabilir veyahut. ne bahane bulursanız bulun 7000 yıllık bir hayat söz konusu değil. matematik biliyorsanız dahi değil. biyolojiye gerek kalmadan belli bu.

    ancak evrim şüphe götürmeyecek şekilde var. çok net var. sağlam var. düşünürsen var. düşünmezsen yok. ikra var ya hani ilk emir olan? oku, düşün, sorgula filan. sorguladım. var ulan işte evrim.

    ayrıca; mal mısınız lan aynı soruları sorup duruyorsunuz? adamlar dindar olsa şu mallığınıza kızıp dinden imandan zıvanadan çıkardı ama yok inatla kibarca cevaplıyorlar. taşşağa mı sarıyorsunuz lan adamları? tek komediniz bu mu olum? böyle uysal böyle sakin böyle sabırlı dinsiz az bulunur. peygamber sabrına sahip dinsizler hepsi nazar değmesin maaşallah.

    evrim var ulan! inanıp inanmama meselesi değil din gibi. bilimsel gerçek. bırakınca yere düşen elma gibi. yerçekimi gibi. kurşun gibi. mavzer gibi. evrim var!

  • yahu hala gül gibi teoriyi geçmişsiniz, "maymunla mı akrabayız?" diye üzülüyorsunuz. lan ben amcamla dayımla akrabayım onu napıcam?

  • al kardeş örnek;

    https://en.wikipedia.org/wiki/mudskipper

    al şurda da mutasyonun aslında ne olduğu anlatılmış, cahil cahil mutasyon mutasyon diye sayıklama;

    https://en.wikipedia.org/wiki/mutation

    git doğal seçilimin ne olduğunu öğren, canlılar durduk yere sıkılıp "hadi lan evrimleşelim" demiyorlar.

    bir de şunu algılamaya çalış; senin ömrün maksimum 80-90 yıl. evrim dediğin ise yüzbinlerce, milyonlarca yıl süren bir süreç ve pek çok farklı etkene, tetikleyiciye, koşula bağlı. cahil cahil "örnek verin olm nerde hani?" demeden önce biraz bilimsel literatür taramayı, biraz kitap okumayı dene.

    mal.

  • canlılığı açıkla........

    yaşam formu güzel kardeşim...

    bakteri safsatasını geçin......

    safsata dediği antibiyotiğe göre evrilen bakteri.. okey kuzum. bugün yediğin hurma pardon antibiyotikler yarın götünü tırmaladığında e.coli'ye de bağırırsın böööle "yalan söylüyorsun" diye..

    filden balina falan...

    tabi lannn manyak mısın olma mı?

    hatta anlatayım. bundan 1.500 yıl önce bir fil nasıl aççççççç, nasıl susuzzzz.. allaha dua etmiş. "allahım beni balina yap çocuğumu keserim" diye. bir kalkıyor sabah anam bizim fil balina olmuş. son kez karaya çıkıp, çocuğunu kesmeye hazırlanırken gökten bir koç iniyor. "dur" diyor melek kesme al bunu kes. tam o sırada da koç dile geliyor................ ahahahah.. eminim bu hikaye böyle devam etseydi inanırdınız.

    ama üzgünüm...

    böyle olmadı.. bilimde böyle şeyler olmaz.

    peki gerçekte nasıl oldu?

    biyologlar balinaların metabolizma olarak 4 ayaklı kara memelileri ile akraba olduklarını söylerler.

    yetmez..

    1. metot

    karşılaştırmalı anatomi

    balinalar suda yaşasa da anatomileri bir kara memelileri ile aynıdır. plasentaları vardır, canlı doğum yapar, bebeklerini emzirir, solungaçları yoktur, akciğerleri vardır, tüyleri vardır ve en önemlisi burun delikleri vardır.

    yalnız kara memelileri gibi burun delikleri başlarının üstünde yer alır.

    bir balinanın kafa tasına baktığınızda nefes yoluna bağlı iki çift tepede delik görürsünüz.

    bir diğer ayırıcı özelliği arka bacaklarıdır. balinaların arka tarafında iskeletlerine bakıldığında işlevselliğini yitirmiş bir kalça uyluk ve kaval kemiği bulunur. tıpkı kara memelilerinde ki gibi.

    2. metot

    embriyo karşılaştırması

    balina embriyosu ile insan embriyosu ilk oluşum evresinde tamamen aynıdır.

    kol ve bacak yumruları ikisinde de rahatça görülür. ambriyo geliştikçe işlevselliği farklılaşır.yine balina embriyosu ve insan embriyosunda burun ve delikleri aynen görülür. baline embriyosu geliştikçe delikler yukarı kaymaya başlar.bu da balinaların 4 ayaklı kara memelerinden gelebileceğini gösterir.

    ama yetmez.

    3. metot

    fosil kayıtları

    34 ve 40 milyon yıllık ayrı iki balina türüne bakıyoruz.basilosaurid iskeletinde hava boşluğu arkada değil , önde de değil. tam ortada yer alıyor. tam bir ara geçiş formu.

    yine bu iskeletin arka tarafında bir çift ayak görüyoruz. tam gelişmemiş ama dışarıda. yürütemeyecek kadar küçük. ama gayet düzenli ve seçiliyor. kalça, omur, kaval, parmaklar..

    ne kadar geriye gidersek o kadar kara memelisine benzeyecek evrime göre. doğru mu?

    47.5 milyon yıl önce yaşayan meiacetus iskeleti. bu canlı bir çok sebepten balina olarak kabul edilir. iskeleti deniz canlılarının arasında bulunmuştur. perdeli el ve ayakları ile güçlü yüzücü olduğunu anlayabiliriz.

    dişleri ve kendine özgü orta kulak yapısı hem basilosaurid hem de günümüz balinası ile uyuşuyor. b
    ilim insanları bir çok balinalara benzeyen fosil buluyor ve bu da balinaların kara memelilerinden evrimleştiği fikrini pekiştiriyor.

    4. metot

    dna

    dna bir canlının tarihidir. evrim bilimciler yukarıdaki metotları izlemeden dahi sadece dna'ya bakarak türün yakın akrabalığını anlayabilir.

    ama evrim her zaman kesin kanıtlarla konuşur.

    balinanın dna'sı balıklar, ahtapotlar ve aklınıza gelen diğer türlerle karşılaştırılmıştır.

    çıkan dna sonuçlarına göre balinanın dna'sının yakın akrabası su aygırı çıkmıştır.bu balinaların su aygırılarından geldiği anlamına gelmez.peki ne anlama gelir. aynı ortak atadan geldikleri anlamına gelir.baktığınızda balinalar etçildir, su aygırıları ise otçul. ama dna yalan söylemez.

    ama ayrıntılara bakarsak antik balina kemiklerindeki ön ayak bileklerinin şekli sadece su aygırı ve yakın akrabalarında bulunuyor. su aygırısı da yavrusunu doğuruyor ve su altında emziriyor.ve balina ve su aygırıları vücut içi testislere sahip tek memelilerdir.yani 4 bağımsız metot diyor ki balinalar 4 ayaklı kara memelilerinden geliyor.

    bu yöntemlerle maymunlarla ortak atadan geldiğimizi ve memelilerin süründenlerden evrimleştiğini de keşfettik.

    sürüngenler de amfibi denilen canlılardan evrimleşmiş. amfibiler balıklardan ve balıklar da yeterince geriye giderseniz halkalı solucandan evrimleşmiştir.

    bak balinaların evrimini falan anlattım.. ulan 1000 kere daha anlatırım.. siz bitene kadar devam.. #54792832 balinaların evrimi ve bilimsel metotlarını ve #54815929 kuşların evrimi ve evrim metotlarını anlatmıştım, aynı zamanda bir bonobo evrimi fantezisi #54782993

    ama nasıl olur nasıl yaşam başlar..

    su, hidrojen, nh3, ch4 gibim elementleri ultraviole ışınları ve şimşek çarpması gibi yüklü elektron gibi şoklara maruz kalınca aminosaitler oluşmaya başladı. sırasıyla rna, organik moleküller, kompleks bileşenler ve hücre öncüsü canlılar ortaya çıktı.

    `böylece ilk canlı oluşumu yani tek hücreliler oluşmaya başladı`..

    bak o önündeki hücreye.. sende, bende, kamçılı bakteride, yassı solucanda ve alglerde ortak şey ne biliyon mu?

    şeker enzimi.. hepimiz aynı şekilde sentezliyoruz. heeeeçççççççç deyişik yok aramızda.

    insan genomu muzun genomuna %55 oranında benzemektedir.
    kalıtsal benzerlik

    tüm canlılar evrimsel olarak aynı kökenden geldiği için kalıtımsal materyalleri olan dna’ları da türlerin birbirlerine yakınlıkları oranında benzerlik gösterirler. genetik biliminin ortaya çıkışından çok öncesinde memeli sınıfına ve primat takımına yerleştirilen insanın en büyük benzerliği diğer primatlarla(ve en çok şempanzeyle) göstermesi, diğer memelilerin(bu görselde fareler) bunu takip etmesi şaşırtıcı değildir. görselde çarpıcılık gereği sabit, yuvarlanmış ve en yüksek yüzdeler kullanılmış ancak farklı karşılaştırmalar farklı sonuçlar verdiği ve tek bir çalışma olsa bile hata payı barındırdığı için bu şekilde tek bir değere ulaşmak mümkün değil.

    sence bu tuhaf değil mi diyecemmmmm?

    şaka len şaka...

    adem babadan geldik hepimiz. işte konuşan yılan, havva ana felan.

    bir de elma var yıkamadan yeme. o yılan olmayaydı iyiydi..

    dipnot: aşağılama ühühühü demişler..

    lan herif filden balina diyor. sen diyorsun aşağılama yaaaaa. mümkün mü?

    ama bilmiyor. kardeşim bilmiyor ama öğrenmiyor da.. çok değil daha 2 hafta önce bu başlığa tür tür evrimleri yazmaya başladım.

    gir başlığı ara kısmına, yaz balina.. bak nasıl çıkıyor.

    istek yok, merak yok.. nato mermer, bm kafa..

    sonra sen diyorsun aşağılama.. aşağılayacağım.. cehalet aşağılanır güzel kardeşim. ekmek yapmayı bilmiyorum. ama istersem gidip öğrenirim.

  • zerre biyoloji, tıp veya paleontoloji bilgisi olmayan zerzavatın kanıtlanabilirliğini sorguladığı teori.

    lan andaval, aç önce iki satır bir şey öğren. okuduğun şeylerin ne anlamlara geldiğini bi kavra önce. burada senin yarım aklınla beğenmediğin insanların hepsi dibine kadar biliyor bunları. sen kalkmış boklu götünle "nesnel" kanıt bekliyorsun. ha madem o kadar zekisin yap bir zaman makinası oturup izleyelim türlerin nasıl evrimleştirtiğini. ha madem yapamıyorsun o zaman paleontoloji'nin, genetiğin, moleküler biyolojinin sana sunduğu kanıtlara göre yolunu alacaksın.

    ayrıca reddedilemeyecek kanıt ney lan mal? sen ay'ın ikiye bölündüğüne inanan adamsın benden neyin kanıtı bekliyorsun?