evlilikte seksin bitme sebebi

  • sizden rica ediyorum, şu başlık altında sadece daha önce en az 1(bir) defa evliliği deneyimlemiş olanlar yazsın.

    her sike yapacak bir yorumunuz var amk. “ağğğbiii ben sevgilimle bir defa eve çıkmıştım, vuruyordum tavana yapışıyordu ihihi” falan diyip burada komik duruma düşüyorsunuz. yemin ediyorum sözlüğün en kanser kitlesi bunlar gibi geliyor bana. abim demek ki böyle bir şey oluyor ki başlığı açılmış, kitleler hemfikir olmuş. gidin seks yapmak isteyenler başlığında yazın seks hikayelerinizi.

    evlenip de bu durumu yaşamayanlara ise hiçbir şekilde lafım yok, ne mutlu onlara.

    bu konuda bir iki kelam da ben etmek isterim. bu defa sebebi tek taraflı değil gençler üzgünüm. erkeğin/kadının salmasıyla ilgisi yok yani.

    kendini salsan da, salmasan da, karşındaki yunan tanrı/tanrıçası olsa da, o evlilikte seks bitecek. bitmese bile ifası gereken bir görev konumuna gelecek. ayıp olmasın artık diye çok istekliymiş gibi rol yapacaksın, işiniz bitince de sevgi sözleri söyleyip, bambaşka iç seslerle uykuya dalacaksınız.

    sebebi basit. seks, heyecan gerektiren bir aktivitedir. bir noktadan sonra ön sevişme evresi dahi benzer olan sekste de heyecan aramak pek mümkün değildir. düşünsene aynı insan, aynı yaklaşım, aynı meme, aynı penis her neyse, ne çıkacağı o kadar belli ki zaten, daha ilk göz göze geldiğin anda serim düğüm çözüm olarak senaryoyu kafanda çizip bitirmiş oluyorsun.

    çoğu evli için seks öyle bir noktaya geliyor ki, artık "bana ilişmese de yatsak" noktasına dönüyor olay. inanmazsınız ancak bu erkek için de böyle oluyor. lafım size yani heyecanlı kardeşlerim, öyle vurdum tuttum çektim olaylarına elveda diyeceksiniz. gerçekten o “hayatı boyunca tutkulu seks arayan” siz değilmişsiniz gibi, seks yerine dizi izlerken uyuyakalmanın daha cazip geldiği durumlar olduğunda anlarsınız ne demek istediğimi.

    tutup karşıdakinin bedenini suçlamayın yani. suçlu iki taraf da değil, doğamızın gereğidir.

  • hiç de bitmiyor. burada evlilik öyle bi anlatılıyor ki sanki yedikule zindanlarında ışıksız sikiyorlar zannedersin.

    seks hayatımız gayet iyi. hatta muhteşem. 23 kez dünyaya gelsem 24 kez evlenirim.

  • birisi on yıldır evli diğeri beş yıldır sevgilisiyle aynı evi paylaşan iki kadın arkadaşım -kafalarında benimle ilgili nasıl bir persona yarattılarsa artık- "bizi dışarı çıkaracak ve çok eğlendireceksin" diye bir ültimatom verdiler. “iyi o zaman kadıköy’e gelin” dedim. avrupa yakasında yaşayan arkadaşlarımın beni ne kader sevdiğini böyle test ederim. cumartesi kadıköy’e geçmesi gerekecek insanların gözlerini belerterek “neaaa karşıya mı geçeceğiz” demesine sinirle karışık hep gülmüşümdür. ben her gün geçiyorum eşşoğları.

    bizimkiler buluşma için nasıl bir heveslendilerse erkenden gelmişler, hatta beni aramadan birer içki içmişler sonra da gelip beni evden almanın çok mantıklı olduğuna karar vermişler. henüz buluşma vaktine zaman var diye evde bornoz, çorap, terlik kombinimle dolanıyordum. misafir beklemediğim için sunumsuz yakalandım ve o şekilde açtım kapıyı. ikisi birden ayaklarıma bakıp, çorabın üzerine giydiğim ev terliği için "ahahhahaa bak bunun adı seks hayatım yok terliği" diyerek nefessiz kalmalı güldüler. hani küçük çocuklar ayıp bir kelimeyi öğrenince onu söyleyip söyleyip güler ya, işte aynen öylelerdi.

    bu tür konuların mahremiyetine özen gösterilmesi gerektiğini düşündüğüm için yakın arkadaşlarım dahil kimsenin seks hayatını sormam, bana sorulmasını da sevmem. konuşulacak tek kişi partnerindir. ve eğer bir sorun varsa gideceğin uzmandır elbette.
    bizim kızların bu konuyu kaşıyan esprileri artınca gayriihtiyari "benimle ilgili çıkarımınıza yorum yapmıyorum ama anlıyorum ki sizinki çok iyi. en son ne zaman ihtirasla seviştiniz ablalarım" diye tamamen geyik bir soru sordum. kahkahalar fade out şeklinde kesildi.
    başarısız bir evlilik yaşamış biri olarak arkadaşlarıma evlilik hakkında ahkâm kesecek değilim ama bahsedilen rakamlarla (dikkat ederseniz sayı demedim) bir evliliği nasıl bu kadar mutlu devam ettirdiklerini de merak ettim. çünkü bence kisinin de ilişkisi gayet iyiydi, mutlulardı. ama evlilik içinde kendilerini mutlu ettiğini söyledikleri şeylerin hepsini yakın bir kız arkadaşınızla da yaparsınız. hatta bence daha çok eğlenirsiniz.

    eşleriyle dışarıdaki hallerini gözümün önüne getirdiğimde birbirlerine dokunarak sevmek konusunda cimri olmadıklarını hatırlayabiliyordum. belli ki o kadarmış. türk romantik komedisi gibi, öpüşüyorsun ve sonra sonsuza kadar mutlu yaşıyorsun. şaka bir yana, ilişkilerinin içinden tensellik yavaş yavaş silinmişti. aslında bundan memnun olmadıkları görülebiliyordu. ama herkes konuşmayı karşı tarafın başlatmasını beklemiş ve sonuçta bu konu özelinde sorunlarını susarak çözmeye çalışan insanlara dönüşmüşlerdi.

    her ikisinin erkek tarafını da iyi tanırım ve severim, nadir görülen tiplerdir. hayatlarına yön vermeyi başarmış, dürüst, akıllı, eşlerine saygılı, evdeki sorumlulukları paylaşan erkekler... elbette saçma sapan huyları da var, kimse mükemmel değildir. ama iyi adamlardır işte.
    bu konuda inisiyatif alamamalarına şaşırmakla birlikte onları anladım da. her hamlenin kadını zorlamak gibi algılanacağını düşünmüşlerdir. her şey konuşulmaz bazı şeyleri eyleme dökmek gerekir ve eğer karşı taraf iki kere dur dediyse üçüncüye çekinmişlerdir. uzman değilim, başta dediğim gibi bu konuları konuşmayı bile sevmem ama eminim gidip adamlara sorsam ikisi de bu durumdan şikayetçidir. e kadınlar da öyle. dışarıdan bakınca çözüm çok basitken insanların böyle mıymıy yaşaması sinirimi bozuyor.

    iki insanın birbiriyle ilişkisinin temelini iletişim oluşturur. evlilikteki iletişimlerden biri de sekstir. bir sorun olduğunda bunu konuşmaktan veya farklı şekillerde ifade etmekten çekinmemek gerekiyor. isteklerini, arzularını, fantezilerini anlatabileceğin biri var karşında. anlatmaktan da dinlemekten de vazgeçmemeli insan. zaten her tür ilişki doğru iletişim kurulamadığı için bitiyor. konuşarak birçok şeyi sevişerek hemen her şeyi çözer insan. *

  • bence türkiyedeki çalışma şartlarıdır.
    çook eski işimde mesai bitimimden sonrası tam olarak şöyle geçiyordu;
    19:00 işten çık
    19:30 eve gel
    20:30 soyun dökün, yemek ye (o da evde hazır varsa yani) duşa gir
    21:00 duştan çık
    22:00 bir kahve iç, saçlarını kurut, bulaşık yıka, oje sür (çünkü kurumsal hayat) ve uyu

    sabah 06:30’da kalk. 07:15’e kadar hazırlan, 08:00’de işbaşı ve büyük patronun egosunu tatmin etmece.

    o dönem “allahım iyi ki evli değilim” diyordum ve saat 22:00 olunca değil aşk meşk, odanın ortasına meteor düşse parmağımı kıpırdatacak halim kalmıyordu.
    maalesef çoğu şirket/kurum bu sistemle çalışıyor.
    sabah 6’dan beri ayakta olan insanda değil şehvet, yaşam enerjisi kalmaz.
    bence evlilikte, evlenilen kişide veya duygularda bir defo aramak yerine evvela o kişinin yatağa girene kadar gününün nasıl geçtiğine, ne kadar tükendiğine, kendini dinlemek için bile yarım saati olup olmadığına bakmak lazım.

  • yukarıda papaz hergün pilav yemez, tek eşlilik erkek doğasına aykırı gibi geçersiz örnekler verilerek sanki bu durum ekekten kaynaklanıyor gibi bir hava oluşturulmuş. bi kere evililikte seksi %90 erkek talep eder/başlatır. ve genellikle de başağrısı, uykusuzluk, yorgunluk gibi çeşitli bahanelerle reddedilir. merak ediyorum hangi koca karısının seks talebini reddetmiştir, karısı ile aynı bahaneleri göstererek. erkekler mücbir sebep(seksi engelleyen cinsel hastalık, aldatma vs) yoksa seksi reddetmezler.

    evlilikte seksi bitiren esas sebep kadındır. çeşitli sebepleri olabilir, ama kadın isterse seks olur, istemezse olmaz. bu nedenle bu konuda kadınların düşüncelerini merak ediyorum, ama görüldüğü gibi başlıkta pek kadın yorumu yok. çünkü onlar da biliyor evlilikte seksin bitme veya azalma sebebinin kendileri olduğunu.

  • her gün aynı tatlı yenir miymişmişmişmişmiş. kazanovaya bak sen ya, sanki evlenmeden önce her gün farklı kadınla takılıyordu.
    bir insanı gerçekten seviyorsanız, o kişiyle ten uyumunuz varsa, hayatınıza heyecan katmayı biliyorsanız ve her gün aynı insanla seks yapmayı her gün aynı yemeği yemekle kıyaslayan bir çomarla evli değilseniz; evlilikte seksin biteceğini düşünmüyorum.

  • sen çok yanlış gelmişsin kardeş diyerek girizgah yapmak istediğim tespit. lakin şöyle bir şey var; evlilikte seks bitmiyor, seksten alınan haz azalıyor. şu da hatalı; evlilikte seksin ve seks hayatının durağanlaşmasının sebebi yek olarak ' evlilik, evlenmiş olmak ' değildir.

    a dangerous method filminde, michael fassbenderin canlandırdığı, psikanalitik bilimin öncülerinden carl gustav jung'a atfedilen cümle de karakterimiz şöyle diyor;

    '' aynı çatı altından yaşayan bireyler için seks artık bir alışkanlık oluyor. ''

    tam olarak budur.

    kafa ütülemeye gerek yok.