evliliğin beta/omega erkekler için ortaya çıkması

  • bacım hangi sosyoloji o? açık öğretim terk mi? bana bir tane kaynak göster sosyolojide, erkekler için beta, omega, alfa tabirini kullanan?

    engels, morgan gibi pek çok sosyal bilimci aile ve mülkiyet ve devletin kökenini böyle açıklamaz elbette. aile malum devletin en küçük yapı taşı. aile ve bildiğimiz anlamında evlilik kurumunun ortaya çıkışında, yerleşik hayata geçişle birlikte ilk kez insanların, tükettiğinden fazla üretmesi yani artı ürün dediğimiz kavram önemlidir. artı ürün sadece aileyi değil elbette, orduyu, hukuk kurumunu, dini ve dolayısıyla devlet dediğimiz oluşumu da ortaya çıkardı.

    yerleşik hayata geçtikten sonra zenginleşmemizde sabanın bulunuşu ile tarımda verimliliğin artışı, hayvanları evcilleştirmemiz ve daha sonraki aşamada madenleri işlememiz etkili. yerleşik hayattan önce anaerkil değil ama anasoylu bir dönem yaşadığımızı düşünür sosyal bilimciler. yani kadın egemen bir sistem yoktu ama mevcut koşullara göre daha eşitlikçi bir sistem de yaşadığımız düşünülüyor. elbette bu tahmini de avustralya, abd gibi yerlerde yerlilerin yaşamını gözlemleyerek yapıyor, antropologlar. yerleşik hayata geçtiğimiz m.ö. 12.000 yılında yazı yok henüz malum.

    buna göre hem kadın, hem de erkekler çok eşliydi o dönemde. beta erkek dediğimiz şahıs, çirkinliği dolayısı ile tercih edilmeyen erkekse, beta kadınlar da aynı nedenle tercih edilmiyordu ve bunlar da birbiri ile sevişiyordu muhtemelen. e bu da hala geçerli, her evlenen ve genini aktaran kadın çok mu güzel? herkes bir şekilde dengini bulup, sevişiyor ama. tabii toplumsal tabular yüzünden sevişemeyen kadın da çok fazla ama 'çirkini öpen olmamış, çirkin kendini çok namuslu sanmış.' atasözü de bir gerçekliğe tekabül ediyor sonuçta. hatta yeterince güzelseniz, en dindar erkek bile bekaretinizi umursamaz. bakınız rus kadınları.

    bir de bu kadın çok değerli zırvası var. sanki üreme kaygımız var da artık, yumurtalar çok değerli olsun? canlıların nesli tehlikeye girmediği sürece, dişi çok değerli falan olmaz. sevişecek daha az sayıda kadın olması tamamen toplumsal normlarla ilgili ve bu nedenle kadınlar daha değerli görülür. yoksa her dönemde kadın erkek nüfusu birbirine denk ise tek eşlilik genel norm olmuşsa, kadın nasıl daha değerli olabilir?

    hah zurnanın zırt dediği yer işte zenginleşmemiz sonucunda mülkiyetin ortaya çıkması. öncesinde çocuklar tüm kabilenin çocuğu kabul edilir ve babası önemsenmezdi. anne kesin olarak belli olduğu için anasoylu idi o toplumlar zaten. bu çocukların yetiştirilmesinde kabilenin kadınlarının yanısıra, büyük anne ve büyük babalar da rol oynardı. hatta kızılderililerde de amcaların hepsinin çocuğun babası, teyzelerin hepsinin de çocuğun annesi kabul edildiği gözlemlenmiş.

    mülkiyet ortaya çıkınca, babalar kaynaklarını kendi çocuklarına aktarmak istemiş. yani başkasının çocuğuna malını mülkünü bırakmak istememiş. bildiğimiz anlamıyla miras denen kavram çıkmış. bunun sonunda bazı topluluklarda tek eşliliğe, bazıların da ise erkeklerin çok eşli olmasına izin verilmiş. kadının çok zorunlu haller dışında çok eşli olmasına izin verilmemiş. bu izin de, muhtemelen nesil tehlikeye girdiğinde, yumurtanın döllenmesini garantilemek için verilmiş.

    tek eşliliğe evrilmemizde, insan beyninin çok büyük olması dolayısıyla, insan yavrusunun yetişmesinin çok uzun sürmesi nedeniyle fazla enerji gereksiniminin rol oynadığını düşünenler de var. kadın yavrusu büyüyene kadar, bir erkeğin çocuğunun arkasında durmasına ve kaynak sağlamasına ihtiyaç duymuş olabilir. bu da tek eşliliğe evrilmemize neden olmuş olabilir. yalnız evlilik kurumu ve miras aktarımı daha ilerleyen aşamalarda olmuş elbette.

    erkeğin bu mirasımı ve mülkiyetimi kendi yavrularıma, canım kuzucuklarıma aktarmalıyım sevdası ise kadının eve kapatılma ve cinselliğinin baskılanması sürecini başlatıyor. çoğu toplum da tek eşliliği teşvik edip, kısmen erkek cinselliğini de baskılıyor. malum yahudilik ve katoliklikde de üreme dışında, haz için yapılan sevişme hoş karşılanmıyor, günah kabul ediliyor. tabii her eve nöbetçi gardiyan atayamayacaklarına göre, bunun denetimini yapamamışlar ama insanların sevişmeyi pis bir eylem olarak kabul etmelerine ve bu eylemden dolayı kedilerini suçlu hissetmelerine neden olmuşlar. bizde de evlilik dışı cinselliğin günah kabul edilmesi, aynı sonuçlara yol açmıştır ve halen de açıyor. sonuç, evlilik sonrasında yaşadığı cinsellikten mutlu olamayan ve tatminsiz milyonlar elbette. örneğin vajinusmus genelde üniversite mezunu kadınlarda görülür, çünkü kırsal alanda kadın 15-16 yaşında yani hormonları deli gibi çalıştığı zamanda evlendirilir ve kadın cinselliğini yaşamaya başlar. oysa eğitim düzeyinin yükseldiği kentte, kadınların ileri yaşa kadar hormonlarını ve bedenlerini baskılaması beklenir. bunun sonunda da kadın cinselliği tabulaştırıp, kirli bir eylem olarak kabul ediyor. tabii bu korku genelde muhafazakar ailelerin kızlarında gelişiyor.

    dolayısıyla evlilik beta, gama, omega erkekler yüzünden ortaya çıktı iddiası külliyen safsatadır. sosyal bilimlerin hiçbir dalında erkekler bu şekilde kategorize edilmez. bu safsatayı ortaya atarken, sosyal bilimlerin adını anmak ise aymazlık ve de cahilliktir. nafaka ile ilgili hukuksal açıklamamı ise bir önceki entry'imde yaptım