evli erkek arsızlığı

  • iş hayatı memleketteki insan kalitesizliği ile doğru orantılı. üşenmedim başlıktaki çoğu entryyi okudum, zaten üç aşağı beş yukarı yazılanlar aynı.

    hep yurtdışında öyle kafanıza göre kimsenin çoluk çocuğunu sevemeyeceğiniz, anında tepki göreceğiniz örneği verilir. amacınız, niyetiniz ne olursa olsun ortaya çıkmış rezil hadiselerden dolayı bu yanlış kabul edilir. oysa bizim memlekette ne doğaldır çocuk sevmek değil mi?

    iş hayatına henüz atılmamış ya da yolun başında olan kadınlara nacizane tavsiyem karşınızdakinin yaşı, pozisyonu, medeni hali ya da hali tavrı ne olursa olsun mesafeli olmanız. bu mesafeli oluşa bırakın ne denirse densin, zaten tepki gösterecek ya da empati yapamayacak kişi karakter yoksunudur.
    yok abim gibi, yok babam yaşında, yok torun torba sahibi. geçin bunları, bu ülke ahlaksızlığı gizleyebildiği kadar ahlaklı olunabildiğini düşünenlerin ülkesi.

    sonuç olarak, iş hayatınızda kadın ya da erkek, insanları size kötülük yapana kadar iyi zannetmek yerine, iyilik yapana kadar kötü zannedin. hep tetikte olun ki sonradan şaşırıp, üzülmeyin. mesafeli olun, sonra mesafeli olun ve yine mesafeli olun.

  • yeni yeni kariyerinde ilerlemeye çalışan, mesleğinde iyi olmak isteyen dümdüz bir insanım. bu zamana kadar sezonluk öğrenci işleri, stajlar vs toplam 6 farklı yerde çalıştım.

    henüz 18 yaşımdayken sezonluk olarak çalıştığım yerde evli olan patronumla başladı. ne giyersem giyeyim önüne geçilemez bir göz tacizi.. yılışık yılışık tavırlar, değil evli bir erkeğe, bekara bile yakışmayan tarzda.

    55 yaşında, benden 7 yaş büyük bir kızı ve 35 yıllık bir evliliği olan, güya aile dostumuz dediğimiz bir amcanın yanında staj yaptım. hafta sonları 'seni özledim'li mesajlarla başladı en sonunda 'ofiste kimse yok sizinkileri de ekip gelsen, canım sıkılıyor blabla..' mesajında dayanamayıp paylayarak iletişimime de staja da son verdim lakin nasıl söyleyeceğimi bilemediğimden, 10 yılı aşkın olan aile dostluğunun böyle rezil bir şekilde bitmesinden çekindim ve bu durumu ailemle ancak ısrarla onları ziyaret etmek istemeleri üzerine, aylar sonra paylaştım.

    başka bir sezonluk işte çalışırken patronun kardeşi önce bana asıldı, istediği yanıtı alamayınca aynı yerde çalışan ablamda şansını denedi. nişanlıydı..

    üniversitede bir hocamdan aynı şekilde rahatsızlık duydum, çekinmeden elini kızların omzuna atıyor, sürekli ofisine çağırıyor, derslerde gözleri bir türlü rahat durmuyordu. diğer bütün sınıf arkadaşlarım da aynısını hissetmiş ve rahatsız olmuştu.
    yurt dışında edindiğim bir staj tecrübesinde gördüm ki, bu ülkede yaşadığım sürece bu durumu yaşayacağım.
    almanya'da küçük çaplı bir ofiste, 15 erkek içindeki tek kızdım ve yeminler ederim ki cinsiyetimin farklılığını hissettirmediler bile.
    her hareketleri üstün seviyede dikkatli ve özenliydi.
    birisiyle aynı ofis odasını paylaştığım zaman kapıyı sürekli açık tutmaya özen gösterirlerdi.
    gereksiz kişisel sorularla iş arkadaşlığı çizgisi aşılmadı.
    iş seyahatlerinde her ayrıntı önceden düşünülmüştü ve hiçbir zor durum yaşamadım.
    evli olan da aynıydı, olmayan da..
    birisi stajım bitmeden 1 gün önce türkçe 'geri buraya gel, ben seni seviyorum' diyerek komik bir şekilde açılmıştı. yeminler olsun öncesinde bana ilgisi olduğunu anlamadım bile, oha lan ne alaka dedim.

    velhasıl; çalıştıım, öğrendim, kazandım ama bir kere bile diken üstünde hissetmedim.

    şu an çalıştığım yerde de aynı durumla karşı karşıyayım. dümdüz bir insanım dediğim gibi, işvem cilvem sevdiğim insana. ne giyimim ne hal ve hareketimde herhangi bir teşhir üslubu yok (kaldı ki olsa bile bu kimseye böyle bir hak doğurmaz. ama biliyoruz ki tayt giyen kızın asıl amacıbaşlığı vb. entrylerde gördüğümüz o evrilememiş uçkur beyinlilerin kanında çoktan uyuz etkisi yapmıştır bu dediğim). yine evli birinin göz tacizi altındayım, onunla çalışırken kendimi bok gibi hissediyorum. benimle konuşurken suratında oluşan o yavşak gülümseme, durup durup mal mal suratıma bakması, her imkanda göz hapsine alması.
    bu ülkede bir kadın o çalışan olarak hep tetikte ve diken üstündeyim anlayacağın.

    yine aynı bok.

    şimdiden "woaoaöğğ kezban işte ottan boktan yanlış anlıyor" diyecek olan homo erectuslara sesleniyorum:
    ne sevgi - ilgi meraklısıyım, ne de soğuk nevale. her aşkımı doruklarına kadar yaşadım,
    sevdim, sevildim, seviştim,
    bir insanın hal ve tavırlarından içtimai niyetini anlayabilecek kadar insan ilişkisi kurdum.

    burada bunu okuyup da ucu kendine değen söz konusu beylere sesleniyorum:
    sizler şeref yoksunusunuz.
    işinizde iyi ve başarılı olabilirsiniz,
    evliliğiniz mutsuz olabilir,
    sıkılmış, heyecan arıyor olabilirsiniz,
    bir başkasının sizin sayenizde böyle hissetmesi sikinizde bile olmayabilir,

    ama bilin ki hiçbir gerekçe sizin ne kadar aşağılık insanlar olduğunuz gerçeğini değiştirmez.

    evliliği beceremiyorsunuz, hayatınızdaki kadını mutlu etmekten, değer verip içindeki güzellikleri görebilmekten acizsiniz, ne aile varlığına ne de babalık olgusuna saygınız var ve onları haketmiyorsunuz, haysiyetsizsiniz.

    sadece bilin istedim.

    (#88236268)
    1. aşırı ortalama bi kızım
    2. her çalıştığım yerde başıma gelmesi ve her hemcinsimden aynılarını duymam şans ya da tesadüf olamaz.
    3. evli ve aklı başında erkeklere laf etmedim, kimsenin hakkını almıyorum. böyle abilerimin amcalarımın bu söylediklerimi üstlerine almadan, farkındalık gösterip, kendi arsız hemcinslerine örnek olmaya devam etmeleri temennimdir.

    edit 2: bu durumun kadın versiyonu es geçilmedi ancak ben, benim ve hemcinslerimin perspektifini yansıttım. elbette erkeklerin de kadınlar tarafından taciz edilip zor duruma düşürüldüğü, bazen ise haksız yere zan altında bırakıldığı durumlara şahit oldum. malum arsızları hedef alan ama yine de genelleyen bir başlık. okuyanlar hedefimin o spesifik güruh olduğunu anlamıştır, yine de affola.