evli erkeğin arkadaşlarıyla 2 saat takılması

  • bu ekşi sözlük gerçekten apayrı bir ortam. şuradaki insanlara bakıyorum bir de kendi çevreme bakıyorum hiç alakası yok.
    evli olan arkadaşlarımın çoğu haftada bir defa maç izlemeye gelemiyor. gelebildi diyelim. eşi sanırım telefonuna maçkolik uygulamasını indirmiş. maç biter bitmez taciz ateşine başlıyor. resmen yıldırma politikası ile ortamın içine eden eşler var. ama sözlükte ortam hiç öyle değil. herkes özgür, herkes kendi kişisel alanına, eşinin kişisel alanına saygılı.*

  • ben bu başlıkları çok seviyorum ve gerçekten roman okur gibi okuyorum. öncelikle bir kadının evlendiği zaman nasıl olacağı aslında az çok bellidir aynı erkeklerde olduğu gibi. hani erkekler "kadınlar iyi erkekleri seçin, erkek kendini belli eder" diyor ya işte o hesap. kadın da aslında belli eder ama erkek tabiki başlarda bu durum hoşuna gittiği için önemsemez.

    erkek genelde çok duygusal değildir diye düşünülür ama aslında bir erkeği manipüle etmek de oldukça kolaydır. erkeğe "tanrı gibi" hissettirdiğiniz an, ona yoğun duygular ile gittiğiniz ve bunu gösterdiğiniz an çoğu erkek her şeyi yapmaya hazır hale gelir. erkeğe kadının ilişkinin başında kıskanması ona üretilen duyguların bir gösterim şekli olarak gelir. hala toplum olarak "seven kıskanır" sözüne olan inanışımız oldukça malum bir gerçek. ilişki içinde erkeği serbest bırakmayı tercih eden bir kadın hiç şaşmaz bir halde "bu kadın beni sevmiyor" olarak erkek beynine kodlanır. erkek çoğu zaman kıskanılma duygusu ile birlikte kendini önemli hissetmeye başlar.

    ben bu duyguyu çoğu erkekte gördüm. bana kimse karışamaz diyen adamların "seviyor da yapıyor" dediğini, telefonumu kimse eline alamaz diyen adamların telefonlarının kız arkadaşlarının elinde gezdiğine, benim özgürlük alanım var diyen adamların sevgililik döneminde bile arkadaşlarıyla görüşmesine izin vermeyen kadınlarla olduğunu gördüm. hepsi de istisnasız ilişki sürecinde bunun hoşuna gittiğini belirtirken ilişki sonunda bu kadınların hepsi "kezban" oldu. halbuki buna izin veren onlardı ve hepsinin de hayatından şu karşısındaki erkeğin hayatına saygı duyan, onları böyle saçma sapan kıskançlıklar ile boğmayan kadınlarda geçmişti. bu kadınlarda sonunda "sevmeyen kadın" ilan edilmişti.

    her zaman için insanların istedikleri yani onları tanımlayan kişilerle olduğunu belirtiyorum. bu istek dilde olan bir şey değil yalnız gerçekten kişinin içinde, bilinçaltında gizli oluyor. herkesin ağzında mükemmel bir kadın erkek tanımı zaten vardır. fakat kişinin asıl istediğini gösteren şey seçimleri oluyor. bu kadınlardan bu kadar şikayet edene kadar ve evliliği ya da sevgili olmayı kişinin kişisel alanının yok edildiği bir yer olarak görene kadar ki bu durum aslında sizin her zaman için bu tip kadınlarla birlikte olmayı tercih ettiğinizi gösterir size saygı duyan kadınları seçebilirsiniz. yani bir kadın size "canım arkadaşlarınla görüşmen çok doğal, beni işin bittiği zaman ya da istediğin zaman ararsın" dediği zaman onu sevmiyor ya da salak ilan etmek yerine kıymet vermeyi tercih edebilirsiniz. bu kadını bulduğunuz zaman eğer kıymet bilmiyor ve başka birini tercih ediyorsanız da konuşma hakkınız olmayacaktır. çünkü siz istediniz ve onu tercih ettiniz.

    kısaca sorun evlilik ya da sevgililik değil seçtiğiniz kişilerde başlıyor. bu durum hoşunuza gidiyor aslında ve bu nedenle sizi kısıtlayan bir insanı hayatınıza alıyorsunuz. ben bugüne kadar hiçbir erkek arkadaşımı kısıtlamaya çalışmadım. güvenmeyi tercih ettim ve onlara birey olarak saygı duydum. aynı şekilde karşımdaki insandan da bunu bekledim. yapmadığı zaman ya da benim ona saygı duymamı hak etmediğini anladığım zaman ise hayatlarından çıktım. çünkü bir ilişkiye sahip olmak, sağlıklı bir ilişki yaşamak bunu gerektiriyor. olay aslında bu kadar basit bana göre. insan ne ekerse sonunda da onu biçecektir.

  • türkiyede neden felsefeci sayısı arttı sanıyorsunuz.

  • gerizekalı kadınlarla evlenen erkeklerin dramıdır bu.