evlenmelik kadın mesleği

  • (bkz: milletvekili) hem yattıkları yerden para kazanıyorlar hem de devletin tüm imkanlarını hunharca kullanma yetkileri var. böyle bir kadınla evlenince sırtın yere gelmez.

  • 1. evlenmeyin.
    2. eğer evlenecekseniz vicdanlı, dürüst, değerleri olan kadınlarla evlenin.
    3. mesleğe göre eş seçimi yapılmaz.
    4. karantina dönemindeki yalnızlığınızı anlayabiliyorum. bir anlık heves ve heyecanla buraya yazmayın.
    5. bakınız "karantina döneminde boşanma oranlarının artması."
    6. şimdi dağılabilirsiniz.

  • sevgili kadınlar, mesleğiniz ve şartlarınız çok çalışmayı gerektirecek kadar kötü olduğunda bile sizinle evlenmeyi kafaya koymuş biri sizi seviyordur. meslek seçiyorsa sizi seviyor gibi yapıyordur.

    edit: eğer rahat olan mesleğinizi sizinle daha fazla zaman geçirmek için istiyorsa sizi seviyordur. yok çocuk baksın, ev işlerine de yetişsin vs gibi istekleri varsa üzgünüm kasmaya gerek yok, sizi yeteri kadar sizin istediğiniz kadar sevmiyordur. aile ve toplum baskısına evlenmiştir.

  • öğretmenliğe başlarken 1 ay boyunca verilen seminerler olurdu ve kapı önünde teyzeler birikirdi. pazardan meyve seçer gibi oğullarına kız seçiyorlardı.

    şube müdürü kapıda " 3 tanesi beş lira! gel abla geel!" diye bağırsa, yeminle 3 tane öğretmen kız almak için birbirlerini ezerlerdi. fazla "mal" göz çıkarmaz. ilazım olurdu belkim.

    değişik bir türdür bu teyzeler. yürürken popomuzu, mememizi inceliyorlardı. valla. bazen herkes gidene kadar seminer salonunda otururduk. eee popoyu kollamak lazımdı.

    işin ilginci seminer verenler de çöpçatanlık derdindeydi. "yarın kuş uçmaz kervan geçmez köylerde eş bulamayacaksınız. merkeze gelmeniz 10 yılı bulur. tanışın kaynaşın." diyorlardı. herkes birbirine potansiyel eş olarak bakıyordu. evli olan erkekler bile fıldır fıldır gözlerle ortamın havasına ayak uyduruyordu.

    bu durum kızların hayli canını sıkıyordu tabii. birinin tutup dişlerimizi kontrol edeceği günden korkuyorduk. sürekli kayınvalide defediyorduk. bir gün teyzenin biri geldi kolumdan tutuverdi, bakakaldım.

    - gızım gelive hele... benim oğlum toktor. onla bi tanıştırıveren sizi?
    - olur teyzecim tanışırız. ama ben hamileyim sorun olmaz inşallah.
    - ayyy gusura galma gızıım. evli olduğunu bilmeyodun. barnagında yüzük yoktu.
    - yok teyzecim ben evli degilim. sadece hamileyim. ne zaman tanışalım. bu gün uygun mu?*
    - tövbeee! yoook kızım yoook. hadi... hadiii...

    tek kriter öğretmen olmak değil miydi? niye böyle yaptı hiç anlamadım.*

    o günden sonra bi daha bana bulaşmadılar. çıkışta dik dik bakmalarını saymazsak. neyseki seminerin sonu gelmişti de bir daha görüşemedik kendileriyle. yoksa o dedikodu batağında halim ne olurdu bilinmez. başlığı okuyunca öyle birden aklıma geldi.

    "evlenmelik meslek" ne değişik bir tamlama...

    haa bu arada çocuğum şimdi 56 yaşında ellerinizden öper.*

  • atanmış ögretmen

  • pandalık.

    evet evet.. yanlış duymadınız pandalık..

    hiç öyle pandalık ne diye burun kıvırmayın, pandalık zor zanaattır, küsmek yok, tatava yok, o yok bu yok, sürekli sarılmak sürekli serotonin, bu devirde pandalık müesssesi çok bitti çok, nerede o eski pandalar...

  • insanların mesleklerle evlenebildiğini gösteren anket. mesleklerle değil, insanlarla evlenin bence.

  • (bkz: öğretmenlik)

  • hemşire kesinlikle değildir. o hataya düşmeyelim arkadaşlar. birbirimizi uyaralım. sakın yani.