evlenecek erkek bulmanın gittikçe zorlaşması

  • insanlar aşkı sevgiyi değil, evliliği arıyor. böyle çağın amk.

  • yurtdışını da görmüş biri olarak türk kadınının erkeklerden beklentisi çok yüksek olduğu için olabilir.

    adam hem onca masraf yapıyor evlilik yapıyor hem evlilik içinde bi saygı görmüyor , düzenli cinsel hayatı olmuyor , kadın hep bana hep bana sonra niye türk erkeği yabancı ile evleniyor deniyor evlenir abicim insanlıktan çıkmış bizimkiler

  • 10 numara kariyerliyim, güzelim neden koca bulamıyorum diyor ablalar.

    kimse size kariyer sormuyor. yemek yapabiliyor musun, erkeğin lafını dinliyor musun, her şeye dırdır itiraz mı ediyorsun, çocuk bakabilecek çapın var mı? namuslu yaşadın mı?

    yok kariyerliymiş, yok özgür ve bağımsızmış, geçin bunları.

  • rehberinde en az 9 yedek bulunduran kadınlar gelmiş burada "erkeklerin gözü çok doyumsuz yeaa" diyor..
    şaka mısınız kızım?

  • evlenilecek erkeğin kalmamasının sebebi evlenilecek erkek kalmaması piyasadakilern kapılması değildir.

    peki nedir sebepler

    1. kadınlardaki talep edilene talep etme arzusu , misal sevgilin yokken pek bi ilgi üzerine çekmezken , sevgilin varken bi çok kadın tarafından ilgilenilmen bunun göstergesidir. kadınların algısı bu yöndedir ne yazık ki "hm demek ki bu kişi , adam bi eş adayı olabilir birileri bunu talep etmiş ve almış neticede" diyorlar. bu bir realitedir kabul etmeseler de.

    2. tr kadınındaki yüksek beklenti , yıllarca eşitlik naraları attıktan sonra ortalama bir erkek ilişkinin de akışının eşit yürümesini arzu ediyor ancak ilişki içinde kadının beklentisi bu değil , erkek yönetsin , erkek getirsin , erkek götürsün , erkek organize etsin vs
    e bu beklentinin farkında olan erkek ne diyor.
    tüm sorumluluk bana verilecekse tüm yetkinin de bende olması gerekiyor. yani mutluk itaat de isterim diyor.
    ama tr kadını tüm sorumluluğu erkeğe yüklemek isterken , kendisinin de mutlak özgürlük ve esneklik hakkı olmasını bekliyor.

    özetle ; tr kadını kendine çeki düzen verip kendini bulunmaz hint kumaşı kılıfına sokmaktan vazgeçmeyi öğrenmelidir , sonra tr erkeği avrupalıda ne buluyor , ukraynalıda ne buluyor diye ağlıyorlar.

  • tutkum boğuşmak kim amk.

  • günümüzde kadınların kendi seviyesine göre uçuk istekleri, ilişki ve evlilik üzerinde sorumluluk kabul etmemesi, türkiye'de alım gücünün düşmesi ile erkeğin sırtına kaldıramayacağı büyük bir yükün kalması, ve erkeklerin artık sekse daha rahat ulaşması sebeplerinin konu üzerinde etkili olduğunu düşünüyorum.şuan türkiye üzerinde evlenmek isteyen erkekler en basit bir evlilik için kafadan 500 bin ila 1 milyon tl (düzgün bir ev+ diğer giderler) biriktirmek zorunda; çünkü erkeğin evi, arabası, güzel gelirli bir işi, veya parası olmadığı zaman hem erkek hem de kadınlar tarafından 'gereksiz erkek' diye tanımlandığı bir devirdeyiz.bir kadının birikimi bile olmasa sorun değil ama erkekte bu saydığım tüm zorunluluklar var.evet artık ilişki ve evlilik üzerinde erkekler de kadınların çalışmasına dikkat ediyor ama çoğu zaman kadının herhangi bir işte çalışması yeterli oluyor.ev, araba, yüksek gelir, veya milyon tl değerinde birikimi olan kadın olması lazım diye direten yok, ancak evlilik üzerinde erkeğin kesin olarak olması lazım; oysaki günümüzde kadın da erkek de aynı şartlara sahip.kadın erkek kadar çalışıyor olmasına rağmen 100 bin lira biriktirememiş haldeyken, aynı yaşam şartlarındaki evleneceği erkekten en az 1 milyon tl birikim yapmasını bekleyen çıkarcı kurnazlar, pardon modern güçlü kadınlar var.

    25 yaşında iş hayatına giren normal bir erkek, aile desteği vs olmazsa, 500 bin lirayı 35 yaşına kadar anca biriktirebilir, bazen ise hiç biriktiremez.bu sadece günümüzdeki kadının kabul edeceği bir ev parası için geçirilecek süre ve birikim.diğer giderlere girmiyorum bile.zaten 20-25 yaş arasında evlenmek isteyen kadınlar 35 yaşından büyük erkekler ile evlenmek istemezler.erkeğin bu birikimi on yıl içerisinde yapması için de çalıştığı süre boyunca hiç ilişki yaşamaması, hiç dışarı çıkmaması, hiç eğlenmemesi, hiçbir şey satın almaması, ve kadınlar gibi hobi, aktivite, tüketim, eğlence, tatil vb birşey yapmaması gerekiyor.yapması durumunda ise bu süre belki de 20 seneleri bulabilir.yani örnekteki kadınla aynı standartlardaki bir erkek, kadının isteklerine göre anca 45 yaşında uygun olabiliyor, o da çalışıp çabalarsa.ayrıca kadının isteklerini karşılamak adına erkeğin gençliğini çürütmek zorunda kaldığını da göz ardı etmeyelim; çünkü evleneceği kadın bu sırada kazandığı parayı kendi eğlencesi veya gelişimi için harcamakla geçirecek, erkek ise evlenmek istiyorsa kazandıklarını biriktirerek.

    günümüz kadınları her konuda kadınla erkeği eşit tutarak medenileşmek ve modernleşmek istiyor ama iş ilişkilere veya evliliğe gelince birden evrimsel ve ilkel kadın moduna dönüş yapıyorlar; çünkü her konuyu işlerine geldiği gibi yorumluyorlar.her konuda ben de çalışıyorum, ben de iş hayatındayım, ben de birikim yapıyorum, ben de kendi ayakları üzerimde duruyorum, ben erkeğe muhtaç değilim diyen kadınlar, ilişki ve evlilik konusuna gelince erkek beni taşımalı, benden epey güçlü olmalı, evi arabası birikimi vs olmalı, masrafları karşılamalı, ee bunlar 'erkeğin görevleri' zaten moduna geçiyor.az önce kendi ayakları üzerinde duran güçlü modern kadın, ilişki ve evlilik konusunda birden erkeğin malı olarak görüldüğü ortadoğu kadınına dönüşüyor.erkek ile eşit yaşar halde iken, erkeğin kendisini her türlü konuda finanse eden birey olmak zorunda olduğunu iletiyor.böylece kendisini de ev işlerini yapan, seks objesi, erkeğini her konuda tatmin etmekle görevli kadın statüsüne sokmuş oluyor ama ya umrunda ya da farkında değil.ayrıca bu şekilde demesine rağmen de ev işlerinden tutun çoğu işi artık erkekler yapıyor, veya parası ile başka birisine yaptırıyor.kadınlar kadın görevi denilen işlerin eşit yapılmasını isterlerken onlara destek veriyor ve hak veriyorum; fakat ilişki veya evlilik üzerinde bireyin kendi paylarına düşen sorumluluklardan da kurtulma derdindeler.maalesef ki yeni nesil kadınlar biraz sorumsuz, tüketici, anlayışsız, gaddar.

    oysaki ilişki veya evlilik üzerinde sevdiği adam ile birlikte her şeyi beraber inşa etmek isteseler, çoğu çift şuan evlenmiş olduğu gibi durumlarını da epey düzeltmişti.bunu yapan çiftler de yok değil fakat azınlık; ancak çoğu kadın emek vermek ve çalışarak inşa etmek yerine, hazırda parası vb olan erkeklerle beraber olup rahata ermeyi daha iyi bir seçenek olarak görüyor.kendilerine halihazırda aşık olan, kendi seviyeleri veya üzerinde olan, veya evlenmek isteyen adamları reddedip, kendi hayalindeki yaşamı sağlayabilecek olan kişiyi bulmak adına biraz daha arayış içerisine giriyorlar.böylece hiçbir ilişki kurulmuyor, ilerlemiyor, veya sonuca ulaşmıyor.haliyle bu eylemi milyon tane kadın yapınca, hem erkek hem de kadınlar uzun yıllar boyunca yalnız kalıyorlar ve aramaya devam ediyorlar.seneler geçtikçe seçenekler de daralmaya başlıyor, teklifler azalıyor.birbirine denk, birbirine uyumlu insanlar da lüks hayat hayali ile birbirini kaçırmış oluyor.erkeklerden de seks uğruna bu tarz kadınları kaçıranlar var elbette, onlar da iyilik meleği değil.zaten erkeklerin gün aşırı şekilde sekse kolay ulaşması, evliliği ve evlilik üzerinde bu saydığım sorumluluk ve değer olarak belirtilen zorunlulukların altına girmek istememesine sebep oluyor.

    ilişkileri veya evliliği kadınlar rahata, erkekler de sekse ulaşmak için kurdukça bu durumlar düzelmez; yoksa isteyen istediğini yapar.ben sadece ortada olan durumu ve başlıktaki konuya binaen evlenecek erkek tanımındaki bireylerin neden az görüldüğünü anlatmak istedim.

    kısaca; evi, arabası, güzel gelirli bir işi, birikimi olmayan erkekler 'gereksiz erkek', bunlara sahip olanlar da 'evlenilecek veya işte aradığım erkek' diye tanımlandığı için olan sorundur.yani zengin olmayan orta üstü, orta, veya alt sınıf erkeklerin hepsi, kendisi ile evlenecek kadın bulamıyor; çünkü kadınların hepsi özelliklerine ve kendi maddi durumuna bakmazsızın kendini 'gerekli kadın' diye görüp uçuk beklentilere giriyor.örnek olarak evi olmayan kadın villa, bisikleti olmayan araba, işi olmayan 20 bin lira gelir bekliyor; yoksa kendisi bu seviyede ise arasın zaten birşey dediğimiz yok.bu ülke 'gereksiz erkeklerle dolu' ama nedense hiç aynı sıfata sahip 'gereksiz kadınlar' yok.hepsi mükemmel, hepsi çok başarılı, hepsi güzel, hepsi değerli, hepsi hak ediyor.neden bu şekilde düşündüklerini de bu başlık üzerinde yazmayacağım.

    dediğim şekilde ekonomi ve alım gücünün etkisini de unutmamak lazım.bu ülkede sadece rahatça ev sahibi olunabilse, evlenmek isteyecek milyonlarca insan vardır.ayrıca bana kadınlar bunları istemesin mi sorusu ile gelmeyin.ben öyle birşey demedim.sadece erkek tarafını biraz anlayabilir, yardımcı olabilirsiniz dedim.özellikle zengin biri aramanıza gerek yok.kendi seviyenize veya kalbinize uygun erkeklerle beraber ortak bir hayat inşa edebilirsiniz.siz eşinize yardımcı olduğunuz gibi erkek de size her konuda yardımcı olmalıdır.siz eşinize değer verdiğiniz ve her yönüyle kabul ettiğiniz gibi, o da size değer vermeli ve sizi her yönüyle kabul etmelidir.kimse birbirini veya sahip olduğu değerleri kullanmamalıdır.

    benim bildiğim modern ilişki anlayışı budur.

  • freud'un bir mektuplaşmasında kişi evlilik ile ilgili karar almakta çok zorlandığını ve ayrıntılı düşündüğünü, kar-zarar tablosu yaptığını anlatır hatta mektubunda bile freud'a bu noktada olumlu ve olumsuz olan her şeyi anlatır. daha sonrasında da tabii ki psikanalizin babasına zor bir misyon yüklemek isteyerek 'ben ne yapmalıyım'ı sorar. freud'un cevabı ise basit ama bir o kadar da anlaşılması zor bir cevaptır:

    "hayatta büyük şeyler için (evlenmek, çocuk yapmak, iş değiştirmek vs.) hiç düşünmeden, küçük şeyler için ise çok ayrıntılı düşünerek hareket edilmelidir."

    diye mektuba ekler. başta anlamsız gibi görünse de aslında olay şudur:

    -büyük kararlar arzulara dayanır. jacques lacan'ın da ifade ettiği gibi insan sadece arzularına ihanetlerinde suçluluk hissetmelidir. freud bunu daha öncesinde bildiği için bu bastırılan arzuların bilinçdışı affektlerini engellemek adına bu ifadeyi kullanmıştır. peki bir şeyin arzumuz olduğunu nasıl anlarız? burada da ingiliz psikanalist adam phillips bize yardımcı olmuş:

    "arzunuzun ne olduğunu nereden bilirsiniz? bir şeye ihanet ettiğinizde kendinizi suçlu hissediyorsanız o şey arzudur; burada söz konusu olan başkasına değil kendinize ihanet etmenizdir."

  • gün geçtikçe giderek zorlaşan durum. sebeplerine gelirsek.
    -evlenme niyetinde olan erkekler çoktan evlendi.
    -nitelikli erkeklerin çok büyük bir kısmı, son 10 yılda yurtdışına göç etti.
    -ekonomik özgürlüğü olan erkekler evlenmek istemiyor, tıpkı ekonomik özgürlüğü olan kadınlar gibi.
    -evlenme konusundaki baskı, erkeğin üstünde çok yoğun değil. erkek bir şekilde yaşar gider, tek başına da yaşar düşüncesi toplumda hakim. toplumda, evlenme baskısı yüksek olduğu için erkek daha geç yaşta evleniyor.
    -ekonomik özgürlüğü olmayan erkek zaten evlenmeyi düşünmüyor.
    -kadınların günümüzde daha dominant, yönlendirici olması, erkeği korkutuyor. o baskı altında yaşamak istemiyor.

    tüm bu sebeplerle, evlenen erkek zaten evlendi ;evlenmeyen erkek de bu düşünceden uzak zaten.
    evlenmeyen ve evlenmeyecek erkeğe de ; kadına da alışmalı bu toplum. bırakın herkes istediği hayatı yaşasın.

  • ergen halimle diyordum büyüyünce direkt evlencem diye.sonra ne mi oldu kadınlarla daha sık tanışmaya başlayınca elelamin enayisi biz miyiz moduna döndü.