evlendiği adamın kedisini evde istemeyen kadın

  • kadın kötü evet ama şerefsiz bir adam da var burada. tanışma sürecinde kedinin senin için ne kadar önemli olduğunu zaten söylersin karşındakine. kadının kedi istemediği evlendikten sonra mı ortaya çıktı sanki? hiç zannetmiyorum, kadın söylemiştir, söylemediyse bile sinyallerini vermiştir ama adam belki alışır, belki fikri değişir düşüncesi ile yaklaşmıştır muhtemelen. hayvan sevmeyen insan kendisini belli eder çünkü.

    sevgilim kedimi istemeseydi kapı önüne konulan kendisi olurdu. o benim bir parçam. can yoldaşım her şeyden öte. onunla olan yaşanmışlıklarımı, yalnızlığı paylaşışımızı nasıl yok sayabilirim ki bir başkası için? başıma bir şey gelir de elden ayaktan düşersem ya da maddi olarak ona bakamayacak duruma gelirsem ancak öyle bırakabilirim onu, o da yine canımdan can giderek olur muhtemelen. oyuncak değil bu, bir can.

    o kedinin o mahzun halini gördüm ya, içim gitti yemin ediyorum. bu nasıl bir vicdansızlık, nasıl bir umursamazlıktır aklım almıyor. umarım en kısa zamanda ömürlük bir yuva bulur kendisine güzel oğlan ve bu süreci depresyona girmeden atlatır. "oha ne şanslıymışım o mallardan kurtuldum" diye düşünür belki yeni evinde. kim bilir?

  • olayın başka bir hikayesi var mı bilmiyorum, varsa muhataplarından özür dilerim ama sadece okuduğumuz kadarıylaysa; erkeğimiz tam bir amsalak ve kılıbıktır. kediyi kabullenmiyorsa siktiri çekmeliydin, bu kafayla o kadın senin donuna kadar alır ileride güzel kardeşim. demedi deme.

    edit: havada kaldı biraz yazdıklarım. kediler, köpekler ya da diğer evcil hayvanlar bizim dostlarımız ve onları insanlardan ayrı tutmuyorum kendi adıma. bir süre onlarla aynı evde vakit geçirdiğinizde bir insanla kurduğunuz bağdan bile daha büyük bir bağ kurabiliyorsunuz. o kedi değil evlat, kardeş oluyor sizin için. kimse için de evlat, kardeş sokağa atılmaz, atılmamalı. bir insan olarak ne kendimi bir kediden daha önemli görüyorum ne de başka insanların kendini bir kediden daha önemli görmesine tahammül edebilirim.