evdeki oyuncağı götürmek isteyen misafir çocuk

  • çocukluğumu zindana çevirmiş komşu aileyi hatırlatan çocuktur. alt kat komşumuzun benden 1 yaş büyük özlem adında bir kızı vardı, 4 yaş büyük de bir abisi volkan. bu aile sebebini bilmiyorum ama bizimle çok da iyi görüşmelerine rağmen nedenini bilmediğim bir şekilde rekabet halindeydi. sadece çocuklar değil bakın anne de aynı şekilde. kadın bana ne alındıysa resmen ajanlık yapıp aynısından bulup buluşturup alıyor, annemse çok önemsemiyordu. benim dayım uzak yol kaptanı olduğu için amerika'ya gidip geliyor, bana ne getirdiyse benzerini özlem denen kıza da getiriyor, bu arada annem bana pek oyuncak almıyor ama kıza annesi dolaplar dolusu oyuncak alıp istifliyor. kız bize gelip benim hangi oyuncagımla oynamak isterse gayet haşin bir şekilde oynuyor, ben onlara gittiğimde o oyuncaklarını dolaplara tıkıştırana kadar kapıda ağaç oluyorum, annesinin de hadi çabuk kaldır şunları dediğini duyuyorum. birkaç kez anneme söyledim ama o paylaşmasa da sen paylaş diyip savuşturdu beni. dayımın ben 7 yaşındayken getirdiği bir bebek var boyu benim kadar, elinden tutarsan yürüyor. kız birgün geldi oynadı bebekle falan giderken de biraz da evde oynayabilir miyim diyip götürdü. ertesi gün bebeğimi almaya indim kız kıskıs gülüp "abim bebeğin kıçına örgü şişi soktu" dedi.dünyam başıma yıkıldı kıçında şişle bebeğimi alıp eve geri döndüm ağlayarak ve ne annesinin ne de kendisinin umurunda olmadı. şimdi düşününce bunu bilerek yaptıklarına inanıyorum. annem erken doğum yapıyor, doguma daha var diye anneannemler kıbrısa gitmiş evde kimse olmadığı için beni bunlara bıraktılar. bu komşu kadın bana resmen mobbing uyguladı. teyzemin bana aldığı bir saç lastiği vardı kadın kapıdan girer girmez bunu özleme nispet yapmak için mi taktın dedi. neymiş benim kaşlarım dağınıkmış özlemin yay gibiymiş, özlem aslında çalışsa benden daha başarılı olurmuş falan. düşünsenize emanet çocuk, annesi doğuma gitmiş endişeli bir çocuk ve sen habire eziklemeye çalışıyorsun. annem,doğumdan geldi kadının dünyası şaşmış, bebeğin kanı değişmiş falan ben bu olanları anlatmadım. yan apartmandaki kız bunlara geliyor yaz vakti tabii kapıda oynuyorlar, özlem özlem, arzuuuu ben de geliyorum, annem izin verdi diyorum, ben tam kapıdan çıkar çıkmaz bunlar eren peren olup evlerine giriyorlar afedersiniz ben döt gibi ortada kalıyorum. babam bana çanta alıyor gidip aynı renk aynı marka alıyorlar, ozamanlar yeni yeni duyulmaya başlamış mavi jeans'den bir hırka almışız lacivert aynısında bulup amışlar daha birsürü şey.lise bitene kadar bu böyle sürdü gitti, en son annem de bunların gerçek yüzünü anlayıp bunların ayağını kesti. ama demem şudur ki; başkalarının çocuklarından daha çok kendi çocuğunuzun ne hissedeceğini önemseyin, ben artık öyle yapıyorum. tek çocukta olsa paylaşmak isteyen çocuk paylaşıyor, hayat kiminle neyi paylaşacağını (kendi iradesiyle) öğretiyor...

  • edit: gelen onlarca mesaja, olumlu-olumsuz eleştirilere, buraya yazılanlara teşekkür ederim. hepsini tek tek okuyamadım henüz, okudukça cevaplayacak, yolladığınız linklerden faydalanacağım.

    çok daha fazla detay vermem gerekiyormuş onu da anladım. çünkü benim için önemli olan oyuncağın gitmesi/geri gelmemesi değil, böyle bir olay karşısında bundan böyle nasıl bir tavır takınmam(ız) gerektiğiydi.

    peşinen söyleyeyim, çok defa yazılmış, zaten ödünç verdiğimizi belirttim. annesi, babası bir şey demeyince, çocuğu da kırmak istemediğim için, o zaman şimdi al götür, biraz oyna, bir daha geldiğinizde geri getirirsin dedim. muhtemelen geri gelecektir zaten; yani arif olan anlar. şu anda konu oyuncak değil.

    büyüdükçe benzer olayları daha çok yaşayacağımız için, fikir edinmek istemiştim, almam gerekeni aldım. sağolun.

    edit2: kişisel bir anıdan ziyade herkesin yarasına parmak basan bir konuya da sözlükte yer vermiş olduk.
    “hırpalanmış yerlerinden öperim çocuk.”

    ————

    böyle bir kuzenim vardı. maddi durumları bize göre oldukça iyi, oyuncakları benimkilerden katbekat fazlaydı. ben sindylerle idare ederken onun barbie koleksiyonu vardı. onun kocaman bir barbie evine karşılık, sahip olduğum tek barbie teyzemin karne hediyesi olarak aldığı çamaşır asan, ütü yapan barbieydi. oyunda bile o, parti elbiseleriyle ken tavlama peşindeyken, ben kül kedisi gibi pembe ütü masasında ömür çürütüyordum.
    neyse...
    bu çok sevdiğim kuzenim bize her gelişinde eline kaptığı bir oyuncağı evine götürmek suretiyle adını kalbime daha da kalın harflere yazdırıyordu.
    mavi saçlı kız kitabını kitaplıkta her gördüğümde çocukken en sevdiğim bebeklerimden olan mavi saçlı kız ve onun benden izinsiz kuzenime verilmesi geliyor mesela.
    çünkü o ağlamasındı, çünkü o huysuzluk yapmasındı, çünkü geri getirirdi.
    hiçbirini geri getirmedi.
    bu yüzden hala en sevdiğim kuzenimdir. canım ciğerim.

    yıllar sonra bunları hatırlamama sebep olansa, hafta sonu misafirliğe gelen oğlumun kuzeniydi. tam gitmeye hazırlanırken, gözüne kestirdiği iki oyuncağı kaptığı gibi başladı amcasına sevimli bakışlar atmaya. bizim oğlanın en sevdiği iki kocaman araba ve ikisi de hediye üstelik. kötü yenge olmamak için önce sessiz kaldım, aynı annemin ben küçükken yaptığı gibi. sonra tabi kötü yenge olmayı düşüncesiz anne olmaya tercih edip; bize geldikçe oynayabileceğini, eğer alıp giderse arkasından kuzeninin çok ağlayabileceğini(2 yaş büyük bizimkinden) falan anlatmakta çalıştım ama anne babası çocuğa bir şey demeyince eşim de kalbi kırılmasın diye al oğlum, neyi istersen al götür dedi.
    çok bozuldum a dostlar. oğlum boynu bükük olanları seyrederken, 2.5 yaşında, daha anlamlandıramadığı bu zorunlu paylaşmacılık içine itilmesine üzüldüm.

    isterse aynı oyuncakları ona da alabiliriz, daha iyilerini de alabiliriz ama sırf o mutlu olsun diye, iyi amca olacak diye oğlunun en sevdiği oyuncakları verdiği için durumu izah ettim eşime misafirlerimiz oyuncaklarıyla beraber gittikten sonra.
    şimdi belki anlamıyor ama büyümekte olan bir çocuğa sahip olduğumuzu ve kendini kuzenlerinden daha değersiz hissettirecek şeyler yapmamamız gerektiğini falan anlattım.

    sonra acaba çok mu abartıyorum diye bu konuyla ilgili uzman görüşleri, akademik yazı vs. aramaya başladım derken instela’da bu şekilde bir başlık açıldığını ama burada olmadığını gördüm ve uzun uzun içimi döktüm.

    gözümün önünde benden koparılan mavi saçlı bebeğimi düşündüm ve oğlumun çekici kamyonunu; benzer durumlarda ne yapmam gerektiğine dair yardım ihtiyacı duydum.