evde bozulan her şeyi kendi tamir eden erkek

  • benim bu sadece son kelimeye kadın yazacaksın.

    geçen hafta 2. belki de 3.kez bulaşık makinesini tamir edip, banyo fayanslarına derz çektim. bunlar çocuklar uyuduktan sonra yapıyorum ki her hangi bir kırığa döküğe müdahale etmeyen babaları yaptı sansınlar diye. çünkü arabanın sileceğini bile değiştirmiyor. ustaya götürecekmiş. (çalışmalarımda youtube un rolü yatsınamaz.. sayesinde) ama yine de bir şey bozulunca bana geliyorlar.

    ayrıca çocuklara okul kostümü, eşofman vb. basit kıyafetler dikebiliyor, amigurumi oyuncak örebiliyorum. yine ayrıca mesleğim var, çalışıyorum. yaranabiliyor muyum, tabii ki hayır.

  • çok yakın zamanda yaşadığım bir anımı anlatayım.
    bayramdan iki ay önce bulaşık makinesi bozuldu. su almamaya başladı.
    musluk filitrelerini temizledim sorun devam etti. sonra araştırdım yanında su cebi varmış açtım onu da temizledim yine işe yaramadı.
    geriye bir tek ventil kalıyordu onu değiştirmek baya sıkıntılı makineyi ters çevirip parçayı bulup değiştirmek gerekiyor.
    tek başıma yaşadığım için pek önemsemedim elimde yıkadım.
    bayramda yatılı misafirler geleceği için makine elzem oldu.
    bende şehir dışındaydım bayramdan iki gün önce eve gelebildim. hemen armut.com dan ilan açtım işte makine su almıyor acil tamir olması lazım falan yazdım.
    daha ilan yayınlanmıştı ki biri aradı aman efendim hemen yaparız biz bu işin uzmanıyız diye.
    dedim usta filitreler, su cebi temiz sadece ventil değişecek! adamın ses tonu değişti!
    hmm emm kem küm.
    abi dedim fiyat ne tutar.
    adam fiyat veremedi!
    gelelim dedi. gelin dedim.
    öğlene randevulaştık. akşam oldu gelen giden yok ben evde mal gibi oturuyorum.
    aradım abicim çocuklar kaza yaptı yarın sabah geleceğiz, peki dedim. ertesi gün öğlen oldu aradım abicim araba serviste yarın geleceğiz peki dedim. ertesi gün oldu akşama kadar evde bekledim ne gelen var ne arayan.
    servisin adını yazdım birde ne göreyim o bana gelmedikleri sürede başka arızalara gitmişler güncel müşteri yorumları var.
    dedim yapacağınız işi s...
    gittim yedek parçacıdan malzemeyi aldım kendim değiştirdim.
    özeti şu; müşteri makineden, parçadan anlıyorsa tamirci gelmiyor abi. düdükleyeceği müşteri arıyor.

  • en son tamircinin "kartı yanmış bunun abey kart değüşecek" dediği buzdolabını, internetten 25 kuruşluk bir devre elemanı sipariş edip yerine lehimlemem sonucu kendim tamir ettikten sonra artık dedim tamaaaam. artık dedim seeen oldun tamam. sonra kurutma makinesini de tamir ettim. evde herşey benim kontrolüm altında. benim iznim olmadan hiç bişey ömrünü tamamlayamaz, ben öl demedikçe hiç bir makine ölemez o kadar!.

  • benim bu. işte bi beraber yaşadığım karıyı tamir edemedim. geç gelince ötmeye başlıyor. fabrikasyon bir sıkıntı sanırım.

  • tamir işinden anlıyorsa 53736. kez söylendiğinde tamir eder.
    tamir işine merakı varsa eline alır kurcalar ve anasını s…
    bu hiçbir zaman şaşmaz, tespitlerim nokta atışı niteliğindedir.

  • kocamdır. her türlü elektronik eşyayı tamir edebilir. kabloları çeker, tesisat işinden az çok anlar. pratiktir. zekidir. altı senede bir kere eve usta, tamirci vs girmedi. istediğim her şeyi kolaylıkla oldurur. pratikliğiyle kendine her seferinde hayran bıraktırır. evdeki her şeyle ilgilenmesi, bakımını yapması hoşuma gider. beni mutlu eder.

    ampulü değiştiremeyen adamları gördükçe şok oluyor ve şükrediyorum *

  • az önce damlayan lavabo musluğunu kendi başıma tamir edebildim. kendimi tesisatçılar kralı, herkül, poseidon falan gibi hissetmeye başladım. yerimde duramıyorum şuan mutluluktan. hemen koştum bu başlığa geldim.

  • esim hintli. fakat 20 yas civarinda yeni zelanda'ya tasinmis, iste 30'a dogru biz evlendik, bir kac sene sonra ev aldik, yeni zelanda'da yasiyoruz. boyle acikliyorum cunku bu kendi isini kendin halletme konusunda iki asiri uc kulture sahitlik etmis oldum onun sayesinde. hindistan ve yeni zelanda.

    esimin hindistan'daki ailesi tam boyle orta halli turk ailesi tipi bir aile. herseyleriyle. fakat arada cok buyuk bir fark var, bizim orta halli bir turk ailesi mesela arada bir temizlige kadin alir. hindistan'da temizlige ayri, yemek yapmaya ayri, camasir yikamaya ayri, alisverislerini yapip eve getirmeye ayri calisan insanlari var. yani ne benimki, ne annesi ne babasi kendi islerini kendileri yapmaya alisik insanlar degiller. nerede kaldi evde bir sey tamir etmek...

    sonucta orada insan bol, dolayisiyla orta halli bir ailenin bir kac kisiye boyle is veriyor olmasi cok da pahaliya patlayan bir sey olmuyor. kayin pederin memur maasiyla bu sekilde yasayip gidebiliyorlar.

    yeni zelanda'da ise soyle soyleyeyim, bir kere ev arkadaslariyla 4 kisi yasadigimiz evi temizletelim dedik. bi mevzu vardi, ev sahibi mi geliyordu neydi, parasi neyse verelim bir temizlikci gelsin temizlesin. $500 para aldilar 2 saatte yalap sap yaptiklari is icin. o da bizim ev arkadasinin bulabildigi en ucuz temizlik hizmetiymis. nasil icime oturdu anlatamam. ev de pis degildi ha. ogrenci evi degil, hepimiz 30-40 yas civari insanlariz, duzenli silip supurdugumuz bir evdi. $500 minimum paket.

    yani yeni zelanda'da insan emegi cok pahali. mesela burada esimle kendi evimize ciktigimizda camasir makinesi alalim dedik, bayide sectik bi makine, dediler ki "eve teslim ucreti ek $85" oha dedik, bari bi el arabasi bir seyle yardim etseniz de sunu biz kendi arabamiza tasisak? satici adam guldu, esimin omzuna vurup "erkek adamsin, ha beline kuvvet" dedi, dondu gotunu gitti. ayni sey mobilya alirken de oldu, bir tane kic kadar arabamiz var, eve koltuk lazim filan, yerlerde oturduk bir kac ay.. neyse.

    simdi ben buraya yerleseli 6 yil olacak nerdeyse ama esim baya 10 yildan fazladir burada yasiyor. yani hindistan'da el bebek gul bebek buyumus ama biz tanistigimizda gayet normal, kendi yemegini, temizligini, camasirini filan her isini kendi goren bir tipti. ben onun nasil piremses buyudugunu hindistan'a gidip bir ay annesi babasiyla kalinca gordum.

    biz kendi evimize cikinca tabi, "bilmem ne bozuldu, ev sahibini arayalim" diye bir sey yok. adam cagiralim yapsin deyince adam diyor ki "ananin nikahini isterim, evi de kizimin ustune yap". kendi evimize cikmadan once bir sey bozulunca cagirdigimiz ev sahibi cinliydi. adam bir kolunun altinda alet cantasi, bir kolunun altinda merdiven, gelir herseyi kendisi yapardi. biz de derdik ki, vay anasini ne becerikli adam. o yuzdenmis ya...

    simdi babam olsa mesela burada yanimizda, o da oyledir, az cok tamir mamir, kendisi yapar bir seyler. alengirli bir isse usta cagirir. fakat benim esim hayatinda bir duvara bir civi cakmamis bir tip, usta cagirmaya yetecek bir servetimiz de yok. evde tamirattan filan en cok anlayan benim, o da babam bir sey tamir ederken isik tutmuslugum var, kalifikasyonum o yani. baya boyle bilmis bilmis "hmm evet bu bir matkap" filan diyorum.

    matkap demisken, ilk is esim bir matkap aldi. butun gun surdu, buranin buyuk bir yapi marketine gidip orada calisanlardan ogrenmesi, secmesi vs. mobilya monte ediyoruz, duvara bir seyler asiyoruz filan. sonra merdiven aldi, ev eski, catisi akitmasin diye catida gordugu bazi yerlere silikon cekti, oluklari temizledi vs, sonra bir cekic aldi, balta aldi, pense kakic sudur budur derken adam kendi kendine ogrendi ya.

    boru cekip camasir makinesini baglayip calisir hale getirdi mesela. t cikip taharet muslugu takti tuvalete. tavana tirmanip yalitim dosedi, havalandirma filtresini degistirdi filan... hayatinda hic bahceli evde oturmamis adam cim bicme makinesi aldi, onu calistirmayi ogrendi, line trimmer filan bahceyi cillop etti. yani bunlar bilen icin cok zor isler degil tabi ama ne diyorum, el bebek gul bebek diyorum. hayatinda hic bir isini kendisi yapmamis bir adam diyorum.

    bir de hosuna gitti ki bunlari yapabiliyor olmak. ben de bu tur tamirat tadilat islerini ona biraktim.

    fakat sonra esime kanser teshisi kondu. bagirsak kanseri, kocaman bir tumor daha 33 yasinda. neyse bunu baska yerde anlatmistim, su anda iyi cok sukur, lafi ona cevirmeyeyim. ama tabi uzunca bir sure yatti esim. ben evde kopegimle basbasa kaldim. hatta daha dogru durust araba surmekte kendime guvenemezken, yagmurlu firtinali havalarda surekli 1 saat sehir disindaki hastaneye gidip gelmekle gecti o ara gunlerim. selde yokusta araba kaydira kaydira, otoyolda neredeyse kamyon altinda kala kala araba surmeyi ben aslinda o ara ogrendim. bak hatta unutmustum, ameliyati sonrasi aceleyle gitmeye calisirken baska bir kadinin arabasina carptim baya, sabah trafiginde. cekip indigimizde de nasil panik bir halde idiysem kadin dedi ki "telefon numarini ver sen git sonra konusuruz." sonra da hic ses cikmadi kadindan, ne para istedi ne bir sey...

    baska seyler de ogrendim. esim taburcu olup eve ciktiktan sonra da tabii ki yatmaya devam etti. ama ev isleri biter mi? bagirsak hassas oldugu icin surekli ona uygun yemek yapmakla geciyordu gunum, yiyebildigi kadar. ignesiydi, ilaciydi... ama bir yandan ev de aldi basini gitti, birinin ilgilenmesi lazim.

    hayatimda ilk defa korka korka cim bicip line trimmerla ot yoldum. kopegi yurutmeye vakit yok, bahcede oynayabilmesi lazim ama citimiz tam degil. adam cagirip yaptirmak zaten inanilmaz paralar.. gittim kereste aldim, sirtimda tasidim, tavuk teli gerip, keresteye vidalayip kablo bagiyla kapattigim bir kapi yaptim bahceye ki, kopegi salabilelim, ben surekli kopegin cisi diye disari cikarmak zorunda kalmayayim. evde odun sobasiyla isiniyoruz ama esimin en sevdigi is o atesi yakmak. ilk defa elime balta alip odun kestim.

    esim cok sukur iyilesti, kan tahlilleri, ct scanler filan su anda temiz geliyor ama tabi takipteyiz.

    adam ev isini ozlemis olarak kalkti yataktan. baslik "evde bozulan herseyi kendi tamir eden erkek" diyor ama bunun cinsiyeti olmuyormus. isin basa dusmesiyle ilgili. hayatta oyle bir an oluyor ki herseyi yapmayi ogreniveriyorsun.

    bir kac ay once esimin annesi babasi ve benim annem babam, turkiye'de hep bir araya geldik. esim de cok guzel bir yemek yapti bize. benim icin cok normal bir sey yani, cok alismisim onun asciligina. annesi babasi sok oldular, "bizim oglan yemek de mi yapiyormus" diye. dedim, yemek yapmak ne kelime, 12 kisiye 6 course yilbasi yemegi vermisligi var sizin oglanin.

    simdi bu karantina dolayisiyla annesi ve babasi cok dertliler, eve insan gelip gidemedigi icin kendileri yemek yapmaya, camasir yikamaya calisiyorlar, 60 yasindan sonra. onlara biz internetten bir camasir makinesi filan alip yollayalim dedik ama esim dedi ki, takamazlar, calistiramazlar, ustanin gelip yapmasi lazim, karantinada eve usta giremez.

    kendi isini kendin gorebilmek cok onemli. ha usta senden iyi yapar belki ama iste en azindan minimumu is basa dusunce ogreniliyor illa. hayat ogretiyor.

  • usta denen hıyarlarla karşılaşmamak için mümkün olduğu kadar içinde olmaya çalıştığım gruptur. üstelik usta'ya vereceğiniz parayı o işi yapmak için gerekli alete verirseniz daha ucuza bir sürü de aletiniz oluyor.

  • aslında çok da iyi etmeyen erkektir.

    bu işin bir optimumunu bulmak gerektir.

    yoksa akülü vidalamayı, darbeli matkabı geçtim, hiltiden, dekupaja, lokma takımından, yıldız alyen setine, bunları sığdırmak için boy boy alet çantasına kadar, her birini senede belki 1 kez, genellikle daha da az kullanacağı bir sürü gereksiz şey sahibi olur.

    evet çok optimum görünmez. verimsizdir vs.

    peki akıtan musluğu tamir etsin diye çağırılan denyoyla, kapı-pencere ve dolapları bir elden geçiriversin diye çağırılan hödükle, oradan oraya bir kablo çekip ucuna bir priz taksın diye çağırılan barzoyla hiç muhatap olmama lüksü?

    işte o herşeyin ötesindedir.