ev hanımı olup koca parası yemek

  • kötü bir durum. kimseye tavsiye etmem. şu an bekar olup da evlenince çalışmayacak olanlar varsa bence iyi düşünsün. çok ciddiyim. tabii arsız, umursamaz ve sert bir yapınız varsa başka. benim gibi kırılgan, alıngan ve utangaç biriyseniz durum çok fena.

    birinin eline bakıyor olmak çok acı. uzaktan bakınca iyi bir hayat gibi görünmesini anlıyorum ancak hiç iyi değil. birinin sizden hesap sorması, ona muhtaç olmak hiç hoş değil. eziklikten nefret ederim ama insan en sevmediği şeylerle sınanır genellikle.

    fazla dramatize etmek istemesem de durum dramatik. çalışan kadınlar hem güçlü hem özgüvenli.

    benim anlamadığım iyi bir mesleği olup da hala erkek kahrı çeken kadınlar. bir de öyle kadınlar var ki onları asla anlamıyorum. eli para tutan, ayaklarının üzerinde duran hiçbir kadın kendine bu eziyeti yapmamalı. birinin güdümünde yaşamak dünyanın en kötü duygusu.

    evlenince işten çıkarım evde yatarım, kocam kazansın eve baksın diyenler çok ama çok iyi düşünün. kimse size güle oynaya bakmaz. verdiği her kuruşun hesabını sorar. evlenmeden önce söylenmiş güzel sözlere aldanmayın. herkes evlenmeden önce güzel söz söyler. kimse aslını belli etmez ve senin burnundan getireceğim, demez. tabii ki hoş sözlerle gönlünüz yapılır, razı edilirsiniz. siz beni dinleyin. kimsenin eline bakmayın.

    sonra benim gibi çalışan kadınlara imrenirsiniz. keşke bir mesleğim, işim olsaydı dersiniz. hele de bu devirde... gül gibi işiniz varsa sakın onu bırakmayın. sakın bir erkeğin eline bakmayın. kendinizi bir erkeğin mantığına ve insafına teslim etmeyin.

    ne kimsenin parasını yiyin ne de kendi paranızı yedirin. devir bireysellik devri. kendiniz kazanın kendiniz yiyin. kafanız rahat olsun.

  • 3 ay önce işten ayrıldım. yemin ediyorum yüzümde sivilce kalmadı. cildim güzelleşti. fazla kilolarımı verdim, gençleştim. yine çalışıyorum evde yemek, temizlik, çocuk vs. ama en azından kendi işinin patronu gibi bir şey oluyorsun. her akşam 'oh yarın iş yok' diye dans ediyorum evde (mecazi degil gerçekten). istanbul trafiğinde araba kullanmak yok, entrika çeviren iş arkadaşları yok, her sabah o ağzının ucuyla günaydın diyen/demeyen suratsızlarla karşılaşmak yok. ne deadline ne toplantı ne de patron baskısı...oh be dünya varmış ya. issizlik maaşım da var, koca parası da yemiyorum böylece. koca parası yemek bana göre değil. o yüzden issizlik bitince başlarım yine işe. ama şu anda cennete gibiyim hiç bitmesin istiyorum. mutluluktan öleceğim.

  • eğer gerçek bir ev hanımıysa

    yani;
    -çamaşırları yıkayıp, ütüleyip,
    -evi sürekli temizleyip,
    -her gün yemek hazırlayıp bulaşıklarla uğraşıp

    bunların üstüne çocuğunuza annelik ediyorsa, temel ihtiyaçlarının karşılanması karşılığında çok ucuza çalışan kadındır.

    yukardakilerin hepsini yaptırmak istediğiniz birine aylık en az asgari ücret tutarında bir ödeme yapmanız gerekir ve aynı hizmeti yine alamazsınız gece çocuğunuza bakmaz mesela, ya da akşam yemeğini hazırlar gider servis bulaşık falan size kalır.

    üstüne ev hanımı olan kadın bir de kocasına bedava seks hizmeti veriyor. aylık eskort gideri de ekleyelim bu tabloya

    dipnot; evet her şeyi maddileştirdim! evdeki emekçi annelerimizin emeklerini yok sayıp koca parası yemek diye başlık açarsanız ben de her şeyi maddileştirip tarafınıza fatura ederim.

  • işte tam o kadın olmak istiyorum.
    sabah kocayı işe, çoluğu çocuğu okula yollayıp sonra uyumaya devam etmek istiyorum, yetiştirmem gereken başka işlerin stresi olmaksızın dizi izleyip, tek derdimin akşam yemeğine ne pisireceğime karar verememek olmasını istiyorum.
    deadline, mobbing, trafik, mesai, cover, izin kelimelerini sadece sabah programlarinda duyup, maruz kalanlara vah vah deyip geçmek istiyorum.
    aksam çocukların ödevlerini yaptırmaya vaktim olsun, bilgisayar ekranındaki excel sayfası yerine onların gül yüzlerini izleyeyim istiyorum.
    bi de şu kadınları küçük görüp, hayatlarında nerede ne yapmak ve kim olmakla ilgili verdikleri kararları hunharca eleştirmeye hakları olduğu sanan maloğlu malların hızlı bi şekilde tükenip gitmelerini istiyorum.

    edit/ekleme: yanlış anlaşılıyorum çok gücüme gidiyor.
    muhtaç olmak falan diyenler var, kafalarını kırıp sağlık görevlilerine muhtaç birakasim geliyor.
    ev erkeği olup karı parası yiyelim diyenler var, benim tek derdim çalışıp eve para getirmek olacaksa, eve geldiğimde evi bir yuva olarak bulacaksam (misal alışveriş yapılmış, buzdolabı dolu, çamaşırlar temiz ve yerleştirilmiş, eşyalar yerli yerinde ortalık derli toplu, çocuklara ihtiyaçları olan ilgi gösterilmiş, onlarla sohbet edilmiş, banyoları yaptırılmış, okul çantaları yerleştirilmiş, akşam yemeği hazır, yatakta temiz nevresim üzerinde pijamam bükülmüş vs) seni evimin erkeği olarak alır nikahı da ilk fırsatta basarım delikanlı.
    ben para kazanamıyorum, çalışmaya eriniyorum demedim ki, bir milyon parçaya bölünüp her şeye yetişmekten yoruldum dedim.

  • çok çirkin bir tabiri içeren başlık. koca parası yemek ifadesi çok çirkin, onda bir anlaşalım. ev içi emek az değildir. şahsen ömrüm bulaşık evyesiyle çamaşır teknesi arasında tükeneceğine iş hayatının içinde olup para kazanmayı, topluma daha çok karışmayı tercih ederim. benim çevremde üniversite mezunu, halihazırda gayet iyi işlerde çalışmakta olan arkadaşlarımın yarısından fazlası çocuk doğurduktan sonra çalışmayı bıraktılar. ekonomik sebepleri var, ülkedeki çalışma hayatının aşırı zor olmasına eklenen postpartum depresyon var vs. şu an kimi güle oynaya ev kadınlığı yapıyor, "dünya varmış" diyor; kimi de "ben ne işe yarıyorum" moduna girmiş durumda. herkesin algısı, hayat beklentisi farklı. beni şaşırtan başka bir konu var bu noktada, aslında doğru başlıkta mıyım ondan da emin değilim ama buraya yazmaya başladık artık. sadece kendi çevrem için konuşuyorum, çalışmayan ya da mecbur olmasa çalışmayacak annelerin, maddi olarak gerekli olmadığı halde çalışan annelere çok suçlayıcı yaklaştıklarını görüyorum. sanki kadının en büyük görevi 7/24 çocuğuna bakmak, bunun dışında bir şey yapmayı istemeye dahi hakkı yok. baba nerede bu arada? baba iş hayatının içinde, babanın kariyeri dağlar gibi, evin parası babada. ya yarın bugün işler ters giderse ne olacak, bu evlilik yürümezse? boşanmayı geçtim, hadi diyelim evliliğiniz çok süper, bu koca ölürse ne olacak? dünya kadar genç, yırtıcı yeni mezun insan varken yıllardır çalışmamış, çocuklu, yalnız, iş hayatında deneyimsiz kadın nasıl iş bulacak da kendine ve çocuğuna hayat kuracak? kocaya güvenip evde kalmayı seçmek bence çok büyük cesaret. ben o kadar cesur biri değilim.

    çok ilginç bir diyaloğa şahit olmuştum vaktiyle. doktor bir arkadaşım var, yine bir doktorla evli. iki tane de kızları var, dünya tatlısı. bu çift aileden de zengin, hiç çalışmasalar da olacak bir çift ama işlerini seviyorlar. arkadaşım doğum izni biter bitmez işinin başına döndü. bu arkadaşımla aynı yerde çalışan, yeni doğum yapıp izni biter bitmez işinin başına dönmüş, maddi şartları nedeniyle çalışmak zorunda olan bir kadın vardı. arkadaşıma şöyle bir laf etti: "sendeki para bende olsa hayatta çalışmazdım, evde oturur çocuğuma bakardım, bakıcı eline bırakmazdım" arkadaşım anneliğine getirilen bu eleştiriye çok sinirlendi ve ibretlik bir cevap verdi: "bak benim iki tane kızım var ve ben her gün kızlarımla ilgili hayaller kuruyorum. bazen onları sanatçı olarak hayal ediyorum, bazen acaba bilime mi merak sararlar diyorum, bazen profesyonel sporcu da olabilirler diyorum, bazen acaba babasıyla bana özenir doktor olmak isterler belki diye düşünüyorum. ben kızlarımla ilgili her şeyi hayal ediyorum da bir tek neyi hayal etmiyorum biliyor musun, ev kadını olmalarını, evde kalıp çocuk bakmalarını. yine 'anne ben evlenip ev kadını olacağım' deseler, 'nasıl mutluysanız öyle yaşayın' derim ama ben onları ev kadını olarak hayal etmiyorum. istemiyorum bunu onlar için. isteyeni de görmedim zaten. kızlarım için istemediğim şeyi kendim neden yaşayacakmışım ki?"

    o ana kadar konuyu hiç bu açıdan düşünmemiştim, var ol arkadaşım.

  • farkındaysanız bu kesimde yer alan kadınlar hep mutlu; bir biz kaldık kendi başımıza iş güç sahibi olalım, kariyerimizde çağ atlatalım diye düşünüp öyle dımdızlak kalan.

    edit: ne kadar çok takılmışsınız “onurumuzla” kelimesine anlamıyorum, ev hanımlığına onursuz mu dedim arkadaşlar kendinize gelin; onurumuzla iş güç sahibi olmaktan bahsediyorum ben. bu kadar rahatsızsanız değiştireyim yahu.

    edit2: onurumuzla kelimesi kendi başımıza kavramı ile değiştirildi.