eski sevgili unutulur mu

  • bu hayatta öyle şeylerle karşılaşırsın ki;
    değil eski sevgilini,adını bile unutursun.

  • bazen herhangi bir şeyden akla gelse bile her şey gibi eski sevgili de hayatın koşuşturmacası yüzünden unutulur gider. bakın nasıl anlatmış büyük üstad abdurrahim karakoç

    unutmak kolay mı? ” deme
    unutursun mihriban’ım.
    oğlun, kızın olsun hele
    unutursun mihriban’ım.

    zaman erir kelep kelep..
    meyve dalında kalmaz hep.
    unutturur birçok sebep
    unutursun mihriban’ım.

    yıllar sinene yaslanır
    hâtıraların paslanır.
    bu deli gönlün uslanır...
    unutursun mihriban’ım.

    süt emerdin gündüz-gece
    unuttun ya, büyüyünce...
    ha işte tıpkı öylece
    unutursun mihriban’ım.

    gün geçer, azalır sevgi
    değişir her şeyin rengi.
    bugün değil, yarın belki
    unutursun mihriban’ım.

    düzen böyle bu gemide
    eskiler yiter yenide.
    beni değil, kendini de
    unutursun mihriban’ım.

  • biraz yer açarsanız bilimsel çalışmalarımı aldım da geldim. soru başlığına zank diye yanıt verince uçuruyorlardı eskiden, o kalktı madem helen fisher'la uçurayım sizi.

    önce şöyle bir ön bilgiyle başlayayım. amerika'da üniversite öğrencileri üzerinde bir araştırma yapıyorlar. aşkla ilgili bir dolu soru soruyorlar ama ikisi çok dikkat çekici.
    "gerçekten sevdiğiniz biri tarafından reddedildiniz mi?" diğeri ise: "sizi gerçekten seven birini terk ettiniz mi?" ve yaklaşık hem erkeklerden hem kadınlardan yüzde 95'i iki soruya da evet demiş. yani kimse aşktan canlı kurtulamıyor. (o yüzde 5'i alınlarından öperim)

    mutlu ve aşık insanlar üzerinde yapılan araştırmalarda beynin merkezine yakın ventral tegmentum adı verilen küçük bir bölgede ve apen hücreleri adı verilen bazı hücrelerde etkinlik tespit etmişler. bu hücreler dopamin üretip beynin birçok bölgesine iletiyormuş.
    ventral tegmentum bölgesi beynin mükafat sistemiymiş. kavramsal düşünme sürecinin çok altındaymış. beynin sürüngensi bölümünün bir parçası ve bu bölgenin istekle, motivasyonla, konsantrasyonla ve arzuyla ilgisi varmış. beynin bu bölgesi kokain alımında da etkinleşiyormuş bu arada.

    bu noktada şöyle diyor helen fisher,
    "ancak romantik aşk kokain sarhoşluğundan çok daha fazlasıdır. en azından kokainden sonra ayılırsınız. romantik aşk bir saplantıdır, sizi ele geçirir. kişilik bilincini kaybedersiniz, başka bir insanı düşünmeden duramazsınız. biri kafanıza yerleşmiştir. aşk vahşidir ve reddedildiğinde bu saplantı daha da kötüye gidebilir." (ne tuhaf, elimizde böyle bir bilgi varken hala aşık oluyor insanlar. neden, çünkü beyin bedava)

    şimdi de terk edilen insanlarla yapılan çalışmalara bakalım. aşk acısından tarumar olmuş denekleri alıp mr cihazlarına sokuyorlar.
    üç beyin bölgesinde etkinlik tespit etmişler.

    birincisi: şiddetli romantik aşk ile ilgili olan beyin bölgelesi. yani bu şu demek; terk edilince yapmayı en çok isteyeceğimiz şey o insanı unutmak ve hayatınıza devam etmektir, ama hayır, onları daha çok severmişiz. beyindeki istek, motivasyon, arzu, konsantrasyon için olan mükafat sistemi istediğimizi elde edemeyince daha da aktifleşiyormuş.
    bu durumda, yaşamın en büyük ödülü: uygun bir çiftleşme partneri deniyor.

    ikincisi: kazanç ve kayıpları hesaplayan bölge. insanlar mr cihazının içinde yatarken baya bunu düşünüyormuş. neyin ters gittiğini ve neyi kazanıp neyi kaybettiğini. (bana bu çok acıklı geldi.)
    bu beyin bölgesi, kazanç ve kayıplarımızı hesaplarken etkinleşen nucleus accumbens'in merkeziymiş. aynı zamanda büyük kazanç ve kayıplar için inanılmaz riskler almak istediğimiz zaman etkinleşiyormuş. (yani ne diyor, her aşk bir risk, sonuçlarına katlan)

    üçüncüsü: bir bireye bağlanmayla ilgili başka bir beyin bölgesinde etkinlik tespit etmişler.
    helen hanım ekliyor "bütün dünyada insanların acı çekmesine ve bu kadar çok tutku cinayetine şaşmamak gerek. aşıkken reddedildiğinizde, sadece romantik aşk duygularına garkolmazsınız, o bireye derin bir bağlılık hissedersiniz. dahası, mükafat sistemi çalışır, ve son derece enerjik, konsantre, motive ve her şeyi riske etmeye hazır hissedersiniz, yaşamın en büyük ödülünü kazanmak için.

    peki bu deneylerin sonucunda ne öğrendik?
    "öncelikle, aşk bir güdüdür, temel çiftleşme güdüsü. seks güdüsü değil. seks güdüsü sizi dışarı partner aramaya çıkartır. romantik aşk çiftleşme enerjinizi yoğunlaştırmanızı sağlar, çiftleşme enerjinizi korur, ve tek bir birey ile çiftleşme sürecinizi başlatır. romantik aşk bağımlılık yapar. işler yolundayken harika bir bağımlılık, işler kötüyken ise korkunç bir bağımlılık.

    ve elbette bir bağımlılığın bütün özelliklerine sahiptir. o kişiye odaklanırsınız, saplantılı bir şekilde onu düşünürsünüz, onu arzularsınız, gerçekliği çarpıtırsınız, o kişiyi kazanmak için muazzam riskler alırsınız.
    ve bir bağımlılığın üç ana özelliğine sahiptir. tahammül, geri çekilme, ve son olarak, nüksetme.
    tıp camiasından istediğim, hukuk camiasından, ve hatta akademik camiadan istediğim, romantik aşkın dünyanın en bağımlılık yapan maddelerinden biri olduğunu anlamaya çalışmalarıdır."

    eski sevgilinize aşık olduğunuz varsayımıyla bu çalışmaları okumanızı istedim. aşk dediğimiz şeyin bir güdü ve tamamen kendi beynimizin oluşturduğu bir bela/ödül olduğunu görüyoruz. beyin gücüyle kaşık büken varsa bence aşkla ilgili beyin bölgelerine de hükmedebiliriz.
    ben geçen sene vertigo olmuştum. ondan sonra iç kulaktaki kristallerime çok iyi baktım, hep tozunu aldım. siz de eski sevgilinize ait hisleri depoladığınız beyin bölgelerini ve hücreleri temizler onlara iyi bakarsanız bence kurtuluşunuz yakın.