ermeni soykırımı

  • içlerinden bazıları bu ülkede milletvekili seçilip bir de mecliste soykırım tanınsin teklifi verebiliyorsa asla olmamış soykırımdir.
    ermenistanda bir türk'ün milletvekili seçilebilecegini aklınız alıyor mu?
    benim almıyor.

  • son zamanlarda rakam 1.500.000 den 2.000.000 çıkmaya başlamıştır. 3-5 yıl sonra ikimilyonu konuşur oluruz.

    yatırım yapacaksanız sözde ermeni soykırımına yatırım yapın asla kaybetmessiniz.hep artıyor.

  • rus ordusunun komutanı general odişelitze, raporunda şu korkunç olayı anlatıyor:

    "... türk kırımı, bir doktor ve müteahhit tarafından düzenlemiş, yani herhalde eşkıya tarafından düzenlenmemiştir. bu ermenilerin adlarını iyice bilmediğim için burada anamayacağım. her türlü savunmadan yoksun ve silahsız 800'den fazla türk öldürülmüştür. büyük çukurlar açılmış ve zavallı türkler bu çukurların başına götürülüp hayvan gibi boğazlanmış ve bu çukurlarca doldurulmuş. ermenilerden birisi sayarmış: "yetmiş mi oldu? on kişi daha alır, kes" deyince on kişi daha keserler ve üzerine toprak örterlermiş. bizzat müteahhit, eğlenmek için, bir eve doldurduğu seksen kadar zavallının kapıdan çıkarken birer birer kafalarını parçalamış."

    (bkz: hangi atatürk)

  • evet benim bildiğim bir soykırım var karedenizdeki özellikle gümüşhane ve çevresindeki rum ve ermeni çetelerin bastığı ve katlettiği köylülere ahaliye yapılan kıyımlar var mesela erzurumda agrıda köylüleriyle birlikte yakılan camiler var bunları neden yazmıyorsunuz bay/bayan ermeni seviciler? öyle keser gibi hep bana hep bana yok...

  • bu ülkede istanbul'da işgal güçleri varken, kadınlara tecavüz edildi, erkekler öldürüldü. kimler yaptı? bazı rumlar. bu her rum'u kapsar mı, kapsamaz.

    nasıl geçmişten dolayı rumları sorumlu tutmuyorsak tutmamalıysak, kimse de bizden geçmişten dolayı hesap soramaz, propaganda üretip özür talep edemez.

    ama işte herkes kendi bakış açısını önemsiyor. sayı az olunca, daha fazla mağdur edebiyatıyla ekstra haklı olduğunu varsayıyor. ermeni soykırımı iddiası kabul edilmeyecektir.

    2009 civarı, ermenistan'la sınırları açmak için yayınlanan protokol vs derken, erdoğan özür metni yayınlamıştır. tehcir sırasında ölenler için acılarını paylaştığını belirtmiştir. mağdur edebiyatı bir boka yaramaz. hepimiz mağduruz. 1910'dan 1922'ye kadar milyonlarca türk sürüldü, yüzbinler katledildi. utanmadan bir de üstüne özür talebi var.

    ne yapalım, anadolu'da tutunduk diye özür mü dileyelim. ermeniler karabağ için bile özür diledi mi? erivan'da 200 senede türk kalmadı. kimse bir lafını etti mi? trakya'da rumların yapmadığı kalmadı. bir özür var mı? bulgaristan türkleri ülkeden kovdu, kamplara kapattı. topluca türkler balkan savaşlarından 70 sene sonra türkiye'ye kaçtı. bütün bunlar olurken üstüne özür talep edenler, umursanmayınca şaşırmasın.

  • cebinde beş kuruş parası olmayan osmanlı’nın elindeki azıcık gemiyi de ermeni öldürmek için batırdığını öğrendiğim başlık. ben ikna oldum.
    ayrıca arkadaş konuya türk kaybaktan bakmamak isteyip ermeni kaybaktan bakmış. bu beni daha da ikna etti.
    bir de niyeyse bölgedeki kürt eşkiyaların saldırılarından falan hiç sözedilmemiş. biraz daha ikna oldum.

  • adının "soykırım" ya da "katliam" ya da "tehcir" olması konusu ayrı bir mesele.

    devletin bu konuda refleksif bir tepkisi var. bu konu "soykırım" olarak kabul edilirse bir bedel ödememiz gerekecek, o yüzden her kademede devlet buna karşı dişe diş mücadele ediyor.

    milliyetçi insanların bu konudaki tepkisi devleti koruma üzerine. devlet bizim diyorlar, bu konuda hata yaptığımıza dair en ufak bir kabulün nerelere gideceğinin farkındalar, buna izin verme lüksleri yok.

    "benim dedelerim yapmadı" argümanı var, evet bazılarımızın dedeleri lokasyon itibariyle konuya herhangi bir şekilde dahil olmuş değil. ama ülkede birileri bunun kararını aldı (devlet), birileri pişirdi (ordu, hamidiye alayları, ...), birileri yedi (o bölgelerde o tarlalara o mülklere o altınlara kimler konduysa).

    ahlaki açıdan herkesin durumun farkında olduğunu zannediyorum. işte dediğim gibi, devleti korumak zorunda hissedenler "ama ermeniler de şunu şunu yaptı", "amerika da kızılderilileri öldürdü", "osmanlı'yı arkadan vurdular ve hak ettiler" gibi rasyonalizasyonlarla bu ahlaki yaklaşımın önemli olmadığına, yersiz olduğuna diğerlerini ve kendilerini ikna etmeye çalışıyorlar.

    benim bu konuda aklımda çıkaramadığım durum şu. uluslararası bedel ödemek falan meselesi bir yana. biz bu günahın bedelini zaten ödüyoruz. ermenileri, rumları kovduktan sonraya geriye kalan kitlenin, özellikle o bölgelerde yozlaşması. o kitlenin iktidara gelmesi, gittikçe yozlaşarak ve gittikçe güçlenerek. o kitlenin kendine yeni düşmanlar araması ve yaratması. ermenisi, rumu, yahudisi kelaynağa dönmüş yeni türkiye'nin yeni ermenisi, yahudisi, rumu biz olduk. biraz okuyan, biraz evrensel olmaya çalışan, biraz kafasını siyasal islamdan az da olsa dışarı çıkarabilen bir kitle. şimdi o devlet bizi yemek için boyumuzu enimizi ölçüyor. bizim kitlenin belki büyük bir kısmını temsil eden (kendisini çok sevmesek, beceriksiz bulsak da) kemal kılıçdaroğlu'na yumruk attırarak, devlet gücünü üzerimizde deniyor.

    devlet o kitlenin kontrolünde şu an. o kitle geçmiş günahından dolayı bir momentum yakalamış durumda. o günah fark edilirse olacaklardan korkuyor, ve bu yüzden bunu fark edebilecek herkese saldıracak. bunu fark edebilecek herkesi, eskisine göre farklı yöntemlerle ülkeden sürecek.

    o devletin parçası olup, o devlet üzerinde hala hak iddia edip (ve elinde güç olan) bu kitleye karşı çıkacak görüşte kim varsa bu kitle karşısında şu an sessiz. sesleri kırıldı aşama aşama. ve bu seslerinin kırılmasının en temelinde bu hatırlamak istemediğimiz geçmişimiz yatıyor. bir ev inşa ettik, ama evin altında mezarlar var. hane halkı bu mezardan bahsedenleri dövüyor ya da evden kovuyor. kovmak zorunda, yoksa ev tehlikede.

    biz bu günahın bedelini türkiye'den ekonomik veya kültürel sebeplerden ayrılan insanlarla ödüyoruz. biz bu bedeli o ağzından salyalar akan kitlenin içinde insan denecek insanların gittikçe azalmasıyla ödüyoruz. biz bu bedeli, norveç-finlandiya olma potansiyelimiz varken afganistan-bangladeş'leşmeye gönüllü olarak giderek ödüyoruz.

    bu konu tartışıldığı sürece bu bedeli gittikçe daha ağır ödeyeceğiz. inanın bu durum kabul edilse devletin ödeyeceği bedel çok daha az olurdu, ama artık çok geç.

    2050 yılında "türkiye neden böyle oldu" diye sorduğunuzda 1915'i hatırlayın.

  • hukuken soykırım olarak değerlendirilemeyecek olan bir durumdur. sebeni için evrensel bir ceza hukuku ilkesi olarak (bkz: makable şamil olmamak).

    hukuken soykırım olarak nitelenememesi yanı sıra göz ardı edilemeyek bir gerçek daha mevcuttur. o da tehcir kararı almadan önce ve tehcir esnasında büyük acılar yaşandığıdır.

  • bir kac sene önce nüfus idaresi soy kütüklerini acti.

    ardindan apar topar kapatti, cünkü birileri o kütügü takip ederek ailenizdeki en eski kayitlara kadar gitmenizi saglayacak yollari buldu.

    bu dönem ayni zamanda kitlesel irtidalarin yasandigi döneme denk gelir. anadolu'da pek cok sehirde insanlar din degistirmek icin patrikhaneye basvurdular. sebebi? büyükanne ve babalarinin adlari müslüman adi degildi. bir kismi zaten biliyordu. ama süphelenen hatta hicbir seyden haberi olmayanlar da vardi. onlar kayitlarda bilmedikleri bazi seyler buldular.

    su anda bir altiniz ve bir üstünüz haric soy dökümü alamiyorsunuz. babaniz dedenizinkini alabilir. dedeniz yasiyorsa kendi babasininkini. ondan sonrasina yasal olarak ulasmak mümkün degil. yasak. acikca sormayin vermeyiz diye de yazmislar sayfalarina. kime sorsaniz 100 kusaktir türk ve yörük ama nüfusa kayitli gercek kütüklere erisim yok. kulaktan dolma aile bilgilerine de inanmayin, kendi ailemde bile ne tutarsizliklar duydum, anlatilmayan yerler oldugundan da süpheleniyorum. dedeniz mübadeleden kacmak icin müslüman olsa sanirim biz rumduk diye anlatmazdi babaniza. ya da anneanneniz bir ermeni yatimi olarak komsulari tarafindan ismi degistirilerek müslüman olarak yetistirilmisse bunu bilmezdiniz. bilmemeniz de toplumsal düzeyde rum ve ermeni nefreti yesertilerek saglaniyor. bayburt'ta ilkokula giden bir cocugun arkadaslarina biz aslinda ermeniymisiz dedigini düsünün. facia (sehrin adi da baypert yani ermenice yüksek kale).

    devlet biliyor, soy kodunuz var, ona göre fislenmissiniz, siz bilmiyorsunuz ve erisim yasak.

    neden acaba?

  • bazı insanların terbiyesini ve seviyesini göstermesi açısından güzel bir konu.

    ulan insanları sırf görüşlerinden dolayı stereotipleştirmeden güzel güzel tartışalım diyorum ama yok. ortaya bir görüş koyuyoruz edilen laflar aşağı yukarı şöyle:

    "orrrrrrrrrrrrrrrrrospu çocuğuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuu"

    "hdpkklı şerrrrrrrrrrrrrrrefsiz"

    "ermeni taşağı yalayan taşnak soyuuuuuuuuu"

    sizler 90'larda yüksek dozda reha muhtar'a maruz kalıp beynini yakmış ailelerin hamasetle büyüttüğü zavallı çocuklarsınız, okumaz araştırmazsınız. bildikleriniz ona buna küfredip kulağınıza üflenen zırvaları karşıt görüş olarak sunmaktan ibaret. hayır, benim gibi düşünmeniz de gerekmiyor ki; benimle aynı fikirde olmadığı halde mesaj atıp kendi fikrini güzelce açıklayan insanlar da oldu. ana avrat sövmenin amacı nedir yani, birine orospu çocuğu dediğinde neyi kanıtlıyorsun bre dalyarak?

    neyse, kabahat bende.