erkeklerin bekarete takma sebepleri

  • “kıyaslanmaktan korkuyorlarmış” diyor yazar.
    bak uzun ilişkiden çıkmış, sevdiği adamla birlikte olmuş, boşanmış kadın için bu söylemler geçersiz.

    fakat her gece, her hafta, bir o barda, bir o diskoda, ya da her türlü takılırım kafasındaki kadınları istemiyorum kardeşim. bu kadınlar 30 a yaklaşınca mülayim evlenecek adam arıyor. hayır kardeşim sen de senin gibi önüne gelenle sevişen bir adamla evlenmek zorundasın!

    evlenmek için kişiliğini değiştirip bakirelik önemli değil diye zırlayamazsın dediğim olaydır

  • çok büyük bir olay olmamakla beraber alfa spermci arkadaşın fazlasıyla beynimi bulandırdığı başlık.

    öte yandan bakir olduğum için bekareti önemseme hakkım olduğunu düşünüyorum.

  • yabancı kadınlarla evlenirken bekareti neden kafaya takmadıklarını anlarsanız, cevabını bulabileceğiniz soru. eğer bir türk erkeğiyseniz; aldatılmak ve kandırılmak en büyük korkunuz olur. çünkü, en yakınlarınız dahi bu durumda sizi yetersiz görebilir, sizi suçlayabilirler. bu durumu en iyi erkeklerin yoğun olarak çalıştığı iş yerlerinde dönen dedikodulardan sonra, insanların söylemlerinden sezinlersiniz. yabancı ve bakire olmayan bir kadınla evlenen türk erkeği, onlarda zaten böyle bir takıntı ve değerin olmadığını düşündüğünden, kadının kendisiyle sadece sevdiği yada istediği için beraber olduğuna emin gibidir. oysa bakire olmayan bir türk kadınıyla evlenirken, bu kadının kendisiyle mecburen evlenip evlenmediğine emin olamaz. bu kadının kendisine yamanmak istediğini düşünür ve toplumsal kuralları tanımayan bir hayata sahip kadının, kendisine sadık kalmasının mümkün olmadığı fikrinden kendini alamaz. bu aslında çözülmesi zor bir kısır döngü. kadın, erkeğin bu takıntısını bildiğinden yalan söyler. ( burada da defalarca sen ikincisin klişesi konuşulmuştur.) erkekte kadının yalan söylemesinden dolayı kendini kandırılmış ve aldatılmış hisseder. kadının eğer karşısındakinin böyle bir takıntısı varsa; ona açık olması ve onunla gerçekten sevdiği ve istediği için birlikte olduğuna onu ikna etmesi, bu durumu aşabilmenin tek yolu gibi görünüyor.

  • sevişmek eylemini , duygusal ve fiziksel bir paylaşım olarak değil de , içinde gezdirmek , ağzına vermek , tokmaklamak olarak gören barzoların takılacağı durumdur.

    evet , modern insanlar '' eş'' ister , sahibi olacakları bir meta değil.

  • toplum öğretisinin oluşturduğu super-ego'dur.

    teşbihte hata olmaz da bu kadar da olmaz. sen de sikilmiş dondurmadan çıktın güzel insan.

  • burada sacma sapan argüman savunan tüm erkeklere "müslüman toplumlarda kadin ve cinsellik" isimli pınar ilkkaracan derlemesi kitabi okumalarini öneririm. su dayatmanın kaç hayata mal olduğunu, kadın-erkek pek çok insanin hayatini kararttigini ve tüm aile, hatta sülaleyi nasıl etkilediğine kafaniz dank eder umarım.

    hicbir argümaniniz mantıklı değil ve ecnebi kadinlarla evlenme merakinizdan dolayı bu isteginizde son derece iki yüzlü olduğunuzu biliyoruz. sizin cinselliğini yasayan kadını objelestirme ve aşağılama gayretinzin altında yatan yegane neden kadin bedeni üzerinde tahakküm kurma arzunuz. yoksa niye çeşitli başlıklar açıp, cinselligini yaşayan kadinlari araba, ayakkabı kutusu vs'ye benzetesiniz? kadının bekaretini dayatan herkesin kadın cinayetlerinde parmağı var. kafaniz bir türlü basmiyor kadın cinayetinin ne olduğuna ama onda da temel motivasyon, kadin bedeni üzerinde tahakküm kurmak. bakir olduğu, reddettiği, terk ettiği, boşanmak istediği, boşandıktan sonra başka kadınla sevgili olduğu ya da evlendigi için öldürülen bir erkek yok çünkü.

    başlık altındaki en saçma argüman ise bakire olmayan kadınları isteyen erkekleri, durtulerinin esiri, suç işlemeye meyilli ilan eden argümandi. siz bu zekayla bu yasa kadar nasıl geldiniz çok şaşırıyorum valla? bak ülke sınırları içinde bekareti önemsemeyen erkekler, egitim düzeyi en yüksek, kent soylu, sekuler erkekler. evet suç işleyen erkek profiline ne kadar uydu değil mi? öte yandan dünya genelinde de bekaret sacmaligini aşmış ülkelerin dünyanın en gelişmiş ve suc oranı en düşük ülkeler olmasi hoş bir tesadüf olsa gerek. bizim gibi bunu önemseyen ülkelerin halini açıklamaya gerek yok sanırım. en son o entry' i 17 kişi favlamisti. biraz daha bekleyip, hepsini birden engelleyeceğim.

  • günümüzde birbirine bağlı iki tanedir:

    -birincisi insanların seksi kadınların aşağılandığı, zarar gördüğü, insanı kirleten kötü bir şey olarak görmesi. pornoların da içerdiği aşırı şov ve şiddetle bunu körüklemesi.
    -ikincisi erkeğin kadını bir birey olarak değil bir meta olarak görmesi. araba örneği bu kafadan çıkıyor ve kadınları birey olarak gören herkesi haliyle rahatsız ediyor.

    bu yüzden arabesk kültürle de zehirlenmiş bir erkek için çocuğunun annesinin memesinin ellenmiş olması rahatsız edici bir düşünce. entry'ler arasında var zencilerle italyanlarla falan yarışa girmekten şimdiden tırsmış herif ahahha. fazla pornodan yanmış beyinle köylü egosunun birleşiminin can sıkıcı sonucu.

    20 belki 30 yaşından sonra tanıdığınız bir insanın sizi tanımadığı dönemde sizin için kendisini bazı şeylerden mahrum bırakmasını beklemek çok büyük bencillik değil mi? arada ergenliğin atlatıldığı uzun yıllar var. bu kadar baskılanmış arzular yüzünden herkes mutsuz. herkesin aklı çükte.

    bekaret, dna testinin olmadığı dönemlerde kaynaklarını kendisinden olmama ihtimali olan bir çocuk için harcamak istemeyen erkeklerin ürettiği bir kavram. hem gerekli hem mantıklı. bugünse varlığını köylülerin egosunda sürdürüyor. ne gerekli, ne mantıklı. milyonlarca gencin hayatının içine sıçan bir bela.

  • bekaret başlığına da yazmıştım, buraya da yazayım.

    erkeklerde travestiye gitme olayı çok fazla. sırf keyif için travesti kartviziti toplayan insanlar var, yani ortada talep var ve karşılanıyor. peki bunun sebebi ne? etraf hayat kadınları ile doluyken bir erkek neden kadın görünümlü erkekle ilişkiye girmek istiyor?

    çünkü erkekle de ilişkiye girmek istiyor, ve birçoğu pasif. yani parasını verip zütünü gibtiriyor. ya da aktif oluyor. duruma göre.

    acayiplik de burada başlıyor. şimdi ortada eğilimlerinden utanan bir erkek var. sağlıksız bir cinsel ilişki gerçekleştirmek durumunda kalıyor. aids mi kapacak ne kapacak belli değil, umursamıyor da.

    dışarda ise errrrrkek kesiliyor. karısının giyimine karışıyor, belki dövüyor. evlenirken bakire kız istiyor vs.

    peki bakire bir kadın, travesti ile ilişkiye giren, zütünü kalaylatmış adamı nasıl ayırt edecek? yazık değil mi? o kadar kız oğlan kız beklemiş, eeeee, kapıya çarşaf asan herif aslında gizli gay. kapma olasılığı bulunan hastalıklar da var belki.

    basit bir seks olayı bu kadar tabu olmasa ne olacak? aynı adam gayliğinden utanmayacak. kendi seçtiği başka bir adamla güzelce, hijyenik hijyenik beraber olacak. ikiyüzlü davranmak zorunda olmadığı için gereksiz bir cinsel enerji biriktirmeyecek, ortalık yere kusmayacak. başka kadınların hayatını zehir etmeyecek.

    bu kadar basit aslında.

    sonuç olarak ; sebep tamamen kendini ispat çabası, "ben de sizdenim, karımı benden başka kimse s*kmedi" demek. başka da bir sebebi yok.

    kadına kendi bakirliklerini ispat edebilecekleri bir parametre de yok diğer yandan. yani yüzde yüz güvenilir bir yöntem yok, kadınlarda da olduğu gibi. insan söz konusu olduğunda bunu anlayamazsınız. o yüzden böyle konulara takılmayın, saygılı, oturmasını kalkmasını bilen, kafasını kullanan birini bulun. gerisi saçmalık.

  • meşhur fıkrada dile gelen fantazmik korkudan ileri gelir.

    ***

    oğlan köyden kız alır. evlenirler.

    gerdek gecesi büllüğünü çıkarıp gösterir. "bak kınalım, bu gördüğünden dünyada sadece bende var" der.

    mutlu mesut yaşayıp giderler. lakin oğlan için askerlik vazifesi gelir çatar. gitmeden evvel, en yakın arkadaşı mahmut'a emanet eder karısını.

    döndüğünde karısının yüzü beş karıştır. sorunun ne olduğunu anlamaya çalışır. bizim kınalı bir süre sonra ağzındaki baklayı çıkarır.

    "hani dünyada bir tek sende vardı ondan? mahmut'ta da varmış"

    oğlan şok olur. ama yalanı ortaya çıkmasın diye bozuntuya vermemeye çalışır. "bende iki tane vardı, yıllar önce birini mahmut'a vermiştim"

    bu noktada kınalı kahrolur ve ağlamaya başlar. hıçkırıklarının arasından şunu cümle duyulur:

    "neden büyüğünü ona verdin?"

  • çok fazla insan tanımadım şu güne kadar. çoğu insanla yüzeysel ilişkiler kurmaya özen gösteriyorum. o yüzden erkekleri de kadınları da çok bilmem. baktım özelini anlatmaya kalkıştı hemen konuyu kapatır giderim. çok basit, dinlemem. nadiren her şeyini bildiğim insanlar olur, onlarla da kolay kolay kopmam. zaten onlar da, kızlar dahil, böyle saçma konular açmamaları gerektiğini bilirler.

    şu güne kadar bir sürü erkekle kahve içtim, sinemaya gittim. aralarında benim teklif ettiğim de oldu. uzun süreli ilişkim de oldu. hiçbiri bu "boktan" mevzuyu açmadı. açamazdı da zaten. konuştuğumuz son konu bu olurdu.

    ama internet, insanların en mahrem sırlarını döktükleri, en utanç verici huylarını itiraf ettikleri, en şeref yoksunu fikirlerini bile savunabildikleri çılgın bir yer. adamın gitmediği genelev, gazino kalmamış ama evleneceği kadının bakire olmasını istiyor. öyle kadınlar var ki bir başka kadın hakkında bakire olmadığı için iğrenç sözler söylüyor. hatta tuhaf bir şekilde bakire insanları yobazlıkla, kezbanlıkla filan suçlayanlar var. noluyorsunuz, bir kendinize gelin. bu tarz kişinin inisiyatifine kalmış konularda ahkam kesmek size düşer mi?

    herkes sizin gibi olamaz. bunu bir kabullenin artık. hayatta renkler de olmalı. çeşit olmalı.