erkeklerin ömür boyu sakladıkları kablo dolu kutu

  • ne zaman içlerinden biri atılsa bir iki vakte lazım olur.

  • ya ansızın lazım olursa ve o kablo çoktan atılmışsa. düşüncesi bile ürpertici.

  • pehh. kutu kesmez. bu olayda hepinizi suya götürür susuz getiririm. istifçi miyim bilmiyorum. sanırım öyleyim. bir karış kabloyu dahi atmaya kıyamam. kablolar benim hayatım. damar yerine ttr kablo, sinir yerine bobin tellerim olmadığına hayıflanıyorum. seneler önce mütevazi bir koliyle başlayan maceram sonucunda gemi azıya alarak kombi odasını hurdalığa çevirdim yetmedi, arka balkona sızarak eşimin halı, kavanoz, ayakkabı gibi gereksiz zımbırtılarını dehleyip orayı da zapt ettim. orası da dar gelince binanın çatısına sıçradım ve orayı da doldurdum. eski yan vermiş bilgisayar kasaları, tarihi eser niteliğinde boardlar, bozuk olduğunu bildiğim adaptörler ve kopuk kabloları, gözü kör olmuş cd ve dvdler, benden bu kadar diyen bozuk harddiskler, teller, vidalar, yırtık pırtık hoparlörler, artık eritin beni diye yalvaran bobinler ne ararsan var.
    bazen geçiyorum karşılarına nasıl da yatıyor kuzular diye keyifleniyorum. o rengarenk, çeşitli metrajda kablolarım uçlarından çıkan telleriyle bana gülümsüyorlar. celeron işlemcilerim gene yuvalarına oturacakları günü bekliyorlar. spot lambalar tekrar ışıldama aşkıyla yanarken yılların yorgunluğunu taşıyan fanları örümcek bağlamış power supplyler tekrar elektrik dağıtacakları anı beklemekteler. 5+1 uyduları tekrar seslenmek için fırsat kollamakta. deck kasetçalar ruh ikizi amfisini ararken, artık bana iğne değdirmeyin diye ağlayan çizik içinde plaklarım salına salına dönmek için can atıyor.
    o kutuları açtığımda, çatıya çıktığımda eski dostlarımla, okul - asker arkadaşlarımla buluşmuş gibi oluyorum.
    daha neler var neler. kendi yok ama ucu gidik ericsson 688 kablosu var ulan daha ne diyim nasıl anlatayım? eşim artık illallah etti, tüm umutlarını tüketti ve beni kendi halime bıraktı.
    bense sabırla ve inatla bir gün işe yarayacakları günü bekliyorum.
    ama geçenlerde beklenen gün geldi ve eşimin tvsinin receiveri cortladı. hemen eskilerden bir tanesini taktım ve "bak tatava ediyordun nasıl işe yaradı" diyerek takdir bekledim. bir şey demedi ama bakışlarından "hassiktir lan yenisi kaç para" manası çıkardım. peşinden "ben bunu istemem git yarın yenisini al bana" diyerek son darbeyi vurdu.

  • bir gün gelir kardeşinize vga kablo lazım olur kutudadır.çünkü o kutunun içerisindeki kabloların kullanılacağı gün gelecektir.

  • artık işe yaradığında kaydını tutmaya karar verdim. bugün monitörün displayport kablosu bozuldu, sanırım yamultmaktan konnektörün lehimleri koptu. sonsuz kablo kutusunda minidp-dp kablo buldum, monitörde minidp girişi de olduğundan ona taktım. cillop.

    işe yarıyor. kutuya güvenin.

  • adaptörlerin üstünde rahat okunsun diye amper değerlerinin yazılı olduğu etiketler olan, tamamı milimetrik sarılmış, geçmişten bugüne herhangi bir platform için lazım olabilitesi olan her türlü jack, dönüştürücü, kablo ve ölçüm aletlerinin olduğu 2 adet büyük bisküvi kolim bu tanıma uygundur diye düşünmekteyim. bir kablo lazım olduğunda* kutunun düzenini bozmamak için yenisini satın almışlığım çok olmuştur.*

    edit : başlık dirilmek için, bana "hdmi to vga adapter" in lazım olmasını bekliyormuş.

  • büyük boy bir poşet olur genelde.ben böyle bir tespit görmedim.tebrik ederim.ne zamandır saklıyorum.

  • içinde artık tedavülde olmayan eski samsung telefon şarjı var. artık üretilmeyen kodak fotoğraf makinesi aktarım kablosu var. 50 tane iphone şarj kablosu var ve hiçbiri calismiyor. lan kablosu var. var oğlu var. ve artık benim bile hatırlamadığım nice kablolar, adaptörler, piller var. nereye gitsem bu kutuyu götürüyorum ve asla bırakmıyorum. gözlemlerime göre yalnız değilim, etrafımdaki tüm diğer hemcinslerimde benzer bir kutu var. bu kutunun en büyük düşmanı da kadınlardir. sürekli atmaya çalışırlar.