erdoğan avrupa birliğine de diz çöktürecek

  • bir yigit bulut iddiasi. joleyi fazla kacirmis olmali. arkadasa gore c.baskani paralellere, laiklere, sigara firmalarina oldugu gibi ab'ye de diz cokturecekmis. iddia(!)sini da, prof.dr selami dilatan'in "sahlanan turkiye" kitabindaki su anekdota dayandiriyor guya(!):

    "eylül 2015. kopenhag'da çok önemli bir toplantı yapılmakta. devletimiz kopenhag kriterlerinin tamamına uymakla kalmayıp, ecdada yakışır bir biçimde bir kaç kriter de kendisi ekleyerek "bu da bizden olsun" yüce gönüllülüğünü göstermişti. toplantı şakalaşmalar, sohbetlerle başlamıştı. her şey yolunda görünüyordu ancak avrupalı yine şerefsizliğini yapmış, bu kadar önemli bir toplantıya sayın c.başkanını değil de sadece dönemin başbakanı ve dışişleri bakanı çavuşoğlu'nu çağırma acziyetini göstermişti. bunu farkeden çavuşoğlu, yiğit bulut'a whatsapp'tan mesaj attı. bulut da durumu ivedilikle cumhurbaşkanımıza iletti ve yanlarına genç tercüman furkan şimşir'i de alarak hemen helikoptere atlayarak kopenhag'da aldılar soluğu. furkan sadece cumhurbaşkanımızın imam hatipten arkadaşı hayrettin şimşir'in oğlu değil, aynı zamanda 1 aylık hızlandırılmış kursla ingilizceyi öğrenebilecek kadar zeki bir gençti.

    görüşmelerin yapıldığı odaya girdiklerinde avrupa dönem başkanı karl pilkington elindeki kriterler kitabını sıvazlıyordu. başkanımızı kapıda tüm heybetiyle görünce şaşırdı. cumhurbaşkanımız asıl bir biçimde "devam devam, biz sohbetinizi bölmeyelim, şöyle kenardan dinleyeceğiz sadece, siz çağırmayın bizi tabi, kimiz ki biz" diyerek sitem etti. pilkington belli ki ürkmüştü. karşısında davutoğlu gibi bir kolay lokma varken konuşmak kolaydı. şimdi karşısında özgür dünyanın,galaksininin ve de tüm ezilenlerin (ateyistler ve paraleller hariç)liderini görünce titremeye başladı ama bir taraftan şerefsizlik yapmaya devam ediyordu:

    pilkington- sayın davutoğlu sadece kopenhag kriterleriyle olsa buyrun birlik sizin ama geçen ay aldığımız kararlara göre amsterdam şartları ve bükreş mokoloklarını da uygulamanız gerekiyor.
    davutoğlu- bence bu yaptığınız siyasi ahlaka uymuyor. bu şartlardan daha önce haberdar edilmeliydik. bakanlar kurulunun tanga giyme zorunluluğu ve anadolu'daki eseklere siginma evi saglanmasi nereden çıktı hem? sizi ciddiyete davet ediyorum.
    pilkington- maalesef, bunlar olmadan alamıyoruz

    bunları duyan c.başkanımız artık kendini tutamadı ve diplomasi tarihinde van minute'ten sonra verilmiş en büyük ayarlardan birinin ilk cümlesini söyleyiverdi:

    "alışınız kuvvetli değil demek ki!"

    "bana mı dediniz mösyö?" diye sordu pilkington.

    "evet sana ne dedim ne var? hayır ne yapacan yani? önce o eli bi indir. akıllı ol, biz adamın aklını almasını da biliriz. iki dakika delikanlı olun, efendi olun yav, adam olun adam. adamlık cinsiyet değil, şahsiyet meselesidir. biz de bi söz var, afedersin yırtık dondan çıkar gibi kurallar çıkarıyosunuz biz girmeyelim diye size. korkmayın yav, acıtmayız yani.neyse, şimdi ben sana ağır bir laf söylerdim ama ortamda bayan var."

    bunu duyan angela merkel "bayan değil kadınnn!!!" diyerek tepki gösterdiyse de, kimse onu dinleyecek durumda değildi.

    pilkington elleri titreyerek, tercüman furkan'a baktı:

    furkan- "yes i say to you but past tense, what's there? what do you do, so? before put your hands down. be clever, we know take man's clever. two minutes be madblood, be lord yo! man be man. man sex no, şahsiyet problem. we have a word, bad underwear out rules, no fear, we no pain, now ı say a heavy word to you but this is a woman!"

    çeviriyi duyan pilkington utançla diz çöküp, ağlayarak sayın başkanımızın elini öptü, af diledi. bu ab ile ilişkilerimizde bir dönüm noktası olacaktı."

    şahlanan türkiye-sf 34, prof.dr.selami dilatan, bestepe yayınevi, 2014