emrah safa gürkan

  • yazının ne zaman bulunduğu bilgisi ile ilgili gelen eleştirileri biraz abartılı buluyorum.
    bilmiyor değildir.
    şöyledir:
    celal hoca tam olarak neyi sordu anlayamadığı için "bilmiyorum hocam sen söyle"ye getirmek istemiştir.
    çünkü celal hocanın öyle bi tarzı var.
    mesela atıyorum esg dedi ki "5000 sene önce bulundu hocam".
    celal hoca şunu diyebilirdi "ya ne 5bini yeaaa, göbeklitepe'deki taşları doğudan batıya dizerken çizdikleri çizgilerin çıkıntıları da bir yazı değil mi".
    dese şaşırmam, "hocam o yazı değil" desen, "ya o senin dediğin 5bini herkes biliyor, ben asıl yazımsılardan bahsediyorum" diyiverir. "yazımtrakları bilmiyor musun sen" der. yazımtrak diye bir şey yok mu??? o an oturur icat eder, makalesini yazar, kitabını basar, antropolog dostu metyüv'e söyler ve kahkaha atarlar sen yine bok gibi kalırsın.
    bildiğin bilgiyle ilgili senden fazla detay bilerek kafasında başka bir şey kurarak senin doğru bilgini boşa düşürür celal reyiz.

    esg ile celal hocanın yıl kavramları farklı olduğu için arada tarihsel sıkıntılar oluyor.
    zira celal hocamıza göre 1milyon yıl daha dün gibi, esg hocamız ise tarihçi.

    ikisini de çok severim, böyle karşı karşıya getirilmeleri hoş değil.

    ancak ilber reyis de celal hoca gibidir.
    esg'nin verdiği bir örnekte olduğu gibi "atina belediye başkanının kızını bilirsin" diyormuş. lan nerden bilsin aq? ama öyle işte, herkes bilirmiş gibi düşünüyorlar.

  • yazının ne zaman bulunduğunun çok ciddi bir tartışma konusu olduğunu bilmesinden dolayı önce "alfabe mi?" diye sorup sonra bilmiyorum demiş ama tabi buradaki sayın a*** k**** her bokologlarına göre tarihçi falan değil, çünkü ekşi sözlük yazarlarına göre bilim dalı diye bir şey yoktur, tarihçi dediğin antropoloji de bilecektir, morfoloji de bilecektir, paleografi de bilecektir.

    edit: sırf biraz bilgilenin diye yazıyorum bakın, yazının geç dönem paleolitik çağda mağaralardaki resimlerin etrafına çizilmiş nokta ve çizgilerle bulunduğunu savunan arkeologlar vardır, bunun proto-yazma olduğunu ve gerçek yazının öncüllü olduğunu iddia eden vardır. bu konu ağır olarak sübjektif olarak kalmıştır zira mısır hiyeroglifleri gibi bir "sorun" vardır...

    edit2: celal şengör'e gidip bir whatsapp'ı sorun, instagram'ı sorun, chatgpt'yi sorun, bakın bakalım bilgisi var mı? karanlık odada, karşınızda celal şengör olduğunu bilmeden bu soruları sorarsanız, "ulan ne kadar cahil adammış" diyeceğiniz adam olur celal şengör.

  • son zamanlarda gördüğüm en anlamsız tartışmanın kapısını açmış. trollük denemeleri mi yapıyor nedir. hoşuna gitti galiba blackface tepkisi. dark side' a henüz geçmediğini düşündüğümden bir lokma da benden gelsin doyursun kendisini:

    ortada bir anket var. "fırsatınız olsa yurtdışında yaşar mısınız?" insanların ezici çoğunluğu da evet demiş.

    öncelikle bir akademisyenden ankette katılanlara ayar vermek yerine sonucun neden öyle çıktığına dair yorum bekleriz ki bu durumda yorum yapacak bir şey bile yok. soru aptalca. hiç bir şeyi ölçmez. insanların kafasında ne canlandığı bile belli değil. bir amerikana da sorsan aklına bir paris gelir, bir yunan adası gelir evet diyebilir.

    neyi ölçüyor anket? hiç birşey. değişimden korkan bir %15 var onu görüyoruz sadece. işte burada trollük sınırını zorluyor:

    "siz bu yurtdışında yaşamayı, göçmen olmayı ne sanıyorsunuz ya? "

    bilmiyorlar işte ondan evet diyorlar. farklı bir hayat mümkün mü? nasıl olur? bu insanı heyecanlandıran bir fikir. evete basar geçer normal biri. bu gereksiz çıkışın anlamı var mı?

    "kimsesiz, önemsiz, çevreyle bağlantı kuramadan üç kuruşa yaşayıp gitmek... "

    girişi çok sert yaptığından gelişmede uçuşa geçmek zorunda kalmış. neden üç kuruşa yaşıyoruz fırsatımız varsa, nasıl bir fırsat lan o? neden önemsiz? önemimizi mi kaybediyoruz bir yerden bir yere giderken? ankara' da önemliyim istanbul' da önemsiz diye bir şey oluyor mu tüm arkadaşların çevren geride kaldı diye?

    "batı kültürüne hakim sayılırım, dil engelim hiç olmadı, türkü, şiş kebap, baklava sevdam yok, yani çok lokal sayılmam, ben bile yapamadım"

    makul bir insan bilir ki senin mutlu olup olmaman tamamen senin kişisel tecrübelerine bağlı. nereden gittiğin nereye vardığın. bunu bir afgana söyleyebilir misin? hayır. peki tüm türkler aynı hayatı mı yaşıyor? hayır. türkiye' nin ortalaması olduğunu inandıran şey nedir? neden seni referans alalım?

    gerçekten hiç anlamı yok. bomboş bir tartışma.

  • gereksiz yere linç edilmiyor. konunun ekşisözlük ile de alakası yok. her şeyi çorba yapıyorsunuz.

    linç yememesi için

    1. ya sosyal medya' da popüler bir figür olmayacak. ne yaptığını bilmeyeceğiz sadece kitaplarını okuyacağız ve konferanslarına katılacağız.

    2. ya da popüler bir sosyal medya figürü olarak kimin ile çalıştığına ne yaptığına çok dikkat edecek her hangi bir hareketinin sonuçları ne olur diye çok özen gösterecek.

    bilgisine kültürüne bir şey diyen yok zaten. bu blackface olayı da "gerizekalı sjw ler ağlamasın" bahnesi ile değil de özür dileyerek hemen değiştirilseydi kimse bu kadar abartmazdı.

    ama türkiye' de tepki gösterene yayıncısı küfrederken yurtdışındaki akademik çevresine bizzat özür dilemesi ile hala konu kapanmış değil.

    insanların neye tepki gösterdiğini bile anlamadan savunmak da tam bir ekşisözlük kültürü diyeyim ben de o zaman.

  • "bir adam şundan konuşuyorsa bundan konuşamaz" şeklinde bir bakış açısına sahip insanlar nedeni ile "branşından" başka -hiçbir şeyden haberi olmayan akademisyenler yetişti bu ülkede. sonra o akademisyenler daha en basit olaylar karşısında bile geniş bir perspektifden olayları incelemeyi "beceremedikleri" ve dolayısıyla bildiğini zannettiği branşını yeni nesle aktaramadığı için tamamiyle vasıfsız bir üniversite gençliği kültürü oluştu.

    bu adam zaten konuştuğu her x konusu için "ben bunun uzmanıyım" demiyor.

    ne diyor;

    "ben bir tarihçiyim, olmaz öyle saçma tarih gibi programlar için hazırlık yapıyorum ve bugüne dek edindiğim bilgiler ve kültür yığını neticesinde olayları yorumluyorum, bilgi için bana gelmeyin, bir şeyi tamamen benden öğrenemezsiniz, benden ancak yorum dinleyebilir ve okumanız için yol belirleyebilirsiniz."

    türk insanının üretilen medya içeriğini kavrayamaması ve sırf bu gerzeklikleri yüzünden emrah safa gürkan gibi insanları harcaması beni çok üzüyor. bu adam en nihayetinde "son tüketici" şeklinde sınıflandırabileceğimiz bir izleyici kitlesine; herkesçe tüketebilecek seviyeye indirgenmiş ve belli bir format ile çizgisi belirlenmiş bir bilgi bombardımanı "şovu" yapıyor. burada kilit kelime "şov".

    emrah safa gürkan "ben tüm tarih sürecinin tek uzmanıyım, her şeyi bana soracaksınız" şeklinde bir söylemde bulunuyor da benim mi haberim yok?

    yani bunu kavrayamayan insanların olması çok garip.

    ama siz de haklısınız, o kendi alanında inanılmaz derecede uzman tarihçiler sağolsunlar bize çok yardımcı oldular. meydanı bu emrah gibi boş beleşlere bırakmayalım. değil mi?

  • yine bomboş bir lincin kurbanı.

    niye? çünkü kendini hitler'e shoplamış. niye shoplamış? çünkü hitler dönemini anlatan bir video çektiği için.

    hitler'e shoplamak büyük ayıp tabi, ama mesela hitler'in 2 katı insan öldüren stalin'e veya "en az" hitler kadar ırkçı olan churchill'e kendini shoplarsa hiç sorun yok.

    bırakın artık şu sikko görüşlerinizi ve hassasiyetlerinizi allah aşkına.
    farklı bir senaryoda; stalin ve churchill gibi psikopatlar yerine hitler'i alkışlıyor ve diğer ikisini "adını söylemenin bile günah olduğu kişiler" olarak görüyor olabilirdiniz.