eminevim dolandırıcılık sistemi

  • farklı bir firmada sektörün eski çalışanı olup nefret ederek bırakıp gitmiş biri olarak az buçuk anlatayım.öncelikle sektörde şu an için teslimat olmaması gibi bir durum yok.ama güvence de yok.yani firma kaçıp giderse hakkınızı arayacağınız bir durum yok.eğer bir firma bile bunu yaparsa sektör komple çöker.ama ben kaçıp gidebilecek firma düşünmüyorum.çünkü akıl almaz paralar dönüyor.eminevim,fuzulev birevim gibi büyük firmaların her şubesi aylık en az 10 milyonluk satış yapıyor.kuraya gelince örneğin 40 kişilik gruptasınız.kuraya giriyorsunuz ama kurada bir sürü fake müşteri var.bunu ispat etmeniz imkansız biz çalışanların bile haberi olmuyor.ben çalışırken hiç ismini cismini bilmediğim kişilere bölgemden kura çıkıyordu.yönetime bir kaç kere söyledim bize bile yalan bilgi veriyorlardı.diğer firmalarda çalışan arkadaşlarımda aynı olaya her ay şahit oluyorlar ve bize söylemişlerdi.şimdi işin diğer boyutu da müşteriyi algı oyunlarıyla bankalardan çok daha mantıklı daha ucuza ev araba sahibi yaptığının söylenmesi.hesaplamalar yapılırken bak ben bu rakama seni ev sahibi yapıyorum banka şu kadar faiz alıyor deniyor ama hesaplamalara müşterinin ev çıkana kadar vereceği kira parası ev değer endeksi artışı gibi diğer çıktılar işin içine katılmadan algı oyunuyla söyleniyor.kura da ilk çıkarsan mantıklı bir sistem ama işin içine fake müşteriler de girerek teslimatı alman uzuyor ve senin paranı firma kullanıyor.müşterilere söylenmeyen diğer bir detay da teslimat zamanı yaşayacağı sıkıntılar.sözleşmeler de firma uygunluk vermezse teslimat gerçekleşmez diye bir madde var.belli bir yaşın üstünde ev veya arabalara teslimata uygunluk verilmiyor.buna rağmen ilk kayıt sırasında belli bir yaşa yetecek meblağlara kayıt açıyor firmalar.teslimat zamanı sonra bin dereden su getiriyor.daha fazla söyleyeceklerim hukuken hakkımda sıkıntı yaratacağından burada bitiriyorum.son olarak vereceğiniz paralar ne tür cemaatlere gidiyor bu sektörün arkasında kimler var söylemek isterdim ama hakkımda yasal sıkıntılar yaratacağı için sizlere tavsiyem bu sektörden hiç bir firmaya girmeyin kimseyi girdirtmeyin.paralarınız o sapkın cemaatlerin kara parasıyla aklanmasın.

  • uzun zamandır bir merakım vardı bugün giderildi. son zamanlarda her delikten fışkıran zart evim zurt evim sistemleri nasıl yapıyor nasıl ediyor da milleti düdüklüyor?

    maalesef bugün ayrıntısı ile öğrendim. arkadaşım (bkz: bir arkadaşım ekolü) başına gelen bu belayı bana ayrıntısı eminevimin hakkettiği bir üslup ile anlattı.
    paylaşmaktan zevk duyarım.

    okumadan yorum yapan, sen de hiç gitmeseydin lagaluga yapan tayfa, sözüm size: eminevime muhtaç olun inşallah

    okumayı yeni öğrendim kafam basmıyor diyen arkadaşlar için öpözet: başta eminevim olmak üzere bu zart evim zurt evimden uzak durun, yanında geçince tövbe edin.

    --- spoiler ---

    konuya gelelim

    --- spoiler ---

    24.09.2020 eminevim tarafından dolandırıldığımı anlamam.
    arabamı değerinde (hatta biraz fazla fiyata) saymaları ve “islami kılıfa uydurulmuş” kredi sistemlerinin banka faizlerinden çok daha düşük olma ihtimalinin dayanılmaz cazibesiyle abone olduğum sistemden çıkma aşamasında kafama dank eden olaydır. bu zamana kadar ödediğim toplam 101.800 liranın 33.000’ini keseceklerini kalan 68.800’ü de 6 ay işlettikten sonra vereceklerini söylemelerinden ibaret bir durumdur. beni sonunda eminevimin üyeleri ayakta mı yoksa oturarak mı tercih ettiklerini sorgulamaya sevk eden olayın +18 detaylarını merak edenleri aşağıya alalım.

    --- spoiler ---

    bundan sonrasını lise ve üzeri mezuniyeti olanlar okusun

    --- spoiler ---

    efendim öncelikle söyleyeyim ben bile bile dolandırılmadım.

    daha önceden (2009-12 yıllarının efsane ekonomi döneminde) enişte (bkz: eniştem)bu sistemle ev sahibi oldu. eniştenin yıllarca verdiği gazla 2019 nisan ayında ben de bilgi almak için bir şubeye gideyim dedim. gittik ayaküstü sohbet ederken adam birden benim bir aydır 45’e satılamayan aracımı peşinata sayabileceğini söyledi. ben de “piyasasından düşük sayarlar arabayı” diye içimden geçirerek kaça sayacaklarını sordum. ben 44’e satmaya razıyken bana 47 teklif ettiler. dumur oldum. (o sırada ölücüler 40’a verirsen belki bakarım diyorlardı.) birden iş ciddiye bindi. hem arabanın zararından kurtuluyordum hem de işin sonunda ev alma vadediyorlardı. üstelik kurada erken çıkarsam daha erken ev alabilirdim.

    sistem nasıl işliyor? ben 400 bin için girdim. 33bin hizmet ücretini baştan peşinen alıyor. kalan 400binin %10’unu peşinat olarak alıyor. gerisini 3.600’den başlayıp teslimat almadığım her 12 ayda %8 artacak şekilde taksitlendiriyor. taksit sayısı en fazla 88 en az 70 olacak şekilde değişiyor. ben girer girmez 100 kişilik kuraya girmeye başlıyorum. kuralarda çıkmazsam “vade ortası” olan 40. ayda teslimatımı alıyorum. eğer peşinatı taksitlendirirsem taksit sayısı kadar da teslimatımı (400bin) geç alıyorum. ha şimdi diyeceksiniz bu olay neden bu kadar alengirli? daha basit yapılamaz mı bu sistem? açık açık yapsalar kimse bu oyuna gelmez kardeşim. diyeceğim o kadar.

    400.000 teslimat için önüme koydukları sözleşmede (buraya dikkat) cayma halinde “organizasyon bedeli” dedikleri +33.000 ödememin kesileceği ve iadenin 6 ay sonra yapılacağı yazıyordu. tabi ben o zaman arabayı değerinde vermenin keyfi ve ev alma umuduyla orayı şöyle yorumluyorum: “teslimatı almadan cayarsam organizasyon bedelinden bir kısmını kesinti yapacaklar o kesintiden kalanı 6 ay sonra verecekler. anaparamı değil.” bu sırada başımdaki temsilci bu yönde yorumlanabilecek vaatlerde bulunuyor: “efendim hastalık işten çıkarılma gibi mücbir bir sebeple çıkarsanız şirket bu kesintiyi insiyatif alarak yapmıyor.” diye ekliyor. neyse hızlıca sözleşmeyi imzalayıp ertesi gün arabayı teslim ettim. arabanın parası olan 47 binin 33 binini kendi organizasyon bedellerine sayıp peşinen aldılar. kalan 13 bini de peşinata saydılar. (bin lira nereye uçtu diye soran matematik dehası olursa arabayı almak için incelerken buldukları kusurlar nedeniyle bin lira sonradan kesinti yaptıklarını ekleyeyim.) 400 bin teslimatın %10’u olan 40 bin peşinatın kalan 27 binini de taksitlendirdiler. burayı o zaman anlamamıştım. meğer kazara kurada çıkarsam parayı 10 ay geç almam için (çünkü sonuçta 40 bin peşinatı 10 taksite bölmüş oldular!) ve “benim peşinatım yok onu biriktirip geleyim” diye kaçıp düşünme vakti kazanmamam için yaptıkları bir oyunmuş.

    sonradan sakinleşip olayı kafamda değerlendirirken bütün kozları bu elemanların eline verdiğimi fark ettim. toplam 433.000 ödeyecektim ama 10 ay ila 50 ay vadede 400bin alacaktım. kendi alacakları 33 bini peşinen almışlardı. diğerlerini taksit yapmışlardı. bu arada tl’nin değeri düşerse ne olacaktı? ama enişte örneği var önümde. “adamlar kendini garantiye alsa da beni mağdur etmezler. etseler enişteyi ederlerdi. hem dolandıran şirket nasıl 28 sene iş yapsın” diye kendimi avutuyorum. kafamdaki diğer soru: “ulan elime geçmeyen para için baştan ödeme yapmaya başladım. paranın değeri teslimatı alacağım 50 aya kadar öngördüğümden daha fazla düşerse nolacaktı?” o zaman da kurada ismimin çıkıp erken alma umudu beni tutuyordu.

    neyse efendim 2020 mart ayı geldi korona ülkemize giriş yaptı. çokomel bey faizleri indirdi. ev fiyatları birden ikiye katlandı. benim sistemde biriken param tl’de kaldığı için yarı-yarıya erimiş oldu. ben de 24.09.2020’de temsilciyi arayıp çıkmak istiyorum dediğimde bana 33.000’in hepsinin kesileceği ve anaparamın iadesinin 6 ay sonra yapılacağını söyledi. internetten eminevimle ilgili şikayetlere baktığımda bunu bu şekilde herkese dayattıklarını gördüm. “ulan bari borç-harç ekstra toplu bir ödeme yapıp teslimatımı erkene alayım. yoksa bu gidiş gidiş değil. köküne kadar girecek.” dedim. adamlar “130bin toplu ödeme yapıp 4 ay boyunca taksitlerini ödemeye devam edersen 4 ay sonra 300bin veririm” dediler.

    130bin + (4x4bin)16 + (o zamana kadar ödediğim) 68.800 (33bin hizmet bedeli haricinde) 214.800 ediyor. ben zaten 214.800 biriktirebiliyorsam + 85.200 için neden ekstra 33 bin hizmet bedelini baştan peşinen vermiş olayım. burada hardcore porno var dedim. çıkış için gittim. adam önüme bir dilekçe koydu içinde organizasyon bedelinin tamamının kesilmesini kabul ettiğim bir ibare var.
    dedim: ben bunu bu şekil imzalamam. bu ifadeyi çıkarın.

    dedi: oradaki bir ibareyi değiştirirsek merkez bu çıkış dilekçesini işleme almaz. tekrar yazmak zorunda kalırsınız. 2 gün vakit kaybetmiş olursunuz. (yavuşak şimdi de 6 ay geç vermenin ötesinde bir tehdit savuruyor)
    dedim: bu şartlar bir tek genelevden ayrılan seks emekçilerine dayatılır.
    dedi: biz burada ne iş yapıyoruz sanıyorsunuz? (son iki satırı ben ekledim)
    neyse gittim noterden kendi yazdığım ayrılma dilekçesini ihtarname yoluyla kendilerine ilettim. bir yandan da meşhur şikâyet sitesine yazdım. ama adamların benim üzerime yaktıkları zevk sigarası bitmemiş olacak ki üzerinden bir hafta geçmesine ve bu süre boyunca şikayetin en popülerler listesinde kalmasına rağmen ne arıyor ne soruyorlar. adamlar artık hitap ettiği kitleye ne kadar güveniyorsa oradaki binlerce liralık reklam/itibar kaybına takılmıyorlar.

    bu arada oraya şikayet yazında “bu yollu belki bize de verir” diye avukatlar yanaşıp laf atmaya başlıyor. oraya da değineyim:
    olaya kanunen baktığımızda ticaret bakanlığının 2014’te yayınladığı genelgede “sözleşmedeki haksız şartlar” kapsamına bu şartlar “cayma halinde hizmet bedelinin tümünün şirkette kalmasını sağlayan haksız şart” olarak giriyor ve geçersiz sayılması öngörülüyor. ancak bunun da yolunu bulmuşlar çıkanlara organizasyon ücretinin tamamının kesilmesini kabul ettiren bir ifade imzalatarak sözleşme dışında bir dayanak daha elde ediyorlar. biraz çemkirene de organizasyon ücretinden sadaka kadar bir kısmı iade ederek “hizmet bedelinin tamamını” hukuken kendileri almamış oluyor. içerideki anaparanızın faizini de 6 ay yedikten sonra veriyorlar. 6 ay sonunda hala alamayıp internete şikâyet yazanlar da var gerçi. (giderayak bir posta daha şeedebiliyorlar demek ki)
    dava açanın parasını dava sonuçlanıp karar kesinleşene kadar (yani en az 2 yıl) ellerinde tutma imkanı olduğundan mahkemeden korkmuyorlar. zaten ellerinde avukat sürüsü var. ayrıca kendi aleyhlerinde bir karar çıksa bile kararın net olmama ihtimali yüksek. (hakimlere ulaşmak parası olan şirketler için zor değil) onlar aleyhine net bir karar çıksa bile bunun yargıtayda onanma garantisi yok. onanacak olsa bile arada davacıya tüm parasını yasal faiziyle verip anlaşma imkanları var çünkü yargıtayın onaması demek emsal karar demek. bu olmasın diye sizin anaparanızın 5-10 katını bile size teklif edebilirler. her türlü zarardasınız boş yere gidip bir de avukatlara vermeyin yani.

    biraz da sistemin islami kılıfının yırtılıp sahtekar donunun göründüğü yerlere parmak sokayım:
    1) bu adamlar diyor ki: “biz faizsiz altın günü gibi iş yapıyoruz. herkese taksit sayısı teslimat tutarına göre belli büyüklükte gruplar oluşturuyoruz. örneğin herkesin aylık 4bin ödediği 100 kişilik grupta her ay bir kişi 400.000 alıyor.”

    iyi de kardeşim sen vade ortasında yani 50. ayda kurada çıkmayan 50 kişinin parasını bir anda verdiğini söylüyorsun. bu bir grup için 20 milyon eder. üstelik senin bunun gibi binlerce grubun var. o para nereden geliyor?

    2) bir gruptan kaç kişi ayrılırsa ayrılsın o grubun işleri aksamadan tıkır tıkır yürüyor. o gruplarda kurada çıkan elemanların eksik paraları nasıl tamamlanıyor?

    3) sana üye olarak kim gelirse gelsin hangi teslimat ve taksit tutarını belirlerse belirlesin anında ona göre grup yapıp ertesi ay kura çekebiliyorsun. ya senin elinde böyle her ihtimale karşı hazırda 1 kişi eksik olarak bekleyen enayi grupların var ya da bu gruplar hayali.

    4) grupların hayali olunca kuraların da sahte. her çekilişte sahte isimlere kura çıkıyor. o parayı sen faizde veya başka garanti yatırımlarda vade ortasına kadar işletiyorsun. arada da kimse uyanmasın diye vitrin olarak birkaç kişiye kura çıkarıp onların reklamını yapıyorsun.

    5) gruplar hayali olunca vade ortasında yaptığın ödemeler de 100 kişilik grupta 50 değil daha düşük bir sayı. o zaman bu parayı o zamana kadarki faiz kazancınla ödüyorsun.

    6) kuraların hakkında soru sorana kişisel verileri koruma kanunu martavalı okuyup “listeyi veremem” diyorsun. ama tüketici hakem heyeti yoluyla uğraşana kuraya giren isim listelerinin olduğu noter tutanağını yollayabiliyorsun. demek ki başta yalan söylüyorsun başta. (zikerten adamı yalan söylemekle itham ediyorum evet lkjfalsbcşn) iyi de o isimlerin gerçek olduğunun kanıtı var mı? veya isimler gerçekse bile gerçekten senin sistemine üye olduğunun kanıtı ne?

    7) sistemden çıkanın hizmet bedelini elindeki kozları kullanarak haksız oranda kesiyorsun üstüne kalan anaparasını 6 ay sonra veriyorsun ki o da kesin değil. buradan elde ettiğin kazanç helal mi? (gerçi milleti ayakta şeedene niye helal-haram soruyorsam)

    8) ha bu arada bunlara fetva veren hocalar da bunların perde arkasını bilmeden beyanlarına göre fetva veriyor. perde arkasını bilmeden fetva veremem diyen diyanet işleri din işleri yüksek kuruluna baskı yaparak fetva aldıkları da duyumlarım arasında. (yani tecavüz, gasp ve tehdit birarada)

    9) bunları araştırmadan fetva veren hocalara, sistemde çalışan veya sistemi yönetenlerin yedi sülalesine de hakkımı helal etmediğimi buradan beyan edeyim. (hoş çok da umurlarındadır ya neyse)
    bu uzun postu okuyup üstüme derdimle dalga geçene ve haketmişsin diyene söverim. okumadan bunları yapana daha pis söverim. buradaki amacım çiftlikbankdan daha uzun ömürlü (30 yıldır yapabilmişler aq) bu sistemin çarkına naçizane bir çomak sokabilmek. reklamlarında “170.000 mutlu aile derken” seks kastettiklerini anlamamıştım. temsilciyle her görüşmemizde “biz üyelerimizle bir aileyiz” demelerinden de kıllanmamıştım. adamlar seks yoluyla aile olmayı kastediyormuş meğer. (eğer normal aileyi kastediyorlarsa bu enseste girer çünkü) okuduğunuz için teşekkür ederim.