ekşi sözlük 1. kadın ayaklanması

  • ülkemizde yaşayan kadınların neden tek çatı altında birleşmeyi beceremediği, sözde muhalif geçinen erkeklerin "kadın hakkı" dendiğinde neden ters bir şey söylüyormuşuz gibi tepki verdiği, bir kısım erkeklerin de olayı kezbanlık, feminazilik ve nafaka şeytan üçgeni dışında neden yorumlayamadığı (şaşırmadım) konuları hakkında konuşmak isterim.

    1) ülkemizde yaşayan kadınlar tek bir çatı altında birleşemiyor:

    başlığı açan kişinin entirilerine baktığımızda, hem kadınları hem erkekleri aşağıladığını görüyoruz. kadınların, nasıl davranması gerektiği konusunda neler demiş sevgili lethe:

    "lan'lı-lun'lu, abi'li, küfürlü konuşmasıdır.
    sakız çiğnemesidir.
    yolda kahkahalarla gülüp, bağıra bağıra konuşmasıdır.
    erkeksi tavırlar içine girmesidir.
    bedenini uç noktada sergileyerek, bedenle kadın olunduğunu sanmasıdır.
    'erkekler benim peşimde koşsun' çabalarıdır."

    a) entirilerimin yarısı lanlı lunlu konuşmalardan ve küfürlerden ibaret. küfür etmek veya argo konuşmak beni daha az kadın yapmıyor. kimseden, nasıl konuşmam gerektiği konusunda izin almayacağım.

    b) sevgili dostumuz, sokakta nasıl kahkaha atacağımıza, desibel rekorlarımıza kadar karışmakta beis görmemiş. kendi kafasından "ideal bir kadın" yaratıp onun dışında kalanlara da ideale ulaşmaları için neler yapmaları gerektiğini söylemiş. sokakta kahkaha atma konusunda, haşmetmeab'ın ulvi görüşlerine başvurmamız gerekiyormuş. "gerçek kadın", "ideal kadın" gibi kavramlar insan üretimidir, haliyle kadınların da farklı farklı kişilik, giyim tarzı ve davranışlara sahip olabileceğini düşünmen için henüz çok geç değil. ya da geç...

    c) bir kadın, bedenini istediği şekilde kullanabilir: eskortluk veya bedeniyle yapabileceği farklı iş kollarında çalışabilir. bedeni üzerinde hak sahibidir. kadın metalaşması ise apayrı bir kavramdır. bir insanın, bedenini nasıl açıp nasıl kapatması gerektiğini söyleyemezsiniz.

    aynı yazar, başka bir entirisinde ise erkeklerin mizahtan anlamadıklarını, onlarla iki oturup konuşulamayacağını sıkmış. yav kardeş, kusura bakma da seninle mi oturup konuşacağız? misal ben; seninle oturup ne konuşabilirim? sen, bana ne verebilirsin? hem kadını, hem erkeği gömüyorsun, kafanda yarattığın ideal tipe de ucundan kıyısından yaklaşabilmiş değilsin.

    25 kasım'da, dışarıdan biri olarak kadın cinayetlerini durduracağız platformu'nun basın açıklamasına katılmak istedim. yemin ediyorum, o yirmi kişinin arasına girebilmek için on dakika düşünüp bekledim. çünkü, kendileri dışında kimseyi istemiyor gibi bir izlenim veriyorlardı. en sonunda, utana sıkıla aralarına girdim (arkada durdum) ve kimya setiyle oynayan golden retriever'dan farksız şekilde söyledikleri şeyleri dinledim. bir saat sonra, başka yürüyüşe katıldım. ulan (üzgünüm lethe, ulan dedim) madem bir saat sonra ortak yürüyüş var, neden illa önde olacağız deyu yirmi kişi toplaşıp dağılıyorsunuz? sizin platformdan çok polis var etrafta. neden, ortak görünmesi gereken şeyde bile ayrışıp duruyoruz?

    tnetennba bin yezidi el hafif olarak, onlarca derneğin etkinliğine girip çıktım, konferanslara katıldım. biri, "izmir'i mora boyayayım", öteki "eşcinselleri almayalım", beriki "transları istemeyruk", kalanı "erkekleri istemeyruk" diyor. e siz, üç kişi toplaşıp dağılın madem. şiddete tepki için orayı burayı boyamak da tam bir götü rahata alışkın adam işi. orayı burayı boyasan ne olacak kardeşim? 2019 yılının kasım'ına kadar 383 kadın öldürülmüş. siktiğimin şehrini renklere bulayarak mı cinayetleri durduracaksınız? durdurabileceksek eğer, kömürlükten fırçamı alıp geleyim.

    2) kadın hakkı denince köpüren erkekler:

    "kadın hakkı demeyek insan hakkı diyek" diyen adamlar; kadına şiddet yokmuş, kadınlar polise gittiğinde "canım ya al sana koruma" deyu kırmızı halılarla karşılanıyormuş, namus kavramı hiç yokmuş, devletin başındakiler kadına tek bir görev biçmiyormuş gibi kafa sikip duruyorlar. kadın değil insan hakkı konusunda ısrar edip sözde muhalif geçinen adamların da istanbul sözleşmesi'ndeki "domestic violence"ı, "aile içi şiddet"e çeviren, kadınlarla ilgili her şeyi "aile"ye döndüren akp'lilerden farkı yok. istediğiniz kadar kadına şiddeti görmeyin, kadına şiddeti reddedin, akp döneminde şiddet iyice arttı, zira buna uygun politikalar güdülüyor. tek davada sonuçlanabilecek her şey yayılıyor. bakın, ceren damar, şule çet, emine bulut olaylarına.

    arkadaş, kimse size bu saatten sonra, kadına şiddet olgusu nedir anlatmayacak. elinizde internet var, biz nasıl okuyorsak, siz de okuyacaksınız. bir şeyleri reddetmeniz, o şeyin olmadığı anlamına gelmiyor. millet, makale yayınlıyor, konuyla ilgili tezler yazıyor, dernekler kuruyor, bu adamlar, "kadına şiddet yoğ bence, ergeglere bahalım" deyip olanca cahillikleriyle işin içinden çıkıyor yav inanılmaz.

    3) başlıklara yazmayın kardeşim siz de:

    kadın düşmanlığı içeren neredeyse hiçbir başlığa yazmıyorum. "1.70 boylu kültürlü, zeki kadın, amırcıklı" başlıklarına cevap mahiyetinde "ayyyy o benim tağam mı!!!" yazacak kadar ispat gayesine düşmedim; fakat yanıldığınız nokta, kimse yazmasa bile o başlığa attıran beş yüz erkek çıkıyor muhakkak. senin görüşün bir ise, karşında yüzlerce aksi fikir var. "don't feed the troll" deyip kaçamayacağınız bir çoğunluktan bahsediyorum.

    4) istediğiniz şey, sansüre giriyor:

    denilen şey doğru, yalnız bunun da iki tarafı var:

    a) nefret söylemi: bir grup tarafından sürekli aşağılanmaya maruz bırakılan kadınların nefret söyleminin öznesi haline gelmesi durumunu yadsıyamayız. kadına şiddetin; taciz ve saldırının söylemlerle inşa edildiğini asla reddedemem. örneğin, nafaka konusunda sürekli-inatla yanlış bilgiler verip tüm kadınlara asalak muamelesi yapmak, şeyma subaşı'nın durumunu genellemek, kadına ön yargıyı doğuruyor.

    b) düşünce özgürlüğü: misal, "kadınlar paraya tapar" demek düşünce özgürlüğü kapsamında mı değerlendirmeli? yoksa yüz erkeğin aynı şeyden bahsetmesi, nefret söylemine mi girer? doğru olmayan şeyleri, birbirlerinden destek alarak doğruymuş addeden bir grup var. yaz desen nefret söylemi, yazma desen sansüre giriyor. ya da giriyor mu?

    sonuç olarak, sözlükte rennie çiğneye çiğneye okumak zorunda kaldığım, engellesem bile her yerden pırtlayan iğrenç başlıklar mevcut. oturduğum-hiçbir şey yapmadığım esnada bile, ne kadar paraya tapan, amı kokuşmuş, evde kalmış, kültürsüz ve geri zekalı bir insan olduğum genellemesine maruz bırakılıyorum. normal hayatımda, bu cümleleri karşımda kuramayacak insanların hakaretlerini, özel mesajlarını okuyup duruyorum. engellemek yetmiyor. çözüm, benim mesaj alımımı kapatmak olmamalı. millet, diline sahip çıkamazken ben neden kendimi kapatacakmışım? neyse, lethe sen de haksızsın dostum, git önce kendini düzelt.

  • olgun, kaliteli, aklı başında erkek yazar arkadaşların da destekleyeceğini biliyorum.

    bu mecrada her gün, ekseriyetle de kadınların aşağılandığı (kadın memesinin maya kokması, 30 yaş üstü kadınların yalanmış limon gibi olması) gibi pek çok başlık görüyoruz. ve tuhaf olan bu başlıkların pek çok kişi tarafından destekleniyor olması. ve daha da tuhaf olan moderatörlerin ekşi sözlüğün geldiği bu noktada hiçbir şey yapmamış/yapmıyor olmaları.

    bugün bir arkadaşımla konuşurken, bir konu hakkında ona ekşi sözlükten faydalanabileceğini söylediğimde "orası abazan yuvası değil mi ya?" dedi. haklıydı. burası abazan yuvasına dönüştü. ve insanların bu mecra için algısı tamamiyle bu yönde.

    biliyorum ki birçok hemcinsim de bu konularda çok rahatsızlar. sözlük yetkililerinin bu kadın aşağılamalarına, pornografik paylaşımlara artık bir dur demelerini ve aklı selim erkek yazar arkadaşlardan da bu başlıklara yazmamalarını rica ediyorum.

    ekleme: elbette erkekler hakkında bu minvalde açılan başlıklara da aynı derece tepkiliyiz. meselenin özünü kavrayan, pornografik ve aşağılayıcı tüm başlıklardan rahatsız olup destek veren, destek mesajları atan herkese tesekkur ederim. dilerim duyarsız oldukları soylenen ve kimsenin umutlu olmadigi moderatorler bizi yaniltip bir çözüm uretirler.