edebiyat sanat felsefe konuşulan arkadaş ortamı

  • abim var bir tane dalyarak bir heriftir kendisi, bir keresinde oturmuşum salonda film izliyorum kapıdan girdi selam verdi film yeni başlamış tam çıkacak dediği laf şu "izleme ya siktir et hepsini çocuk yapmış". ya ben senin cibiliyetini sikiyim ya. öyle aklıma geldi paylaşayım dedim...

  • türkiye'de olmayan, özlemini çektiğim bir arkadaş topluluğu. avrupa'da var mı dersen, gördüğüm kadarıyla orada da pek yoktu; belki bu benim sosyal statümün, o seçkin insanlarla buluşmaya yetmemesinden kaynaklanmaktadır ya da bu işi ev ortamında ya da dışarıda bir mekanda ancak yaşlı insanlar gerçekleştiriyordur, bilemiyorum.

    konusunu kendim açmayı da denedim ama insana lanetlenmiş gibi bakıyorlar; millet esnemeye başlıyor. mustafa topaloğlu'nun, tayfun'u azarlaması gibi, "ee sen şimdi muhabbetin içine sıçtın" bakışları atıyorlar bana.

    artık herkesin aklı, fikri ucuz zevklerde; üniversitede münazara kulübü vardı; onlar da şekilci idi ki bu benim midemi bulandırır. sanki felsefe konuşması için öyle olması gerekiyormuş gibi takınılan tavırlar; kemik gözlük, kahverengi giyim tarzı steryotipleri; belirli kavramları sırf şekilcilik olsun diye papağan gibi tekrarlamak. hani nietzsche demiş ya; "kendinden hiç söz etmemek çok soylu bir ikiyüzlülüktür" diye bu da öyle bir şey. karakterindeki bir boşluğu böyle doldurmak çok büyük acizlik. bunu hissetirdiklerini anlayamıyorlardı. karl popper zamanında öğrencilerini köpek gibi azarlıyormuş; bu tipler ise gereksiz bir hümanizm kasıyor ve ileri söylemleri ne anlama geldiği belli olmayan saygılı olmak kavramıyla kesiyorlardı; bana gitmez.

    neyse işte, sik sok muhabbetlerden sıkılmıyor musunuz?! edebiyatçılık, felsefecilik oynamadan bu konulara ilgi gösteremez miyiz?!