ecevit görebildiğim kadarıyla baya cahil adamdı

  • bayağı bir süredir celal şengör hususunda bir entry kaleme almak niyetindeydim, bugünkü saçmalamaları vesile oldu. hem monarşi hem de ecevit hususunda kırdığı potlara ithafen yazacağım. kendisini çok sevenler lütfen bu entryi okuyarak vakitlerini israf etmesinler.

    celal şengör hakkındaki kısa kanaatim dünya çapında bir jeolog ve daha genel tanımla, önemli bir bilim insanı olduğudur, fakat ayrıca şu ana dek gördüğüm en berbat düşünürlerden biridir celal şengör. çelişkiler yumağıdır, mütekebbirdir, meritokrattır ve bir darbe şakşakçısıdır.

    ilk sormamız gereken şey şu. dünya çapında bir bilim insanının bu kadar televizyona çıkması, her ay bir yere röportaj vermesi, alanına girmeyen ve haddi olmayan (zira kendisi disiplin farklılıklarını çok vurguluyor) konularda demeç vermesi normal mi? benim bildiğim bilim insanları araştırma ve deney yaparlar, makale yayımlarlar, bir amaçları olur. tamam biliyorum neil degrasse tyson veya ne bileyim stephen hawking gibi isimler belgeseller olsun röportajlar olsun ekrana çok çıkıyorlar ama bu adamların amaçları bilimi sevdirmek, bilimi en basit insanın bile anlayacağı bir örnekler silsilesi ile anlatmak. celal şengör ise kendi adıma konuşayım, beni insanlıktan soğutuyor. bu denli birikimli bir insanın bu denli savaş meraklısı ve antidemokrat oluşu beni hayal kırıklığına uğratıyor. o toparlak suratını ekranda gördüğümde zerre umudum kalmıyor insanlıktan.

    bir bu bir de james watson… yaka silktirdiler yemin ederim.

    kimse kusura bakmasın, ateizm ve evrim hususunda fikirsel manada ittifak halinde olmam, bir eblehi her saçmalayışında savunmamı gerektirmez. evet açık seçik, sözlükteki manasıyla söylüyorum, celal şengör tam bir eblehtir. jorge luis borges’e hayran olup cuntacıları desteklediği için lanet eden biriyim, yemişim celal şengör’ün cv’sini.

    bazı insanların ne mal olduğunu çok detaya inmeden anlayabilirsiniz. godwin kanununa takılma pahasına şu örneği vermem kafi. tarihte hayran kalınacak o kadar şahıs varken, cengiz han ve timur gibi canavarları sözüm ona savaş taktikleri ve coğrafyayı kullanış biçimleri yüzünden övüp yüceltip, daha sonra hitler hakkında menfi şeyler söylerse bir insan, bu adam bir eblehtir. bunun zamanın ruhuyla, döneme göre tarih okumasıyla alakası yok. bahsettiğim iki katliam makinesi hakkında konuşurken gözlerinin nasıl cıvıl cıvıl olduğuna bakmanız yeterli. peki, bu celal hoca neden hitler’i sevmiyor? toplama kamplarında öldürülen insanlara acıdığı için değil, hatta isterseniz size o kamplardan elde edilen verilerin ileriki dönemde anatomi bilgisine nasıl faydalar sağladığını bile anlatabilir. alman diktatörü sevmeme sebebi, hitler’in o seçilmiş, o yüce, o nadir bulunan bilim insanlarına takındığı tavrı ve yüksek kültüre ait bazı unsurları avama takdim etmesi (opera). celal şengör’ün umurunda bile değil insanlık. malumunuz bok yemek de işkence değil kendisine göre.

    felsefe falan bildiği de yok bu arada. tam bir pozitivist. zannediyorum ekşi sözlükte benden önce daha yetkin insanlar izah etmiştir, bu adamın felsefe hakkında bildikleri presokratiklerin arkhe arayışındaki metotlarının bilime katkısı ve anaksimandros. hatta bazen salt anaksimandros bildiğini zannediyorum. bence yatak odasındaki yastıklara da anaksimandros figürü bastırmıştır. beyefendi sözgelimi plotinus’u, üç azizi, ibn arabi’yi, spinoza’yı, foucault’yu ismen bilir içeriğini haiz değildir. hiç de alınmaz bu söylediğime zira ona göre pozitif bilimler haricindeki bütün bilimler zaten zırvadır. sosyolojiymiş, felsefeymiş, gerek yok bunlara. ya bilimcisindir, ya asker, ya bürokrat ya da avam… bu kadar. popper’ın ismini ve çalışmasını öne atıp hegel ve marx’a salak demeyi çok seviyor da bahsettiği çalışmada popper’ın diyalektiğin sosyal hareketleri çok iyi açıkladığı noktasında şüphesi olmadığını dile getirdiğini nedense hiç anlatmıyor. (sosyalist değilim bu arada, hatta herhangi bir ideolojiye yakın değilim)

    gelelim şu monarşi meselesine…

    cahil insanların arasında yaşayan az çok birikimli herhangi biri ara ara meritokrasiyi savunabilir, bu düşünceye meyledebilir. itiraf etmeliyim gündelik yaşamımda o kadar çok salağa denk geliyorum ki platon veya aristoteles’e yaslandığım oluyor ama günlük yaşamım meritokrat olmaya hiç uygun değil. bu tür bir sistemin içinde barındırdığı kusurları rahatlıkla görebiliyorum. zaten bu iki düşünürün düşüncelerinde keramet olsaydı, insanlığın son 500 senesi platon ve aristoteles’in saçmalıklarını yıkmakla geçmezdi.

    fakat benim tersime celal şengör kelimenin tam manasıyla meritokrattır. bu ve benzeri şahıslara göre bir toplumu yönetmesi gerekenler ya monarktır ya da asilzadegan – bürokrat – asker ailelerde yetişmiş entelektüel - mavi kanlı insanlardır. demokrasinin içinde barındırdığı paradoksa çok atıf yapıyor ama o övdüğü monarşilerin içinde barındırdığı bir yığın paradoksu ve ilkelliği görmek istemiyor hazret. medeniyet tarihi boyunca lider kültü nedeniyle binlerce savaş çıktığını, altın tahtlarında kıçını yayarak oturan liderlerin ihtirasları yüzünden savaşlarda milyarlarca insanın öldüğünü görmek istemiyor baydünyacatanınmışvebelvederesarayındaşunubunutanıyıpsohbeteden biliminsanımız! bugün de monarşiyi savunmuş. sormalı bu çelişkiler yumağı ateiste, monark gücünü nereden alıyor? teorisi dünyevi mi uhrevi mi? boş yere çelişkiler yumağı demiyorum kendisine…

    sormak lazım ayrıca, recep tayyip erdoğan’ın şu anki iktidarıyla nasıl bir alıp veremediği var? teorik olarak savunduğu şeye cuk oturan, hatta yeşil kemalizm diyebileceğimiz bir egemenliğin altındayız. nedir ki derdi? söyleyeyim, akp’nin islamcı bir parti oluşu ve gücünü avamdan alışı… şu iki unsur olmasaydı celal şengör seve seve, göbek ata ata recep tayyip erdoğan’ın gölgesinde pantolon askılarından tutmuş size o kendine has tiksindirici kahkahasını atıyor olurdu. tam bir ayn rand tasviri trump da böyle… şayet o embesil herif gücünü dindar ve avam amerikalılardan almıyor olsaydı, celal için hava hoştu.

    var böyle tipler. murat bardakçı böyle, celal şengör böyle, ilber ortaylı ne yazık ki böyle. entelektüel ailelerde doğmaktan, asker veya bürokratlar içinde büyümekten kendilerini toplumun geri kalanından daha üstün, daha seçkin, daha kıymetli zannediyorlar. hepsinin devlete borçları var. devlet lafını duyunca pavlov’un köpeği gibi ağızları sulanıyor. ne kadar aydın görünürlerse görünsünler, devlet babaları şayet onları göreve çağırırlarsa en adi suçları bile yalanlarla, laf kalabalıklarıyla sümen altı etmek için didinmekten geri durmazlar. soykırım olan şeye soykırım değil derler, on binlerce insanın kayıtlı kuyutlu öldürülmesini devlet teorisine bağlayıp geçiştirirler. paşaları darbe yapar, binlerce gence sadece solcu oldukları için işkence yapılır, yüzlerce insan faili meçhule kurban gider ama celal gibiler bok yedirmeyi işkenceden saymaz, o günlerde yapılanların gerekli olduğunu iddia eder, paşasının cenazesine katılır. askeri yönetimleri ve otoriterliği savunur. zira senin benim bizim gibilerin önemi yok celal şengör gibiler için. o florya’da, o nişantaşı’nda, o istinye’de, bebek’teki köklü ailelerin çocuklarına zeval gelmesin de, kime gelirse gelsin.

    çok merak ediyorum, askeri yönetimlere, monarşiye ve işkenceye dair o siktiriboktan düşüncelerini neden avrupa ve amerika’daki çok övündüğü kürsülerde dile getirmiyor. yemiyor mu? dünyanın umurunda olmayan bir ülkede ve çok az kişinin bildiği bir dilde canlı yayında saçmalamak kolay, yiyorsa git bu saçmalıkları amerika’da yayımlat. çık kürsüye savun. ingilizcen o cahil addettiğin ecevit’e kıyasla pek ala iyi, neden yapmıyorsun bunu celal?

    bülent ecevit daha evvel de bahsedildiği gibi yüksek eğitimli, celal şengör gibi birçok dile vakıf aydın bir insandı. evet iyi bir lider değildi ama şu ana dek hala bir yolsuzluğu ortaya çıkmadığına göre iyi bir insan olduğu aşikar. ülkenin kaynayan kazan olduğu günlerde iktidarda kaldı. yıprandı. özellikle 80 darbesinden sonra chp’de yaptığı manevralar (istifası) hakikaten acemi işiydi. ne yazık ki emekli olup köşesine çekilmesi gerekliyken tekrar siyasete atıldı. iktidardayken eşinin tesiriyle saçma sapan bir af ilan edip çoğu pisliğin özgürce dışarıda dolanmasına sebep oldu, bunların arasında mesela gazeteci metin göktepe’nin katilleri de vardır. kıbrıs sürecindeki tutumu haricinde iyi bir yönetim sergilediğini söylemek abes olur ama kesinlikle cahil bir adam değildi. hatta rahatlıkla söyleyebilirim, türkiye cumhuriyeti tarihinin yüksek kültürlü tek başbakanıydı. ve celal şengör bu adama cahil diyor.

    celal şengör’e göre ise cahil olmayan büyük lider kenan evren’dir. kırk yıldır saçtığı pisliği bir türlü temizleyemediğimiz, cemaatleri güçlendiren, yeşil sermayeyi palazlandıran, apolitik bir nesil yaratan, apolitik olmayanları işkencehanelerde ağırlayan, ülkenin ekonomisini özal ile beraber bankerlere peşkeş çekmiş kenan evren...

    senin beynini seveyim celal.

    bilhassa son 15 yıldır zaten iktidardakilerden çektim çekeceğimi bir de papyonlu bir obezin siktiriboktan düşüncelerini dinlemek istemiyorum. (amerika’daki obeziteye laf sokup kendi obezliğini görmezden geldiği ana ithaftır bu gediğe konan taş) gına geldi artık, git kütüphanene kapan, bilim insanı ol araştırma yap ya da alo fatih ile yaptığın programlarda salt bilim hakkında konuş, batıdakilerden feyz al biraz.

  • goremiyorum o halde malım.