ebubekir sifil caner taslaman tartışması

  • takip edebildiğim kadarıyla türkiye'deki islam reformcuları iki genel kategoride toplanabilirler:

    1- islam reformcuları :bahriye üçok, yaşar nuri öztürk, zekeriya beyaz, ali akın, edip yüksel, ihsan eliaçık gibiler. bu gruba son yıllarda bir çok ilahiyat hocası da katıldı. özellikle ankara ve konya selçuk ilahiyattan fikirlerini okuduğum kişiler vardı ancak çok medyatik olmadıkları için şu anda isimlerini hatırlamıyorum.

    2-ehli sünnet reformcuları : mustafa islamoğlu, abdulaziz bayındır, mehmet okuyan, caner taslaman, emre dorman gibiler. bu grup biraz birbirine kenetlenmiş gibi. bunların grubunda meşhur başka kim var pek bilmiyorum.

    iki grubun arasında derin bir fark var.

    1-ilk gruptakilerin genelde iddiası: kuran dışı hiç bir metin dine kaynaklık edemez.

    2- ikinci gruptakilerin iddiası: kuran dışı metinler kuran süzgecinden geçirilerek ancak dine kaynaklık edebilir. mesela bir hadis kurana uygunsa o hadis dine kaynak olabilir. (o uygunluğu belirlemede otoritenin kim olduğu sorunsalı ayrı bir tartışma tabi)

    ve son olarak memleketin esas meselesi:

    3-geleneksel ehli sünnet fikri: dinin kaynakları kuran, sünnet, icma-i ümmet ve kıyas-ı fukahadır. din aynı zamanda bir hukuk sistemi (şeriat) ile birlikte uygulanmalıdır. şeriatın kaynağı hanefi mezhebi için hanefi fıkhı külliyatıdır. (hanefi fıkhı külliyatı için (bkz: #65909140))

    gördüğünüz üzere üç numara zaten türkiye'deki geri kalmışlığın, yobazlığın ve gazalici nihilizmin ana kaynağıdır.

    iki numaralı grubun derdi türkiye'nin yobazlığı, geri kalmışlığı ve gazalici nihilizmi ile mücadele etmekten ziyade moderniteye toslayan ehli sünnet islamı kurtarma girişimidir. yani kuran ile uyumsuz külliyatı ayıklama, akla uygun olmayan külliyatı çöpe atma, akla uymayıp da kurana uyuyorsa ona da birr kılıf uydurma ve islamı 21. yüzyıl insanının aklına ve ahlakına uyumlu hale getirme çabasıdır. bunlar genelde sünnilikle mücadeleden ziyade ateizm, agnostisizm ve deizm ile mücadele ederler. örneğin caner taslaman'ın kitaplarını inceler ya da youtube videolarını izlerseniz eğer esas mücadeleyi gayrimüslümlüğe ve inançsızlığa karşı verdiğini görürsünüz. daha önce mesela cübbeli ile ufak bir polemiği olmuştu. yine ehlü sünnetçilerden ali rıza demircan ile habertürk'te bir polemiği vardı. yine emre dorman'ın fikirsel olarak bir islamcıdan hemen hiç bir farkı yoktur ((bkz: #554475892)). bu gruptakiler ehli sünnetçiler gibi gazaliyi tanrı seviyesine yüceltmese de islamın en büyük filozofu gibi bir tavırla sahiplenirler.

    bir numaralı grubun temelde motivasyonu türkiye'nin geri kalmışlığı, türk insanının yobazlığı ve türk insanının içindeki gazali nihilizmi ile olan mücadeleden gelir, yani bizim en büyük derdimizden. bu gruptakilerin tümü gazali ile kavgalıdır. açın youtube'da yaşar nuri'nin, edip yüksel'in ya da ali akın'ın gazali hakkında söylediklerini dinleyin mesela. bu grup biraz daha ali şeriatı ya da fazlurrahman yolundadır. islamda daha tutarlı bir reform yapma amacı içindedirler/içindeydiler. elbette islam reformcularının tümünün yöntemi birbirinden farklıdır. kimi dinde ibadet var der, kimi olmasa da olur der. edip yükselin "19 muhabbeti" ve sünnilerin falan kabul ettiği kuranda ayet fazlası olduğu iddiası var. keza yaşar nuri'nin imam-ı azamı işin içine dahil eden bir reform anlayışı var. ali akın'ınki temelde gazalinin reddi üzerinden gibi. her biri farklı bir reform önerisinde bulunur.

    ebubekir sifil azılı bir ehli sünnetçidir. taslaman bir islam reformcusu değil ehli sünnet reformcusudur

    anladığım kadarıyla taslaman, islamın şartı beştir'i kabul eder. namazdır, abdesttir vs. kuranda tanımı yapılmamış şeyleri de islamın içeriğinde kabul eder. yani sünnilerden farkı vardır ancak bu fark sünniliği akıl yolu ile 21. yüzyıl şartlarına dönüştürme amacını içerir. mesela şafi fıkhında var olan kadın sünnetinin islamda olmadığını iddia eder. çünkü kadın sünnetinin kötü bir şey olduğu son yüzyılda ortaya çıkmıştır.

    yine de ehli sünnet karşısında taslamanı desteklemek gerekir. en azından şu ebubekirler, cübbeliler, demircanlar, ehli sünnet tarikatlar cemaatler falan silinsin şu memleketten. ya da müritlerinden dönenler, şüpheye düşenler, sorgulama kapısına yanaşanlar falan artsın.

    ehli sünnet reformcusu ile ehli sünnetçi arasındaki tartışmalarda ehli sünnetçi taraf bir çok argümanı hep aynı iki mesajla ortaya sürer:

    1- 1400 yıldır yazılmış çizilmiş sen kim oluyorsun da 1400 yıllık dini değiştireceksin?
    2- sen şimdi kütüb-i sitte'nin 5 kitabında da geçen deve sidiği içmek sağlığa faydalıdır hadisi akla uymuyor diyorsun da kuran'da da aynı mantıkla akla uymayan ayetler var mesela kamer suresinde geçen "ay yarıldı" cümlesi gibi. kuranda senin aklına uymayanı neden doğru kabul ediyorsun da hadiste aklına uymayanı yanlış kabul ediyorsun?

    ilk argümanla mücadele etmenin yolu 4 mezhebin fıkıh kitapları ile bu kitapların şerhlerini ve fıkıh külliyatını açıp yüzlerce saçmalık bulmak ve tartışma esnasında bir makineli silah edasıyla bunları teker teker saymaktır. "kadının klitorisini mi keseceksin lan hayvanoğlu hayvan" tavrı da epeyce işe yarar, tribünlerden alkış alır.

    ikinci argüman ise caner taslaman gibi ehli sünnet reformcularının yıkabileceği bir şey değil. bunu yıkabilmenin yoluehli sünnet reformculuğundan ziyade islam reformcusu olmaktır. bunun yolu islamın bütün tarihi kişiliklerini baştan sona reddetmektir:

    "evet 1400 yıldır birileri bu dini belli yöntemlerle bir şekilde anlamaya çabaladılar, aralarında ehli sünnet mezhebi gibi sistematik ve yoğun takipçisi olan yorumlar da ortaya çıktı (siyaset sayesinde). bunların tümünün her konuda yanıldığını iddia etmiyorum. bilakis kuranı kim nasıl anlamak isterse kuran odur görüşü savunulmalı. her müslüman mezhep imamı olarak doğar fikri ana plan olmalı. (bkz: #60194282). insanların kuranı kendi tarzlarında anlayabilmeleri için de mezheplerin özellikle devlet ve siyaset üzerindeki baskısının kalkması gerekiyor. ortada bir islam tarihi ve islam külliyatı olmazsa kurandaki o cümlenin "ay yarıldı" anlamına gelmek zorunda olduğu sorunu da olmaz. kimse kuranı anlamak için okuma yazmadan başka bir tür yeterliliğe sahip olmak zorunda değildir. köylü memonun kuranı anlayış kapasitesi ile imam-ı azamın kuranı anlayış kapasitesi eşittir. isteyen istediği gibi anlar. bu tavır gayet tutarlıdır.

    tüm bunlardan bağımsız dünyanın bir numaralı ve en tutarlı, en mantıklı islam reformcusu olarak bendeniz skocax'ın reform anlayışı ise şudur:

    kurana bakarak

    isteyen çarşaf giyer isteyen mini etek isteyen nüdist olur
    isteyen her akşam rakı içer isteyen alkolü ağzına bile sürmez
    isteyen günde 100 rekat namaz kılar isteyen kılını kıpırdatmaz
    isteyen seks özgürlüğünü istediği gibi kullanır isteyen bekareti kendine dert eder.
    isteyen mekkeye gider isteyen rio karnavalına

    ahlakın kaynağı vicdandır. hukukun kaynağı insan aklıdır. imtihan dünyası diye bir şey yok. insanoğlu adam olup bu dünyada kötülük yapanın cezasını kendisi bu dünyada verecek. bu sayede hukukunu adam gibi çalıştırabilecek. dünyayı cennete çevirebilecek. çeviremiyorsa ne kaybediyorsa bu dünyada kaybedecek.

    bir tane amacın var: hayatı mutlu ve huzurlu yaşamak.

    inansın inanmasın herkes öte dünyada aynı muameleyi görecek. japonyada doğan bir çocuğun müslüman olma ihtimali sıfır. 1000 yıl önce de sıfırdı hala da sıfır. o yüzden sadece inananlar cennete gidecek argümanı saçmalıktır. hatta cennet ve cehennemin kendisi saçmalıktır.

    ve bunların hepsi kurana uygundur. çünkü kurandaki kelimeler o kadar yuvarlaktır ki isteyen istediği anlamı çıkarabilir. namazın tanımı kuranın neresinde yapılmış? haccın nasıl yapılacağı nerede anlatılmış? abdestin içeriği hangi ayette yazılmış? 1 milyar insan kurandan bunları çıkarabiliyorsa ben de yukarıdaki islamı çıkarabilirim gayet tabi.

    ha benim reform anlayışımın bir tane tutarsızlığı var o da kuranın insan yapısı olduğu hakikati. onun dışında iddia ediyorum bundan daha tutarlı bir reform bulamazsınız.