e-devlet alt-üst soy bilgisi sorgulama

  • sülalemde hello ve zero isimlerinde nenelerimin olduğunu öğrendiğim uygulama.

  • anne tarafım italya genoa'dan , baba tarafım fransa marsilya'dan görünüyor. bir sorun var herhalde. çünkü biz atletico madridliyiz diye biliyorum.

  • bu başlık vesilesiyle insanlarda aile ağacı kavramı yeniden ortaya çıkmış, kimi neden ailesinin 3 kuşak öncesini bilemediğini sorgulamaya başlamış, kimi "aaa biz buradan mı gelmişiz?" diye şaşırmış, türkler kürt, kürtler türk, ermeniler laz, göçmenim diyenler yozgatlı çıkmış. ancak pek az kişi farketmiş ki, tarihler en fazla 1800'lerin başına kadar gidiyor. iyi ama niye?

    merak edenler için biraz bu konuyu anlatmaya karar verdim. hazırsanız başlıyoruz.

    tarihler 20 temmuz 1785'i gösterdiğinde, 60 yaşındaki birinci abdülhamit ile zevcesi nakşidil valide sultan'ın bir erkek evlatları olur. bu el kadar evlada mahmut adını verirler nedense. mahmut diye bebek mi olur? neyse... ancak abdülhamid vicdanlı bir padişahtır, 1787 yılında ruslar'la yapılan savaşta kaybedilen özi kalesi ve katledilen onbinlerce asker-insan kendisini o denli üzer ki felç geçirir. bu olaydan kendisi hatt-ı hümayun'da şöyle bahsedecektir.

    "özi'nin düştüğü takriri âlimallah beni yeniden kederlendirdi; bu kadar müslüman erkek, kadın, küçük ve büyüğün kâfir elinde kalması beni mahzun eyledi. yarab! sen mâlik'ül mülksün. senden niyazım, ölmeden bu beldeleri tekrar müslümanların eline geçtiğini bana göster."

    ancak göremez. 7 nisan 1789 yılında vefat eder. küçük mahmut (gerçekten sevimlileştiremiyorum ismi) henüz 4 yaşındadır. bundan sonra osmanlı çalkantılı bir game of thrones dönemi geçirecektir. önce amcası birinci abdülhamit'e, babası öldüğünde 13 yaşında olduğu için tahtı kaptıran üçüncü selim tahta oturur. yeniçerilerin desteklediği kabakçı mustafa isyanı ile indirilir. ardından bu isyanı alttan alttan, hatta alenen destekleyen dördüncü mustafa yeniçerilerin yardımıyla tahta oturur. ancak onu da yine üçüncü selim yanlıları, yeniçerileri pek sevmeyen alemdar mustafa paşa'nın yardımıyla tahttan indirir ve yerine bizim mahmut tahta oturur. kendisine yardımcı olan alemdar mustafa paşa'yı da sadrazamı yapar. tüm bu olayların ortak noktası ise, evet bildiniz, yeniçeriler'dir.

    üçüncü selim'in kurduğu nizam-ı cedid ordusu ile sonlarının yaklaştığını anlayan yeniçerilerin giriştiği bu ayak oyunları, isyanlar, tanık olduğu katliamlar ikinci mahmut'un öyle psikolojisini bozmuştur ki, tahttan indirilen dördüncü mustafa'yı yeniçeriler kendisini öldürüp tekrar tahta geçirmesin diye boğdurur. yeniçeriler ile arası limonidir ve hep tetikte olması gerekmektedir. tam 18 senesi ölüm korkusuyla geçer.

    ikinci mahmut tüm tanık olduklarının sonucu yeniçerilerin tehlikesini iyice farketmiş, bu sebeple zorunluluktan reformist olmuş bir padişahtır. tüm işlerinde artık atı alıp üsküdar'ı geçmekle uğraşan batıyı örnek alır. yaptıkları saymakla bitmez ve o siyasi çalkantılı dönemde bunlarla da uğraşması ve siyasi zorlukların üstüne halkı karşısına almak pahasına yaptıkları inanılmazdır.

    yayınladığı kıyafet nizamnamesi ile sarık, kavuk ve biniş giyilmesini yasaklar; ceket, pantolon ve fes giyilmesi kuralını getirir. kendi de sakalını kısa keserek modern kıyafetler ile halkın içine çıkar. portrelerini yaptırarak devlet dairelerine astırır. devlet ve saray teşkilatında geniş ölçüde değişiklik yaparak tımar sistemi, enderun ve divan-ı hümayun’u lağvedip çeşitli bakanlıklar ve meclisler kurar. topkapı sarayı'nı terk eder, batılı tarzda döşenmiş beylerbeyi sarayı ve çırağan sarayı'nı yaptırır. böylece hanedanın meşhur boğaz sefaları da başlar. ilk posta teşkilatını kurar ve osmanlı tarihindeki ilk resmi türkçe gazete olan takvim-i vekayi onun döneminde yayımlanır. tanzimat fermanı'nda da katkısı vardır.

    fakat şüphesiz bir tanesi vardır ki hepsinin önüne geçer. vaka-i hayriye. yani hayırlı olay. avrupalı tarzda giyinen eşkinci ocağı 11 haziran 1826'da eğitime başladıktan yalnızca 3 gün sonra yeniçeri ocağı ayaklanır. düşünün öyle bir kanserdirler. ikinci mahmut tarihte belki de o güne kadar emsali görülmemiş bir şey yapar. sancak-ı şerif'i çıkararak halkı kendi ordusuna karşı savaşmaya çağırır. pek tabii biri hariç tüm ocaklar padişaha sadakatini bildirir: yeniçeri ocağı

    18 yıldır sabrettiği gün gelmiştir. 1 gece sonra, yeniçeriler her zamanki özgüvenleriyle kışlalarının içinde uyurken kafalarına toplar yağmaya başlar. çıkışlar tutulmuştur. tarihin bir döneminin efsane askerleri, tarihin sahnesinden kanlı bir şekilde silinir. 6000 yeniçeri ölür, 20000 isyancı tutuklanır. osmanlı'nın derin devleti yok olmuştur. osmanlı kanserden kurtulur ama sonraki zamanlar gösterir ki önemli bir gücünü de kaybetmiştir. çoğunluğu devşirme olan yeniçeriler'in sonu, osmanlı içindeki bağımsızlık hareketlerini de hızlandırmıştır.

    14 haziran 1826'da, o kanlı geceden 1 gün sonra, yeni, batılı, modern ama müslüman bir ordunun kurulduğunu ilan eder padişah. asakir-i mansure-i muhammediye, yani "muhammed'in zafer kazanmış orduları".

    işte bizim o ilk dedeler devreye burada giriyor.

    ikinci mahmut yeni kurulan orduya asker, içi boşalmış hazineye de vergi toplamak için "benim tebaam kaç kişi ola ki?" der. 1831 yılında osmanlı'daki ilk nüfus sayımı gerçekleştirilir. bu sayımda sadece erkekler sayılmıştır.

    yani elindeki en eski tarih 1830'lardan daha sonra başlıyorsa muhtemelen büyük büyük anneannen erkeklerin sayıldığı o evdedir ama gelin olduğu için sayıma dahil değildir, büyük büyük baban askere elverişli değildir ya da o tarihte bir göç, mübadele sonucu nüfusu kesintiye uğramış, yeni başlamıştır. bugün de bu sistem devam etmektedir esasen. evlendiğinde kadının soykütüğü erkeğin kütüğüne bağlanır, taşınır. yani baba, babanın babası vb. üzerinden çok rahatça ilerleyebilirken anneannenin kızlık soyadı, onun annesinin kızlık soyadı, onun annesinin kızlık soyadı hep farklı olduğundan taramak zorlaşır.

    avrupalılar kilisede vaftiz olur, bu tören esnasında da kişi kiliseye kaydedilir. pazar kiliseye gelmeyenlere "bu pazar seni kilisede göremedim john?" denir. bu yüzden çok yer değiştirmemiş bir hristiyan 600-700 sene çok rahat eskiye kadar tarayabilir ailesini.

    biz ise soylu değilsek, önemli bir memur değilsek, bir gayrimüslim locasına kayıtlı değil ya da önemli bir suç işlememişsek ancak padişah ikinci mahmut'a asker lazım olduğu o güne kadar atalarımızın izimizi sürebiliriz. çünkü devlet dirin para ederse, ölün cenk ederse seni var sayar.

    nasıl kandırdım ama sizi? bir cümlelik bilgi için osmanlı'nın 40 senesini öğrendiniz köftehorlar, yine iyisiniz hadi.*

  • babaannemin babaannesi sayesinde bütün tekirdağ ile akraba olduğumu öğrenmeme vesile olmuş devlet hizmeti.

    2 ihtimal var. hatun ya 7 hocalı hürmüz, ya da afedersiniz .....

    kadının 5 çocuğu var. beşinin de baba ismi farklı amk. kadının heykelini kent meydanına diksek yeridir.

  • bazılarının kafası şuna basmıyor, aile geçmişini merak eden herkes soylu çıkmayı ummuyor, falanca yerli olduğunu öğrenip buradan prestij kazanmayı ummuyor. mevzu çok insani, merak! merak ediyoruz kardeşim bunun nesi garip? ben babamı kaybettikten sonra, özellikle de son 3-4 yıldır baba tarafımın erzincan'a nereden geldiğini merak ediyorum çünkü bizim köyle hiç bağımız olmadı. bu yanımı hep eksik hissettim. bu merakla geçmişi araştırırken o köyün ne kadar kozmopolit bir köy olduğunu, köyden uzaklaştırılan ermenileri, o ermenilerin 1900'lerin başında istanbul'daki fırıncılık sektörünü elinde tuttuğunu, köyden çıkmış ünlü bir ermeni öykücünün günlüklerinde anlattığı eski istanbul'u ve erzincan'ı öğrendim. tüm bunları öğrenince dedemin köydeki evi yaparken evin temelinde bulduğu üzeri ermenice yazılı bakır kaplar daha bir anlam kazandı, ermeni bir akademisyenle iletişime geçip o tabaklarda ne yazdığını öğrendim, o isimlere ulaşmaya çalıştım, kim bu insanlar nereye nasıl gittiler bununla ilgili okumalar yaptım. belki büyük dedem o öykücü ermeni yazarla çocukluk arkadaşıydı. o yazar köyüne dönüp öğretmenlik yapmış, belki dedem onun öğrencisiydi. bunun aslını hiç öğrenemeyecek olsam bile o merak ettiğim geçmişe dair bir iki somut bilgiyi, tarihi, ismi bir belge üzerinde görmek benim için önemli.
    aynı şey anne tarafım için de geçerli. bir tarafı yörük, bir tarafı arap, trajik kavuşma ayrılma hikayeleri, göçler, hasretler, gurbetler. ben bunları yaşayan insanların ismini öğrenmek istiyorum. bunun nesi garip? hala da öğrenemedim zaten sinirlerim bozuk, uzun zamandır hayalini kurduğum şey ben giremeden çöktü. özetle sistemin fişinin çekilmesiyle ayrı, geçmişini merak eden insanlara verilen tepkilerle ayrı sinirimi bozan durumdur.

  • ülkenin özeti olan uygulama.

    her bir kurumun içi özenle nasıl da boşaltılmış gözler önüne seriyor. daha kendi kurdukları uygulamayı yönetemeyen vasıfsızlar sürüsünden koca ülkeyi yönetmesini bekliyoruz. fazla ironik!

  • şu entryleri gördükçe üzülüyorum. sanki ben hariç herkes bakmış gibi geliyor amk.

    (bkz: bana faydası olmayan kilisenin papazını sikeyim)