eşini hastaneye götürürken polisten yumruk yemek

  • geçen hafta sokağa çıkma yasağında görevliydim. tekerlekli pavyona benzeyen bir toşaf camları açmış arabesk son ses biralar bacak arası sokakta dolaşıyor. durdurduk. içinden iki tane aslan parçası çıktı. alkolünde etkisi ile kimlik vermem ceza yazdırmam ararım bilmem nereyi vs. kimlik beyan etmemeleri sebebi ile karakola götüreceğimizi söyledik. götüremezsin dediler. tuttum kolundan yerlerde sürükledim. kelepçemi takıp kaldırıp attım aracıma götürdüm karakola. alkol testine üflemem dedi, kendisi bilir. kimlik vermedi, kendisi bilir. mukavemet etti, kendisi bilir. beni dövdü diye benden şikayetçi oldu, kendisi bilir. aradım savcıyı aldım talimatları. dövüp dövmediğim ortaya çıksın diye başka bir ekiple yollayıp rapor aldırdım. aracı bağladım. ehliyetini aldım. sokağa çıkmaktan 3100 lirayı yazdım. alkollü araç kullanmaktan 5 bin küsür yazdım. görevimi yaptırmadı, dövdüm diye de iftira attı diye şikayetçi oldum. raporu da tertemiz gelince gözaltına alındı. şimdi haftada 2 gün yaya olarak imzaya gidiyor. şimdi birileri ile bana ulaşmaya çalışıyor. alkollü idik bi cahillik ettik şikayetini geri al diyor. yarak alırım afedersiniz. mahkemede de şikayetimi geri almayacağım. biliyorum ki elle tutulur bir karar çıkmayacak ama uğraşsın. işini gücünü bırakıp imzaya gitsin mahkemeye gitsin. sicilinde suç kalsın.

    gelelim haberdeki meseleye. tecrübe hayattaki her şeydir. memurun kendisi adli ve idari olarak sıkıntılar çekecek. mesleğini kaybedeceğini sanmıyorum. ama sicil bozuldu. bu da ona tecrübe olur. böyle şeylere gerek yok. yanındaki memurlar da anladığım kadarı ile olayı iyi yönetemedi.

    vatandaşta da sıkıntı var. in diyorsa in o arabadan. külhanbeyliğin kime? yumruk yemesen bile yaka paça seni o araçtan yine indirirler. eşinin yanınsa rencide olmaya değer mi? mal mısın oğlum sen? iznin yoksa çıkmayacaksın o evden. hastaneye gidiyorum ayağı yalan. akrabaya gezmeye giden herkesin bahanesi aynı. e devletten yada sms ile doktor randevusunu göster deyince götüm götüm abiii annemlere gidiyok valla başka yere gitmiyok diye yanaşmaya başlıyorlar. sonra birde bu şu kişiyi ararım, buna söylerim, teşkilatı toplarım muhabbeti var. memurun beynine kan damlatan da sokağa çıkması değil bu küstahlığı zaten. kime dur desem hemen birilerini arıyor. yapmayın böyle şeyler.

    öfkeliyiz arkadaşlar. polis, sivil, bürokrat, esnaf vs hepimiz öfkeliyiz. hepimiz istemediğimiz hayatları yaşıyoruz. hepimiz gelecek kaygısı yaşıyoruz. kimse yerini bilmiyor. benim hakkım/yetkim nerde başlar nerde biter kimse bilmiyor. bu toplumun bu stresle, bu öfkeyle, bu cehaletle bu gün ki geldiği yer bu. türkiye’de sıradan bir gün.

    (ekleme; bazı ifadelerimden rahasız olanlar oldu. baktım haklılardı, düzelttim. affola.)

    (ekmeme2: arkadaşlar tabiki yumruk attığım kişiler oldu ama bunlar hep bana yumruk atmaya çalışan kişilerdi. yukarıda bahsettiğim elemanlara evire çevire sopa atmayı bende çok isterim. eminim çok da işe yarardı :)) ama hakeden herkesi dövelim dersek bu işin sonu nereye varır? ülkede kanun, vatandaşın elinde servet ödeyip aldığı iphone cep telefonu var. sonra böyle ekşide topik olursun.)

  • kamera kullanımı yaygınlaştıktan sonra ortaya çıkarılabilenler bunlar. kim bilir geçmişte ne saçma sapan muameleler vardı da haberi olmadı kimsenin.

    kendimizi önce şu tiplerden korumalıyız yemin ediyorum. öfke kontrolü bu tarz mesleklerin olmazsa olmazıdır. öyle cebine tabanca koyup üniforma taşımanın yetkilerinin yanında sorumlulukları da vardır. ceza kanunumuzda dahi ağırlaştırıcı nedendir bu birçok suç için “kamu görevi nüfuzunu kullanma”olayı.

    sen hala birine eşinin yanında vuracak personel muhafaza ediyorsan kurumunda, halkın o kuruma sempati beslemesini bekleme. öyle çocukların başını okşayarak fotoğraf çekmekle olmuyor bu işler.