eşin ağır bir hastalık geçirse ona bakar mısın

  • bakarım.

    halihazırda ruh hastası zaten ve bakıyorum.

  • rahmetli dedemi aklıma getiren soru.
    şey derdi bizim için "bunlar da bize bakçak ama te büle gözleriynen"

  • yakın zaman da iş kazası geçirip ayak tarak kemiğimi parçalamıştim. kendisi 6 ay bana baktı 4 senelik evliyiz yeri geldi tuvalette yardım etti yeri geldi temizliğimi yapti. hatta maç izlemek için 5 kat indirip kahveye bırakıp, maç bitimi tekrar eve çıkardı..
    kendisine tapiyorum.
    o bir allah iki benim gözüm de.

  • açılın ben evliyim.

    şimdi size bir yaşanmış olayımı anlatacağım. fikir sahibi olursunuz. ben normal şartlar altında tembel, her işini son dakikaya bırakan bir adamım. sırf sabah erken uyanmamak için kendi işimi kurdum. biraz fazla param olsa, yapacağım ilk şey eve hizmetçi almak, çünkü aşırı üşeniyorum her şeye, bu durum da evde tartışmaya yol açar.

    eşimde bir kan hastalığı var, çok şükür ölümcül değil. ama yine de dalak falan, küçük yaşta alınmış. bu kızın 5 senede bir vurulması gereken bir aşısı var. aşı, bakanlık tarafından getirtilmemeye başlanmış. muadil diye başka bir aşı getiriyorlar, fakat o da bizim hanıma tam uymuyor, tıbbi bir olaylar var.

    aşının günü geldiğinde öğrendik tabii bunların hepsini, kızın da morali bozuldu. nolcak şimdi nerden bulacağız falan derken, ben başladım ecza depolarını aramaya. hani belki kalmıştır falan, soruyorum. istanbul’da tüm ecza depolarını aradım, üşenmedim, en az bi 100-150 de eczane aradım. ilaç yok.

    kafayı yemek üzereyim, derken akşam oldu. uyuyacağım ama yok, nasıl olur da, ben sorumluluğumu yerine getiremem, ona lazım olan bir şeyi bulamam. uyku girmiyor gözüme. sonra aklıma bir fikir geldi, yunanistan’da ipsala sınırına yakın köylerin ismini yazıp eczane aramaya başladım. saat gecenin 12’si, derken ben nöbetçi eczaneleri buldum, 3 tane var. ikisini aradım, asla anlaşamıyoruz. ingilizce konuşmuyorlar. üçüncü çat pat ingilizce konuştu, anlaştık, elinde ilaç var. gel al diyor.

    iyi de bende vize yok. nasıl gireceğim? gece saat oldu 1, ben başladım, keşan sanırım, oradaki taksi duraklarını aramaya. vizesi olan varsa, parasını vereyim, geçsin gelsin. sonra bir adam buldum, bu tarz işler yapıyor dediler. muhtemelen içki falan götürüp getiriyor. ali dayı ismi. ali dayıyı aradım, kafası güzel, açtı telefonu, dedim böyle böyle, geleyim, bana git ilaç al getir. kafam güzel ama giderim dedi.

    ben bastım gidiyorum ipsala’ya. yardıra yardıra gittim, sanıyorum 4’ten önce vardım. ali dayıya para verdim. beklemeye başladım. ali dayı gitti, sabah 8 falandı döndü. ilacı getirmiş. ben tabi uykusuz, bi daha gazlaya gazlaya döndüm, bi de istanbul’da sabah trafiği çekip, aşıyı verdim.

    yaşamayan bilmez. gerçekten seviyorsanız eşinizi, yapacaklarınızın sınırı yoktur. eşiniz için katil de olursunuz, hayatınızdan da vazgeçersiniz, normalde çalışmayan beyniniz çalışır, tembelliğiniz gider. toplumda evlenmiş olmak için evlenen çok insan var. bunlar birbirlerini yarı yolda bıraktılar diye, evlilik kurumunu hafife almayın. gerçek sevgi, insana çok çok değişik, asla yapmam denilen şeyleri yaptırır.

  • annem geçen senelerde 2 ay hastanede kalmıştı ve refakatçisi ben olmuştum. yürüyemiyordu bile dolayısıyla bütün özel bakımını ben yapıyordum. yemeğini yediriyor, tuvalete götürüp getiriyor, yıkayıp saçlarını tarıyordum. birgün annemi banyodan çıkardım üstünü giydirirken yan yataktaki hasta sordu "kaynana da böyle bakar mısın" diye ben "size bile bakarım" dedim. evet tanımadığım bir insana da bakarım bakıma ihtiyacı varsa. yani eşime de bakarım ve bunu ekstra bir şey olarak görmüyorum. bir hayatı paylaşıyorsan hele, hastalıkta sağlıkta diye söz veriyorsan bakmalısın.