doktorla evlenme hayali kuran genç kız

  • ne istediğini bilmeyen, daha doğrusu olur da istediği şeyi elde ederse nelere katlanacağının farkında bile olmayan kızdır...

    o çok özendiğiniz "doktor eşi olma" durumu aşağı yukarı şöyle bir şeydir;

    1) doktorun mesaisi hiç bitmez... icabı, nöbeti olmayan birkaç istisna branş olabilirse de, pekçok branşta doktorlar meslek hayatları boyunca nöbetler, icaplar, gece gece aranıp hastaneye çağrılmalar ya da akşam işten geç çıkma gibi durumları sürekli yaşar...

    2) bu tarz durumlar bazen fena halde can sıkıcı olabilir, dışarı bir yemeğe gidersiniz, sipariş verilir, yemekler önünüze gelir, daha bir çatal alamadan tak diye bir telefon, "canım benim hastaneye gitmem lazım, sen bensiz devam et..." veya diyelim ki özel bir gününüz (mesela evlilik yıldönümü) var, evde kral bir sofra kurdunuz, tak bir telefon, "canım beni bekleme, bir hasta geldi, ameliyata almamız lazım..." der, siz de o masa ile kalakalırsınız. bu gibi örnekler çoğaltılabilir. ana fikir adam gibi bir plan yapamazsınız, zurnanın zırt dediği yerde adamın gitmesi gerekebilir...

    3) öyle 9 günlük bayram tatillerinde işi gücü bırakıp memlekete ya da tatile gitmeyi falan rüyanızda görürsünüz, adamın illa ki ya başında ya sonunda ya ortasında bir nöbeti olur, onun haricinde de bulunduğu hastaneye göre bütün bayram boyunca "icapçı" (arandığı zaman en kısa sürede hastaneye gelmek zorunda olan kişi) falan da olabilir. o durumda o bayram il dışında bir yere gitmek olasılık dışıdır. anneniz-babanız sizi çok seviyorsa, bi zahmet onlar gelsin...

    4) bu icapçı olma durumunun bazen boku çıkar, eşiniz mecburi hizmet falan yaparken bulunduğunuz ilçede kendi branşında tek doktor falan olursa her gece icaba çağırılıp resmen hastaneye yapışık yaşar. eski çalıştığım hastanede kardiyoloji uzmanı bir arkadaş 30 çeken bir ayda 27 gün hastaneye çağırılmıştı mesela... böyle bir ortamda ne bir sosyal aktiviteniz olabilir, ne bir kadeh içki içebilirsiniz, saniyesinde şikayet ederler...

    5) daha yeni mezun falansa, tus (tıpta uzmanlık eğitimine giriş sınavı) derdi vardır, ki bu çok büyük bir derttir, nice yiğit senelerce bu yolda perişan olur, sevdiğini de perişan eder...

    6) herkes askerlik yapıyor ama doktorun kısa dönem askerlik yapma şansı yok, o askerlik bir sene yapılacak...

    7) tus biter, asistanlık başlar... türkiye'de asistan doktorlar hastanenin kölesidir, gayet cüzi maaş alırlar ama bütün iş onlara bakar. çoğu branşta günaşırı nöbet, haftasonu blok nöbet (2 ya da 3 gün üstüste nöbet) tutulur. kendi adıma, cuma sabahı hastaneye girip salı akşamı çıktığımı bilirim, dile kolay 110 saat... sabahın köründe vizitle mesai başlar, akşamın bir saatine kadar işler bitmez. 36 saat çalışıp nöbet ertesi eve gelen adam daha 25 yaşında tv karşısında uyuyakalır. gözünüz aydın, doktor karısı oldunuz...

    8) asistanlık bitti, eşiniz uzman doktor oldu. mecburi hizmet var, kura çektiniz, molotof kokteyllerinin havada uçuştuğu, hendeklerin kazılıp her gün çatışmaların olduğu bir yer çıktı, allah kabul etsin... mecburi hizmet zaten buralara da doktor gönderebilmek için var... eş durumu falan demeyin, o yasa doktorlara gelince işletilmez... dava açsan, mecburi hizmet biter, dava bitmez... ya sen gitmez eşinden ayrı kalırsın ya da oraya gidip evden fazla burnunu çıkarmadan şu mecburi hizmet kazasız belasız bitsin diye dua edersin... ben kendi adıma eşimi mecburi hizmet yaptığım savaş alanına götürmemeyi tercih ettim...

    9) mecburi hizmet demişken, doktor oraya giderken kağıt üzerinde 300-500 gün gibi bir süre için gidiyor gözüküyor ama mecburi hizmet biter bitmez öyle asker gibi polis gibi hemen batı'ya tayin hakkı olmuyor, tayin istediğiniz yer çok fazla tercih edilmeyen bir yer değilse, orada 4-5 yıl çalışıp hizmet puanı biriktirmek gerekiyor, yani ya mecburi hizmet bitince istifa edecek ya da paşa paşa o "belirsiz" süre kadar bekleyip her kurada kocanın istediğin yeri daha yüksek puanlı kimse yazmasın diye dua edeceksin...

    10) diyelim ki eşin istifa etti, özelde çalışırsa çoğu yerde cumartesi günü çalışmaya dahildir, gözün aydın tam ailecek rahata erdik dediğin anda haftasonlarınız piç oldu...

    11) yıllar biter, yollar biter, doktorun vatan borcu bitmez... olur da kocan uzmanlığın üzerine bir de yan dal yapmaya falan kalkarsa, başlarım böyle aşkın ızdırabına deyip, hiç acıma iki tokat at... bir kez daha 3 seneliğine asistan maaşına düşecek, sonra bir daha mecburi hizmete gidecek demektir...

    12) bunların haricinde doktorun iş stresi çok fazladır, özellikle mesleğin ilk yıllarında azımsanmayacak kadar çok kişi o stresle baş etmekte zorlanır, çevresine yansıtır, akşam eve gelir ama sinir küpü olmuştur. o siniri sizden çıkarabilir. "ya hanım bir çay koyuver" dediği zaman, "kalk kendin koy, ben senin hizmetçin miyim?!" falan diyeceksen, şimdiden iyi bir boşanma avukatı bul kendine...

    13) bu olaylardan illa ki çocuklar da etkilenecek, plastik cerrahi uzmanı bir arkadaşın küçük bir kızı var, kıza 3 tekerli bir bisiklet almışlar, bisiklete binerken çocuğa nereye gidiyorsun diye sorunca kızcağız "hastaneye gidiyorum" diyor, büyüyünce ne olacaksın deyince "icapçı" diyor. kız icapçılığı meslek sanıyor... kaynağı belirsiz bir doktor fıkrasında da beyin cerrahisi asistanı gün aşırı nöbet tuttuğu hastaneden çıkıp eve gider, kapıyı çocuğu açar, sonra annesine seslenir, "anneeeee, yine o adam geldi!.."

    14) son tahlilde, evet pekçok doktor türkiye ortalamasının üzerinde para kazanır ama onun keyfini sürecek, ailesi ile güzel vakit geçirecek vakti olmaz

    o yüzden bu doktorla evlenme hayalini çok da abartmayın, seviyorsanız evlenin tabii de, sırf doktor diye evlenecekseniz saçmalamayın derim...

    son söz;

    doktorun parası pul, karısı duldur derler...